Dün Akkuyu Nükleer Enerji Santrali’ne “Nükleer yakıt koyulması” töreni vardı.
Töreni televizyonlardan izleyenler büyük bir şaşkınlık yaşadı.
Herkes “Yakıt koyulacak, düğmeye basılacak üretim başlayacak” zannediyordu.
Oysa görüntülerde henüz tamamlanma aşamasına yaklaşmamış bir nükleer santral inşaatı vardı.
Zaten durum da buydu.
Akkuyu Nükleer Enerji Santrali’nin ilk ünitesi, her şey yolunda giderse, en erken 1 yıl sonra, yani 2024 yılının Nisan ayında üretime geçecek.
Akkuyu Nükleer Santrali 2009 yılında ihaleye çıktı.
Daha sonra ilk ihale tek katılımcı olduğu gerekçesiyle iptal edildi ve 2010 yılında Rusya ile Türkiye arasında ikili anlaşma yolu ile ihalesiz olarak Rusya’ya, Rusya’nın Rosatom şirketine verildi.
Anlaşma 13 Mayıs 2010 tarihinde imzalandı.
Normal şartlarda Akkuyu Nükleer Enerji Santrali yıllar önce devreye girmiş olmalıydı.
Ancak inşaat süreci Türkiye tarafından projeye dahil edilen şirketlerle olan anlaşmazlıklar yüzünden uzadı ve birkaç yıl sarktı.
Hemen belirteyim, bazı medya kuruluşlarında yazılanların ve yorumcuların söylediklerinin aksine bu bir “yap işlet devret” projesi falan değil.
Bu bir “yap işlet” projesi.
Bu santralin sahibi Rus şirket, her halükarda şirketin yüzde 51’inin sahibi olmayı sürdürecek ve santralin 20 yıllık öngörülen ömrü doluncaya kadar sahibi kalacak.
Bu santral ile Türkiye nükleer güç olmadı, nükleer yakıt Rusya’dan gelecek, kullanılmış yakıt Rusya’ya geri gidecek.
Rusya’ya geri giden yakıt orada yeniden zenginleştirilip, tekrar yakıt olarak kullanılabilecek.
Türkiye’nin bu yakıttan nükleer silah yapımında kullanılacak plütonyum üretmesi söz konusu dahi değil.
Şirketin yüzde 49’u bir Türk şirkete satılsa dahi, ki 5’li ünlü müteahhit grubunun buraya ortak olması da planlandı ancak Rusya ile anlaşamadılar, nükleer yakıt Rusya’dan gelecek, Rusya’ya geri gidecek.
Tabii şurası da kesin ki, bu santralin devreye geç girmesi Türkiye’nin lehine bir durum oldu.
Nedeni ise basit.
Fiyat.
Bugün Türkiye’de hepimizin evlerde kullandığı elektriğe ödediğimiz para belli.
Evlerde en düşük kademe 1.47 TL.
İşyerlerinde 2.30 TL.
Buna üretim, dağıtım, kaçak kayıp bedeli dahil.
Peki Akkuyu Nükleer Enerji Santrali’nin ürettiği elektriği Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne satış bedeli ne?
En düşük 12.35 cent, en yüksek 15.33 cent.
Yani en düşük fiyattan bu enerji Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne bugünkü kurdan 2.59 TL’ye, en yüksek fiyattan ise 3.21 TL’ye malolacak.
Yani santral çıkış maliyeti, bugün sizin evde dağıtım bedeli dahil kullandığınız enerjiden daha pahalı.
Allahtan anlaşma gereği Türkiye bu enerjinin tamamını almak zorunda değil.
İyi ihtimalle 2024’de tamamlanacak olan ilk ünitenin üretiminin yüzde 70’ini, ne zaman tamamlanacağını bilmediğimiz ikinci ünitenin üretiminin de yüzde 70’ini, daha sonra tamamlanacak olan 3 ve 4. ünitelerin üretiminin ise yüzde 30’unu satın almak zorundayız.
Akkuyu Nükleer Enerji Santrali’ni yapan şirket santralin yatırımını çıkardıktan sonra kârının bir bölümünü Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile paylaşacak ve fiyat düşecek ama bunun benim yaşam süreme sığması mümkün değil. Sizin çocuklara belki yansır.
Şimdi bazılarınız soracaktır “Madem santralin açılmasına en az bir yıl var. Bu tören neyin nesi?”
Santralin açılmasına 1 yıl var ama seçime 16 gün var.