Gençler kimin umurunda!
Üniversite öğrencileri eğitimden kopuk 2 aylarını doldurmak üzereler.
2020, 2021 yılları zaten pandemi nedeniyle gençlerin eğitim hayatından çalınmıştı.
Hadi o evrensel bir gereklilikti, herkes şaşkındı, kimse ne yapacağını bilemiyordu.
Her ne kadar “medeni” ülkeler ya da “medeni yönetimlere sahip” ülkeler pandemi kapanmalarında bile okulları olabildiğince açık tutmaya çalıştıysa da, o kapanmaların bir mantığı vardı.
Ancak bugün “sözde” deprem gerekçesi ile üniversiteleri hala kapalı tutmanın hiç ama hiçbir mantığı, akılla bağdaşır tek bir yönü yok.
Depremin hemen ardından yurtları depremzedelere açmak maksadıyla böyle zırva bir karar alındı.
Bu iktidar tarafından düşünmeden alınmış pek çok karar gibi, bu da beklenen etkiyi yaratmadı, istenilen sonucu vermedi.
Tam aksine, deprem geçirmiş kentlerden başka kentlere okumaya gitmiş gençlerin yıkılmış evlerine dönmek zorunda kalmaları gibi sonuç yarattı.
Yanlışlığı çok ama çok kısa sürede anlaşıldı.
Fakat yanlıştan hemen dönülmesi, iktidarın “Hata yaptık” itirafı anlamına geliyordu. “Bunlar yanlış kararlar alıyorlar” algısı oluşabilirdi.
Bu yüzden de yanlışta, yanlış olduğu biline biline ısrar edildi.
İktidarın yanıldığını göstermektense, gençleri sefil etmek, eğitimsiz bırakmak daha doğru bir tercihti.
İktidarın yıpranmasındansa, gençlerin geleceğinin karartılması tercih edildi.
Ve okullar 50 gündür kapalı.
Öğrenciler eğitimden uzak ve başı boş bir.
Ve hala hiçbir açıklama yok.
YÖK Başkanlığına oturtulan zat, yapılanın büyük bir hata olduğunu bile bile sesini çıkarmadan bekliyor.
Uzak veya yakın bir tarih bile veremiyor.
“Merak etmeyin, okulları açmak için elimizden gelen her şeyi yapıyoruz” bile diyemiyor.
Çünkü elinden bir şey gelmiyor.
Gençlerin eğitimini düşünmüyor.
Ülkenin yarınını düşünmüyor.
Belli ki, tepeden emir gelmeden hiçbir şey yapması mümkün olmayan biri.
Neredeyse tüm kurumların başına yerleştirilenler gibi.
Ve seçimdi, diplomaydı, temel atmaydı derken, iktidarın gündemine okulların açılması, gençlerin perişan edilmemesi bir türlü giremez.
Öğrenciler, üniversitelerin açılmasını daha çok bekler.
Sonra siyasal İslam geleneğinden bir ailenin 18 yaşındaki çocuğu milletvekili adayı yapılır, seçime kısa süre kala arkaya bir Volkswagen minibüs park edilip, tanıdık gençlerle iki sohbet edilir.
Gençleri biz düşünüyoruz mesajı verilir.
Biter gider.
Aynen gençlerin geleceği gibi.