Enkaz altındaki sizin kavganızı dinlemek istemiyor
Depremin ilk anından beri gönüllü, kamu, resmi, gayrı resmi, yerli yabancı pek çok kuruluş, kişi deprem bölgesine koştu.
Herkes elinden gelen en büyük hızla ve gayretle işe koyuldu.
Başlangıçta geç kalanlar, çuvallayanlar oldu mu!
Oldu elbet.
Liyakatsiz görevlendirmeler burada kendini gösterip, işi berbat etti mi!
Etti elbet.
Ama herkes birbirinin açığını kapatmak için çalıştı.
Herkes gayret etti.
Bir milletin, bir ulusun ortak derdine, ortak felaketine ortak bir çaba ile derman olma, onarma faaliyetine şahit olduk.
Ama bir şeye daha ne yazık ki, şahit oluyoruz: Acıyı ve o acıya dermanı siyasallaştırma çabasına.
Bundan daha çirkin, bundan daha utanç verici bir gayret olamaz.
O yetişemedi ben yetiştim, o yapamadı ben yaptım kavgası.
Enkaz altında kurtarılmayı bekleyeni de, enkaz yanında altında yatan yakınının nöbetini tutanı da bunlar hiç ama hiç ilgilendirmiyor.
O an dert kurtarılmak, kimin tarafından kurtarıldığı önemli değil
Betonu kaldıran vinç Ankara Belediyesi’nin, Afyon Belediyesi’nin mi bakmıyor kimse.
İki hafta önce hırsızlıkla suçladığımız müteahhidin bile olabilir önemli değil.
Betonun altında ilerleyerek depremzedeye ulaşan AFAD görevlisi mi, gönüllü mü, Türk mü, yabancı mı, Müslüman mı, Yahudi, mi Hristiyan mı o da önemli değil.
Deprem sahasında, enkaz alanında çalışan binlerce kişi de bu bilinçte zaten.
AFAD ile AHBAP beraber her an. Ya da bir başkası.
En güzel örnek Hatay Havalimanı.
Yanlış yere yaptınız, buraya bu havalimanı olmaz diye uyardı işi bilenler.
Yapıldı.
İlk depremde hasar gördü.
Şimdi onarılıyor.
Bir iki güne çalışır hale gelecek.
Molozu kırıp kaldıran Ankara Büyükşehir Belediyesi ile AFAD el ele.
Pisti onaracak olan normalde rakip olan TAV ile İGA birlikte.
Herkes bir ucundan tutuyor, hızla olsun, o pistten derman gelsin, deva gelsin diye.
Bu iyi niyetli çabayı bile siyasallaştırmak, “Belediyenin orada ne işi var” demek niye!
Ya da tam tersini söylemek.
Yapmayın Allah aşkına.
Birkaç haftalığına da olsa kesin şu kavgayı.
Silin yüzünüzdeki nefret, öfke izlerini.
Kim bilir belki de o enkaz altında kurtarılmayı bekleyen karı koca depremden birkaç saat önce kavga ediyordu kıyasıya.
Şimdi yan yana belki de ele ele kurtarılmayı bekliyor.
O yüzden bırakın herkes elinden geleni yapsın.
Bırakın herkes bir ucundan tutsun.
Ucundan tutanları, iş yapanları, eksiği kapatanları, gediği dolduranları da karalamayın.
Biliyoruz kindarlığı seviyorsunuz.
Anladık ama biraz erteleyin.