Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Meral Akşener masayı devirdi.

        Aylardır “İYİ Parti Kılıçdaroğlu’nun adaylığını kabul etmez” diyenler de, “Akşener son anda masayı devirecek” diyenler de haklı çıktı.

        Herkes, hepimiz, ben dahil Akşener’in son anda Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığını kabul etmek zorunda kalacağını düşünüyorduk.

        Oysa Akşener, burada aktardığım son konuşmamızda da “Hep durduğum yerdeyim” demişti. Mesajı ben dahi tam olarak anlamamışım.

        Galiba CHP de anlamamış.

        Son anda, geri dönüşü olmayan noktaya gelindiğinde Akşener’in pes edeceğini düşünmüş olmalılar.

        Ama yanıldılar. Akşener kabul etmedi.

        Şu anda muhalif seçmenin önemli bir bölümü Akşener’e öfkeli.

        Dün yemek yedeğim bir masada bulunan 20 kişinin 17’si, 10 kadının 10’u seçimde Akşener’in partisine oy vereceğini söylüyordu.

        Akşener’in basın toplantısından sonra ise bu sayı sıfıra inmişti. Özellikle kadınlarda öfke de vardı.

        Ne yalan söyleyeyim, ben de Meral Hanım’ın yaptığından büyük hayal kırıklığına uğramıştım.

        Her ne kadar Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylık dayatmasının da büyük hata olduğunu, masanın devrilmesinde Kemal Bey’in de en az Meral Akşener kadar hatalı olduğunu bilsem de, masanın en önemli mevzuyu son ana bırakmasının hata olduğunu söylemekten aylardır dilimizde tüy de bitmiş olsa herkesin suçladığı Meral Akşener’di.

        Henüz tarihi açıklanmayan ve hatta kararı bile alınmayan ama 14 Mayıs’ta yapılacağı söylenen seçime 2 aydan biraz fazla zaman kala Akşener'in böyle bir “İntihar hamlesi” yapması akıl alır gibi olmamasının yanı sıra, akıl kârı da değildi.

        Masadan kalkmasından daha acıtıcı olan ise ayrılış ertesi kullandığı ifadelerdi.

        Meral Akşener bu hamlesi ile kendini sokağa çıkamayacak hale getirmenin ötesinde, partisini de çok ciddi bir sıkıntıya soktu.

        Biliyoruz ki, Akşener, Kılıçdaroğlu’nun adaylığına evet deseydi, partinin seçmen tabanından bir bölümünü kaybedecekti.

        Hayır diyerek seçmen tabanından bir başka bölümü kaybetti.

        Kendisi açısından en rahatsız edici olanı ise "rakiplerinin" öngörülerini haklı çıkarmış algısı oldu.

        Şimdi herkes "İYİ Parti, Cumhur İttifakı’na katılır mı" diye soruyor.

        Böyle bir şey bana göre mümkün değil.

        İYİ Parti, MHP-AK Parti yakınlaşmasına tepki olarak ortaya çıkmış bir parti.

        İktidarın karşısında iken bir anlamı, bir değeri var, iktidar yanaşması olarak hiçbir şey ifade etmez.

        NOT: Altılı Masa'nın dağılması ile oluşan gündemin en acı verici yönü depremzedeleri kısa süreliğine de olsa gündem dışına çıkarmış olması.

        Muhalefet için paniğe gerek yok

        Muhalefet için paniğe gerek yok
        0:00 / 0:00

        İYİ Parti’nin masadan kalkması ile birlikte muhalefet tabanında bir “Eyvah, yandık” algısı oluştu.

        Ben pek o kanaatte değilim.

        Ortada bir önceki güne göre çok da değişik bir durum yok.

        5’li masa Kılıçdaroğlu’nu aday gösterir.

        CHP destekler.

        DEVA destekler.

        Gelecek destekler.

        Saadet destekler.

        Demokrat destekler.

        İYİ parti seçmeninin İYİ parti masada kalsa destekleyecek bölümü yine destekler.

        İYİ Parti seçmeninin İYİ parti masada kalıp Kılıçdaroğlu’nu destekleme kararı alsa bile Kılıçdaroğlu’nu desteklemeyecek bölümü yine desteklemez.

        Buna karşılık HDP çok daha rahat biçimde destekler.

        İYİ Parti ise milletvekili seçiminde daha rahat hareket eder.

        Milliyetçi söylemini çok daha rahat bir şekilde tutturur.

        Bana göre çok da değişen, muhalif seçmeni paniğe sokacak bir gelişme şu an için söz konusu değil.

        Hatta Altılı Masa’nın bir kez daha beceriksizce davranmış olması bile sürpriz sayılmaz.

        Bu yüzden sakin kalmak en iyisidir.

        Hele bir seçim kararı alınsın.

        Bakın daha neler göreceğiz.

        Kalktı mı atıldı mı!

        Kalktı mı atıldı mı!
        0:00 / 0:00

        Meral Akşener, masadan kalktığını değil, masadan aşağı itildiğini düşünüyor.

        “Ben elimden geleni yaptım” inancında.

        “Kemal Bey’e kendi ismini destekleyeceğimiz yolunda bir garanti asla vermedim. Hatta bunun tersini nezaket sınırları içinde hissettirdim, anlattım” diyor.

        Masanın son toplantısında da böyle olmuş.

        Meral Hanım masaya pek çok anket sonucu ile gelmiş.

        Altılı Masa’nın Kılıçdaroğlu’ndan çok daha rahat bir biçimde seçimi kazanacak adaylar çıkarabileceğini anlatmış.

        “Bu anketlere güvenmiyorsanız her parti aday olarak düşündüğü isimleri kendi belirleyeceği, kendi güvendiği anket şirketleri aracılığı ile halka sorsun. Bu anketleri 1 haftada yaparlar. En güçlü adayın kim olduğu ortaya çıksın. Ona göre karar verelim” demiş.

        Ancak 5 parti bu talebe şiddetle itiraz etmiş.

        “Ankete falan gerek yok bu saatten sonra. Biz Kemal Kılıçdaroğlu ismi üzerinde mutabıkız” demişler.

        “Biz 5 parti olarak Kemal Kılıçdaroğlu’nu aday göstereceğiz. İstiyorsanız siz de katılırsınız. Katılmazsanız biz 5 parti olarak Kılıçdaroğlu’nu açıklayacağız” demişler.

        Meral Akşener bu durumu “Ben masadan kalkmadım, masadan aşağı itildim” olarak algılamış, öyle yorumluyor.

        Her şeyin bittiği inancında değil.

        Böyle hissetmesine kimse bir şey diyemez.

        Ama yine de masadan kalkış üslubu böyle olmamalıydı.

        Perşembe günü Teke Tek’e geldiğinde tüm bunları konuşacağız.

        NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?

        NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?
        0:00 / 0:00

        En büyük kaybın güvenilirlik kaybı olduğunu unutmadığımız zaman.

        Fenerbahçe'nin yanındayız

        Fenerbahçe'nin yanındayız
        0:00 / 0:00

        Son olaylar karşısında Fenerbahçe Spor Kulübü'nün son derece haklı bir tepki içinde olduğu aşikar.

        Fenerbahçe tribünlerinin, iktidara yönelik tepkilerinden sonra yapılanların hiçbiri kabul edilebilir gibi değil.

        Ortada kulübün, Futbol Federasyonu yönetmeliklerine ve kurallarına göre ceza verilebilecek hiçbir durum olmadığı halde taraftarlara ceza geldi.

        Yetmedi.

        Takım taraftarlarının deplasman maçında tribüne girmesi yasaklandı.

        Fenerbahçe taraftarlarının haklarını yargı kararı ile geri kazandı.

        Buna karşı yeniden yargı yoluna giden idare bir kez daha yasak getirdi.

        Tüm bu olanlar akıl alır gibi değil.

        Tüm bunlara karşı verdiği mücadelede Galatasaraylı olarak Fenerbahçe Spor Kulübü'nün yanındayız.

        Ancak bu durumda bile Başkan Ali Koç'un Galatasaray düşmanlığı yapmasını da anlamıyoruz.

        Özellikle Denizlispor karşısında 16 dakika uzatılan bir maçı kazanamayarak şampiyonluğu kendi eliyle Galatasaray'a hediye ettiği maç ile ilgili olarak Galatasaray'ı suçlamasını hiç ama hiç anlamıyorum.

        Apiah ayağına gelen topu önünde kabak gibi açılmış bomboş kaleye yuvarlayamadıysa bunun Galatasaray ile ne ilgisi var Allah aşkına...

        Diğer Yazılar