Yine müteahhit avı başladı.
Her depremden sonra böyle olur.
Bir simge müteahhit bulunur.
Depremin tüm sorumluluğu ona yıkılır.
Topluma "İşte hesap soruyoruz" mesajı verilir.
Ne olsa sistemi sorgulamaktan, ortak hataları bulup gelecek için o hataları engellemekten, siyasi sorumlular başta olmak üzere tüm sorumlulardan hesap sormaktan daha kolaydı.
Nefret objesi müteahhit içeri tıkılır depremin yaraları sarılır.
Gölcük depreminde bu müteahhit Veli Göçer'di.
20 bin olarak açıklansa da tahminen 40 bin can kaybetmiştik. Yüzlerce bina çökmüştü.
Biz soyadı da sorumlu olmaya müsait olunca, Yalova'da yap satçılık yapan Veli Göçer'i uygun görüp, tüm sorumluluğu ona yıkmıştık.
Tek bir başkasına hesap sormadan.
Benzer bir şeyi Van depreminde gördük.
Orada da Vezir Baş diye bir başka müteahhit bulundu. Onun başını yakmak yeterli görüldü.
Şimdi de öyle olacak.
Bu kez Rönesans Apartmanı'nın müteahhidi göze kestirilmiş belli ki.
Vurun müteahhitlere.
Sakın yanlış anlamayın, "Vurmayın müteahhitlere" falan demiyorum.
Vurun ama sadece müteahhitlere vurmayın.
O müteahhidin yaptığı binanın projesinin altında sayısız imza var.
Projeyi çizen mimar var, imzalayan mühendis var, onaylayan belediye var, zemin etüdünü yapan jeofizikçi var, yapı denetim şirketi var.
Varoğlu var.
Müteahhit yoksa bile bunlar var.
Tüm bunlar olmadan yapılmış ise bina buna göz yuman belediye var.
Tüm bunları ha babam çıkardıkları imar afları ile yasal hale getiren, kaçak inşaat yapmayı gelir kapısı haline getiren siyasetçi var.
Tüm bunları görmezden geleceksin.
Bunların hiçbirine dokunmayacaksın.
Bulacaksın bir müteahhit laf ola beri gele, onu yakacaksın, onu içeri tıkacaksın.
Üstelik de, onu da içerde tutmayacaksın.
Biliyorsunuzdur belki, Veli Göçer 7 yıl hapis yattı.
2004 yılında hapse atıldı. Aftı, infaz yasasıydı falan derken 2011 yılında çıktı.
Şimdi ne iş yapıyor diye merak ediyorsanız.
Şirketlerinin başına döndü.
Müteahhitliğe kaldığı yerden devam etti.
Niye etmesin ki!
Memleketi zaten bir müteahhit cenneti değil mi!