Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Saçma sapan bir tartışmamız daha oldu.

        Kemal Kılıçdaroğlu, atıl durumdaki Atatürk Havalimanı’nın binalarını Havacılık ve Uzay Merkezi olarak değerlendirmeyi planladıklarını söyledi.

        Bunu da ABD’deki bir Türk şirketi ile yapacaklarını söyledi ve tartışma başladı.

        Tartışmanın bir tarafında Baykar’ın yönetici ve ortaklarından Haluk Bayraktar, diğer tarafında ise CHP Genel Başkanı.

        Haluk Bayraktar, tüm Türkiye’nin gurur duyduğu ve her siyasetçinin desteklediği önemli bir savunma sanayi şirketinin yöneticisi olarak kalmaktansa, siyasetin bir tarafının temsilcisi olmak gibi bir tavır içine girmeyi tercih etmiş görünüyor.

        Ve bu yüzden de, Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu projesine “Burada bunca yerli şirket varken, niye bir Amerikalı şirket” diye çıkıştı ve “Teknofest’i tebrik edeceğine, 'Amerikalı şirkete veririm' diyor" diye sert biçimde eleştirdi.

        Oysa Kılıçdaroğlu’nun Havacılık ve Uzay Merkezi kurmak için destek alacağını söylediği Amerikalı şirket aslında Türklere ait.

        Ve yakın zamana kadar hükümete yakın medyanın “Türklerin gururu” olarak tanımladığı bir şirket.

        Hatta bugün Kılıçdaroğlu’nu Sierra Nevada ile Türkiye’de havacılık ve uzay sanayii alanında iş yapmakla eleştiren Haluk Bayraktar’ın bile bu şirketin sahiplerini öven sosyal medya paylaşımları var. Ve haksız da değil.

        O şirket Sierra Nevada Corporation.

        Şirketin Başkanı Eren Özmen, CEO’su ise eşi Fatih Özmen.

        ABD’de havacılık ve uzay sanayii alanlarında giderek daha yetkin hale gelen ve ABD hükümetinden pek çok proje alan bir şirketin sahipleri iki Türk.

        Dahası Türkiye’de küçük iş jeti üretimi konusunda önemli bir gelişme kaydetmiş bir gruba yatırım planları yaptıklarını da duyuyoruz.

        Yani oldukça Türkler.

        Ve hepimiz eminiz ki, eğer Sierra Nevada’yı Türkiye’de yatırım ve işbirliği yapmaya ikna eden Kılıçdaroğlu değil de, iktidar kanadı olsa idi, bugün bu işbirliği büyük bir olay, iki müthiş Türk’ün ülkelerine yaptığı dev yatırım, tersine beyin göçünün çok önemli bir örneği olarak pazarlanırdı.

        Ama Özmenleri Türkiye’de iş yapmaya ikna eden muhalefet olunca, dün övülen Özmenler de bir anda “CIA şirketi” oluverdi. Haluk Bey de, CIA şirketini öven adam durumuna düşürdü kendini.

        Oysa eğer Kılıçdaroğlu bu açıklaması nedeniyle eleştirilecekse “Beyefendi bir karar verin. Atatürk Havalimanı'nı yeniden uçuşlara mı açacaksınız, yoksa havacılık ve uzay merkezi mi yapacaksınız?” demek daha uygun olurdu.

        Madem orası bu kadar önemli idi!

        NOT: Baykar'la ilgili geçmişte yazdıklarım ortada. Bu şirketin yöneticilerini devlet adamlarından daha iyi koruyun diye yazdım. Haluk Bayraktar yıllar önce Teke Tek'e çıkacaktı. Son anda iptal etti. Gayet anlayışla karşıladım. Habertürk'te başka bir program için geldiğinde karşılaştığımız zaman "Çok önemli işler yapıyorsunuz, daha önemlilerini de yapacaksınız. Gurur duyuyoruz" dedim. Ben Baykar'ı bir siyasi partinin uzantısı olarak değil, Türkiye'nin bir değeri olarak görmeyi tercih ediyorum.

        Linç ve eleştiri

        Linç ve eleştiri
        0:00 / 0:00

        Bir alkollü içki şirketinin reklamını eleştirenler kervanına Bergüzar Korel de katılıp reklamın içeriğini sert biçimde eleştirdi.

        Olabilir.

        Fikridir.

        Eleştirebilir.

        Hakkıdır.

        Hatta eleştirinin iyisi sert olanıdır.

        Daha sonra başka bir grup da, Bergüzar Korel’in bu eleştirisini eleştirmeye ve Bergüzar Korel’e yüklenmeye başladılar.

        Bunun üzerine Bergüzar Korel isyan etti.

        “Linç ediliyorum” dedi.

        Bak işte bu olmadı.

        Kimin haklı olduğundan tamamen bağımsız olarak, eleştirmeyi kendinde hak görüyorsan, eleştirilmeyi de başkalarının hakkı olarak görmek zorundasın.

        Sen nasıl o reklamı beğenmeme ve bunu açıklama hakkını kullanıyorsan, bir başkası da senin beğenmemeni beğenmeme ve bunu açıklamanı eleştirme hakkına sahiptir.

        Buna linç denmez.

        Sen yaptığın bir hareket, giydiğin bir kıyafet, özel hayatınla ilgili bir şeyden dolayı hakarete uğruyor, bu nedenle saldırılara maruz kalıyor olsa idin, elbette haklı olurdun.

        Buna linç denirdi.

        Ama senin yaptığın bir eleştiri, farklı düşünenler tarafından eleştiriliyorsa buna linç denemez.

        O zaman “Sen de o içki firmasını linç etmek maksadıyla mı yazdın fikirlerini” diye sorarlar Sevgili Bergüzar.

        Ki maksadının o olmadığından oldukça eminim!

        Terim parayı niye kaptırdı

        Terim parayı niye kaptırdı
        0:00 / 0:00

        Bugünlerde bir banka çalışanının çoğu futbol camiasından bir grubun paraları ile sözde bir fon kurup, bir tür ponzi oluşturmasını ve milyonlarca doların buharlaşmasını konuşuyor.

        Bu olay, benzer olayların ne ilki ne de sonuncusu.

        Yıllar önce benim de başıma geldi.

        Bir banka şubesinin müdiresi aralarında benim de bulunduğum bir grup müşterinin hesaplarını boşaltmıştı.

        Benim de nakit birikimlerimin tamamına yakını uçup gitmişti.

        Elimizde dekontlar, hesap cüzdanları, yazılı her türlü belge olmasına rağmen ilgili banka “Bunlar bankacılık sistemi dışında oluşturulmuştur” diyerek işin içinden çıkmaya çalıştı.

        Ben paramı yıllar süren bir dava süreci sonunda alacaklarımı fazlasıyla kanıtlayarak kazandım.

        Hatta, banka inkar yolunu seçtiği için bana yaptığı ödemeleri kanıtlayamıyordu ama ben bankaya yatırdığım paraları kanıtlayabiliyordum. Öyle ki, sonunda ben hakkım olan bankadaki mevduatımın katbekat üstünde bir para almaya hak kazandım ama tabii ki, sadece hakkım olanı talep ettim.

        Ve tüm bu süreç boyunca bu olayla ilgili ne tek satır yazı yazdım ne de ilgili bankanın genel müdürü ile iş gereği zaman zaman bir araya gelmemize rağmen, bu konudan söz ettim.

        Onun bile bu durumdan haberi dava sonuçlandıktan sonra oldu.

        Burada gördüğüm kadarı ile durum biraz daha farklı.

        Ve mesele Fatih Terim üzerinden konuşuluyor.

        Olaydaki ilginç olan ise şu.

        Paraları buharlaştıran banka müdiresi, Fatih Terim’in avukatı Candaş Gürol’un “nişanlısı” ya da kız arkadaşı.

        Yani Terim’in parayı kaptırmasının nedeni para hırsı değil, dostluk.

        NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?

        NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?
        0:00 / 0:00

        Mezarlıktan ıslık çalarak geçenler, ıslıkla çaldıkları melodiyi beğenmemizi istemedikleri zaman.

        Diğer Yazılar