Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Altılı Masa’nın adayının Şubat ayı ortasında belirleneceğini söyledi Kemal Kılıçdaroğlu.

        Sevgililer Günü'nden bir gün önce.

        Ama bir ihtimal o gün belirleyip daha sonra da açıklayabilirlermiş. Yerel seçim sürecini bu kadar iyi yönetip, Cumhurbaşkanlığı seçim sürecini bu kadar kötü yönetmek akıl alır gibi değil.

        Muhtemelen adaylar arasında kendini de gördüğü için süreç bu kadar zorlanıyor.

        Mesleğimden örnek vermek gerekirse, bazı gazete yöneticileri vardır, şahane genel yayın yönetmeni olur yazı yazmayı beceremez, yazsa da okutamaz.

        Kemal Kılıçdaroğlu da o hesap.

        Elde çok net veriler var.

        Muhalefetin tüm adaylarının mevcut iktidar karşısında kazanma şansı var.

        Bu da çok normal.

        Sonuç olarak her şey yolunda gözükürken Cumhurbaşkanı Erdoğan 52,5 alarak seçilmiş.

        5 yılda olan biten bunca şeyden ve ekonomik krizlerden sonra yüzde 2,5’tan fazla oy kaybetmiş olma ihtimali çok güçlü. Muhtemelen başka bir lider yüzde 30 oy kaybederdi, Erdoğan yine iyi direniyor.

        Ama bu kez muhalefetin tüm adaylarının kazanma ihtimali güçlü.

        Ama herkesin mutabık olduğu şey şu.

        Kazanma şansı yüksek olan muhalefet adaylarının en zayıfı Kemal Kılıçdaroğlu.

        Tartışmasız en güçlü aday Mansur Yavaş.

        2020’den bu yana, yani İmamoğlu’nun hem kendi hataları hem de iktidarın yıpratma kampanyası ile bir miktar gözden düştüğü günlerden bu yana bir alternatif olarak Yavaş yükseliyor.

        Kesin en güçlü aday.

        “Sahaya çıkınca yıpratırız, daha etkili bir seçim süreci yaşamadı” diyenlere gülüyorum. Olabilecek ne yıpratıcı rakiple boğuştu. Melih Gökçek ile. Memlekette beteri mi var!

        İkinci güçlü aday her şeye rağmen İmamoğlu.

        Evet yıprandı ama artık daha fazla yıpranacak tarafı kalmadı ve öldürmeyen darbeler güçlendiriyor. Tek sıkıntısı seçim öncesi kırmızı kartla oyundan atılma ihtimali. Böyle bir durumda muhalefet sandıkta adaysız kalabilir korkusu herkeste var.

        Her iki isim de Kılıçdaroğlu'ndan daha rahat kazanma potansiyeline sahip.

        Son günlerde adı gündeme getirilen İlhan Kesici de Kılıçdaroğlu’ndan daha yüksek oranda oy alıyor.

        Kılıçdaroğlu ile seçim bıçak sırtı hale geliyor.

        Altılı Masa’nın muhalif seçmenin asabını bozmaya başlamasının nedeni ise çok açık.

        2021 Aralık ayında iktidar ittifakının oyları yüzde 30’lara kadar gerilemişti.

        Kur korumalı mevduat kararı sonrası iktidar bloğunun oyları yüzde 38’lere yükseldi ve bunu uzun süre korudu.

        EYT ve tüm seçim ekonomisi kararlarına rağmen hala yüzde 50 artı 1’in epey altında.

        Ama oy oranlarını en fazla etkileyen şeyin döviz kurunun yarattığı panik olduğunu gördükleri için ne pahasına olursa olsun kuru tutma azmi ile devam ediyorlar.

        Muhalif seçmen bu artışı gözlemliyor ve öfkelenmesinin, paniklemesinin nedeni bu.

        Masa bu yüzden tartışılır hale geliyor, Kılıçdaroğlu’na güvensizlik bu yüzden artıyor.

        Yanlış aday yüzünden hala önde olan muhalefetin, bu avantajını da kaybetmesi ihtimali herkesi sinir ediyor.

        13 Şubat’tan sonra seçime kadar geçecek süre bir kampanya için yeterli olabilir.

        Ama yanlış bir aday ile tam tersi de mümkün…

        Taksimetreler Maliye'ye bağlanmalı

        Taksimetreler Maliye'ye bağlanmalı
        0:00 / 0:00

        Yıllarca yazdık yazdık sonunda oldu.

        İstanbul’da taksilerin tepelerine Avrupa ülkelerinde olduğu gibi “Boş”, “Dolu” ya da “Rezerve” diye uzaktan görülebilir ışıklı tabelalar koyulacak.

        Bu Avrupa’da genelde taksi yazısının altındaki küçük ışıklarla çözülmüştür.

        Taksi dolu ise kırmızı bir ışık, boş ise yeşil bir ışık, o sırada yolcu almıyorsa sarı bir ışık yanar.

        Siz de boşu boşuna dolu taksinin peşinden koşmaz, durdurmaya çalışmazsınız.

        Bu uygulama 40 senelik bir gecikme ile de olsa İstanbul’a da geliyor.

        Bu konuyu bizzat takip ederek, UKOME'yi buna ikna eden İBB Genel Sekreter Yardımcısı Buğra Gökçe’ye teşekkür ederim.

        Hep diyorum ya, “Siz bakmayın palavralara Türkiye eskiden medeni bir ülke idi” diye.

        Aslında bu taksi meselesinde de öyle.

        Benim çocukluğumda İstanbul’da taksilerin boş veya dolu olduğunu taksilerin yanında duran mekanik taksimetreye bakarak anlayabilirdiniz.

        Taksimetrenin üzerinde “serbest” yazan bir kolu olurdu.

        Bu kol yana indirilince taksimetre çalışmaya başlardı ve siz de taksinin dolu olduğunu anlardınız.

        Sonra taksiciler taksimetreleri çalıştırmamaya başladı. Müşteri ile kavgalar çıkar oldu. 12 Eylül darbesinden sonra İstanbul’da bugünkü elektronik taksimetreler geldi ve taksimetre açmak yeniden zorunlu oldu.

        Ama taksinin boş mu dolu mu olduğunu anlayacak düzenek yıllarca yapılmadı.

        Tabii bu yine de müşteri almayan taksici sorununu çözmeyecek.

        Bu yüzden taksimetre açıldığı anda bunun aynen bir yazar kasa gibi gelir kaydetmesi ve bunun da Maliyece kontrol edilmesi gerek.

        Yoksa açarlar taksimetreyi çıkarlar Arap turist avına.

        Biz Türkler de boş taksi arar dururuz.

        Türk kaldı mı!

        Türk kaldı mı!
        0:00 / 0:00

        Dün kendimi biraz iyi hissedince hemen sokağa çıktım.

        Hemen her Pazar yaptığım gibi evin haftalık alışverişi için manava gittim.

        Alışveriş bittikten sonra oturduk dükkanda çay içiyoruz.

        Manavın önünde bir defter.

        “O ne?” dedim.

        “Hem sipariş defteri hem de alacak defteri” dedi gülerek.

        Ver bakayım dedim.

        Uzattı.

        Defterdeki isimlerin yarıdan fazla yabancı. ”Ne bu be, yarısı yabancı” dedim.

        “Yarısı olsa iyi. Yüzde 60’ı yabancı. Daha iyisini söyleyeyim. Hasılatın yüzde 80’e yakını yabancılardan” dedi.

        Bir zamanlar benim de oturduğum ama kalabalıklaşınca kaçtığım bir semt.

        “Abi burası yabancı doldu. Her milletten var. Çoğunluk Rus ya da bizim Rus zannettiğimiz Slavlar. Balkanlar. Arap, Çinli, İranlı, Iraklı Kürtler. Hepsi zengin. Bak artık buraya sığmaz oldular. İki kilometre ilerde yeni siteler yapılıyor. Yemin ederim 170 metrekare daire 1 milyon dolar. Türk’ün alması mümkün değil. Yakında Londra gibi oluruz. İstanbul’da Türk kalmaz” dedi.

        Bana da öyle geliyor.

        Yakında İstanbul’da Türk kalmaz.

        İnşallah Türkiye’de kalır.

        Yabancılara 40 kilometrekare

        Yabancılara 40 kilometrekare
        0:00 / 0:00

        Yukarıdaki yazıyı yazdıktan birkaç dakika sonra telefonuma kamuya ait bazı bilgiler düştü.

        Buna göre Türkiye'de son 4 yılda konut metrekare fiyatları 2 bin 275 TL'den 16 bin TL'ye çıkmış.

        Yüzde 700'lük bir artış.

        Aranızda geliri bu oranda artan var mı bilemem.

        Ve sıkı durun yabancılara son bir yılda satılan gayrimenkul metrekaresi toplamı 40 milyon 500 bin metrekare.

        40 kilometrekare.

        Hal böyle olunca fiyatların yükselmesi ve hızla değer kaybeden TL dışında bir para birimi üzerinden geliri olanların tüm bunları satın alması normal değil mi!

        NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?

        NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?
        0:00 / 0:00

        Seçimlerimizin kaderimizi belirlediğini unutmadığımız zaman.

        Diğer Yazılar