Esad'ın niye "Esed" olduğunu anladım
11 yıldır söylediğimiz bir şey var.
“Bu denli yoğun ve kontrolsüz bir göç, bir ülke için beka sorunudur” dedik.
“Hiçbir ülke nüfusunun yüzde 10’u oranında bir göçü kaldıramaz. Bu demografik değişim, orta vadede ciddi, uzun vadede ülkeyi yok edebilecek sorunlar doğurur” dedik.
“Türkiye’yi Avrupa’nın göçmen hendeğine çevirmeyin. AB’den alacağınız birkaç milyar avro için bu yapılmaz” dedik.
11 yıl boyunca bunu dinletemedik.
Tam aksine, bu göçe izin verenlerin, bu göçü belki de bile isteye organize edenlerin, bu göçten siyasi medet umanların hakaretlerine maruz kaldık.
Hasbelkader köşe komşuluğu yaptığım kişiler bile dönüp bana “Faşist” dediler, “Irkçı” dediler.
Her ikisinin de gerçek anlamını bilmediklerin için muhtemelen.
Ve aradan 11 yıl geçti.
Gelenler Türkiye’nin tamamına yayıldılar.
Sayıları iyimserlere göre 8, kötümserlere göre 11 milyonu aştı.
Büyük kentlerdeki nüfusları milyonu geçti.
Bazı şehirlerde oransal olarak üstünlüğü ele geçirdiler.
Büyükşehirlerde içine girilemeyen gettolar oluşturdular.
Önce kendi aralarında, sonra ülkenin gerçek sahipleri ile çatışmaya başladılar.
İlk gün söylediğimiz gibi, zaman içinde çeteleştiler.
Mafyalaştılar.
Ülkenin siyasetçilerine hakaret etmeye başladılar.
Ülkenin kolluk kuvvetleri ile çatışmalara girdiler.
Sınır güvenliği oluşturmaya çalışanlara saldırdılar.
Tüm bunlar olurken, bunlara “Ensar” dendi, “Muhacir” dendi.
“Kimse bu kardeşlerimizi geri gönderemez” dendi.
Savaş var diye Türkiye’de oldukları söylenenler, “Gitsinler de Esad onları öldürsün mü?” diye korunup, kollananlar bayramlarda ülkelerine gidip, bayram sonrası Türkiye’ye geldiler. Ne Esad onları öldürdü ne onlar Esad’ı.
Ve 11 yıl sonra, ülkeyi 21 yıldır yöneten irade durumu anladı.
Göçmenlerin Türkiye için beka sorunu olduğunu söylemeye başladı.
Muhtemelen pek yakında bu göçmenleri Türkiye’ye sokanın "cehape zihniyeti" olduğunu da söylemeye başlarlar.
Hiç şaşırmam.
Geri gönderme konusunda samimiler mi, değiller mi onu da bilemem.
Ama bildiğim bir şey var.
Eğer birkaç yıl içinde geri dönmemiş olurlarsa, Beşar Esad Arap tarihine altın harflerle yazılır.
Tek kurşun atmadan Anadolu’yu bir “Arap yurdu” haline getiren büyük komutan olarak tarihe geçer. Kahraman ve Dahi Arap Komutan olarak anılır.
Kim bilir belki de, bizimkilerin kendisine “Esed” demesinin nedeni de budur.
Esed Arapça’da “Aslan” demektir.
Anadolu’yu Türk yurdu yapan Türk’ü Alp Aslan’a nazire yapıyorlar zannederim.