Abartmak sorumsuzluk getirmez
Bir harita ve birkaç grafik yayınlayarak depremin büyüklüğünü vurgulamaya ve "Kimse bir şey yapamazdı. Bu felaket nerede meydana gelirse gelsin böyle bir sonuç verirdi” demeye alışanlar var.
Herkes kabul ediyor ki, peş peşe meydana gelen iki deprem de çok ciddi idi.
Ancak sahipsiz bir biçimde ortaya atılan o harita ve grafiklerde belirtildiği gibi 500 kilometrelik bir fay kırığı mevzubahis bile değil.
Konuştuğum bilim insanları ve jeologlar kırılan faylardan birinin 100 kilometre, diğerinin 120 kilometre civarında kırıldığının tahmin edildiğini, fay çözümlemelerinin henüz açıklanmamış olması nedeniyle tam bir uzunluk verilemeyeceğini ama Doğu Anadolu fayının toplam uzunluğunun 500 km olduğunu ve bu fayın önemli bir bölümünün daha önceki depremlerle kırıldığını söylüyorlar.
Yani fazladan abartmaya gerek yok deprem zaten yeterince abartılı bir büyüklükte meydana geldi ve uzunluğundan daha önemli olan yıkıcılığı idi.
Çünkü depremi abarttığınız zaman kendi hatalarınızı da azaltmış oluyorsunuz.
“Çok büyüktü hiçbir şey yapılamazdı” söylemi, bilinçsizliğin, sorumsuzluğun ve aymazlığın bir sonraki kuşağa da aktarılması anlamına gelir.
Hatalardan ders çıkarmayı engeller.
Siz bilgiye kulak verip, binaları, altyapının önemli bir bölümünü depreme uygun yapsaydınız.
Bizzat AFAD’ın hazırlığı rapor bazı sorumsuz belediye başkanları tarafından “Ben buna inanmıyorum” diye kaldırılıp atılmasaydı.
Kendi çıkardığınız yönetmelikleri tam olarak uygulayıp denetleseydiniz.
Kötü binaları yıktırmak yerine sürekli imar afları çıkarırken, siz affetseniz de doğa affetmez diyenleri dinlemiş olsaydınız
Deprem yine güçlü olurdu ama yukarıdaki hasar, yukarıdaki can kaybı, yukarıdaki acı bu kadar büyük olmazdı.
Şimdi bu depremi 1999’la da kıyaslayıp daha büyük olduğunu söylüyorsunuz.
Doğru.
Daha büyük ama 24 senede bir arpa boyu yol almış olmak da gerekmez miydi!
Ve tabii deprem sonrası müdahale felaketi.
Bu gecikme ve yetersizlikten de sorumlu değil misiniz!
Devletin sahip olduğu tüm olanakları ilk anda devreye sokmadınız.
Sivil toplumdan çekindiniz.
AFAD bu işlere müdahale edecek olan “Afetlere Müdahale Genel Müdürlüğü”nün başına önce İmam Hatip, hadi o olabilir, sonra İlahiyat Fakültesi bitirip, üzerine tasavvuf yüksek lisansı yapmış biri yerine bir mühendisi, tercihen bir endüstri mühendisini, hadi sizden olan böyle birini bulamadınız en azından bir işletmeciyi, hadi onu da bulamadınız en azından nakliye firması tecrübesi olan birini getirmeniz de doğanın bir eseri mi, yoksa kendi beceriksizliğiniz, kendi hatanız mı!
Bilmem farkında mısınız ama o kişi, bırakın bahsettiğiniz geniş coğrafyayı, kendi memleketi Kahramanmaraş’ın bile derdine yetişemedi.
Şimdi ancak eğitimine uygun olarak cenazelerin ardından dua eder.
Yıkanmadan gömülen binlerce cenazenin…