Yerlinin ağababası yapılmaya hazır
BAZEN düşünürüm, "Bu memleket nasıl ayakta duruyor" diye.
Genelinde zaten mucizevi bir halimiz var ama ekonomik olarak eriştiğimiz büyüklük beni hep şaşırtmıştır.
Niye mi?
Çok basit.
Çok şükür Allah'a, dünya çapında, bırakın dünyayı kendi çapımızda bir patentimiz yoktur.
Dünya pazarlarında yer bulmuş bir markamız yoktur.
Ne bir otomobilimiz, ne bir elektronik ürünümüz, ne bir telefonumuz, bırakın bunları sözde tekstil ülkesiyiz, dünyaca ünlü bir tekstil, bir moda markamız bile yoktur.
Bilgi de ihraç etmeyiz, sanat da... Dünya çapında bir sanatımız, sanatçımız da yoktur.
Dünyayı sallayan bir müzisyenimiz de yoktur.
Ama 17. büyük ekonomiyizdir.
100 küsur milyar dolar ihracat yaparız.
Vallahi de billahi de şaşırırım.
Ama bilirim ki, çok acayip adamlarımız vardır. Bunlar gibi adamlar bu ülkede çok acayip işler yaparlar.
Dün işte o çok acayip adamlardan biriyle beraberdim.
Tarhan Telli adında bir delikanlı.
30'larında. 30'ların başında.
Telefon açtı, "Abi bir gel gör bizim buraları" diye.
Belki adını duymuşsunuzdur; dünyanın en kaliteli, en pahalı, en "custom made" motosikletlerini yapıyor ve dünyaya satıyor. "Brad Pitt bile onun yaptığı motora biniyor" dersem anlarsınız yaptığı işin büyüklüğünü.
Tarhan Telli'nin atölyemsi fabrikasına.
Her biri kişiye özel dizayn edilmiş, her biri bir tasarım harikası ve kalitenin üst noktası. Ama anlatacağım şey TT Custom motorları değil.
Tarhan Telli bu motorları üretmeye karar verdiği zaman bir de bakmış ki, Türkiye'de otomotiv üretimi var ama otomotiv üreticisi yok.
Yapılan tüm üretim, lisans altında yapılan montaj üretimi.
Yani "motor ve şasi numarası basmaya" yetkili tek bir Türk otomotivcisi yok.
Her biri Almanya'daki, İtalya'daki, Amerika'daki otomotiv üreticilerinin "montaj hattı" aslında.
Bastıkları şasi ve motor numaraları aslında başka ülkenin.
"Ben kendi şasi numaramı basacağım" demiş.
Ama kolay mı?
Bir motorda kullandığı her parçanın, her vidanın kalite testinden geçmesi, uluslararası onay vermesi gerekiyor.
Ama bunu test edip bunu verecek laboratuvar Türkiye'de yok.
Tüm parçaları almış haydi Almanya'ya TÜV'e.
Aylar süren testler sonucunda 4 motosikleti için onay belgesi ve hepsinden önemlisi "Made in Turkey" motor ve şasi numarası basma hakkını kazanmış.
Her bir model için 400 küsur bin Euro test ve onay bedeli ödeyerek.
Sonra bu sayıyı 8'e çıkarmış.
Türkiye'nin tek ve gerçek otomotiv üreticisi şu anda.
Türkiye'ye ait tek "marka ve şasi numarası basma" hakkı onda.
Şimdi dünyanın dört bir yanına "Türk malı" motosikletler satıyor.
Ama durmamış.
Bakmış otomotiv endüstrisi nereye gidiyor diye.
Oturmuş bir otomobil tasarlamış.
"2 kişi için bir tonu aşan otomobilleri taşıyoruz. Ne gerek var" demiş.
Bunu dünyanın otomotiv devleriyle aynı anda düşünmüş.
Üç kişilik "Eco mobil" diye bir otomobil tasarlamış.
Üç kişilik.
Elektrikli.
Hafif ve küçük olduğu için menzil sorunu da yok. 8 saat yol gidebiliyor.
Yüzde yüze yakın yerli. Pilleri bile yerli. Mutlu Akü'den.
"Abi öyle milyar dolarlara gerek yok. Birkaç milyon dolarlık yatırımla hayata geçiririz" diyor.
Türkiye'de kimsenin haberi yok yaptıklarından.
Hintli TATA gelmiş.
"Gel bunu beraber yapalım" demiş.
Firmasına ortak olmak istemişler.
Ama şartlı. "10 yıl içinde şirketin tamamını bize satarsın" demişler.
"Türk malı olsun diye yapmak istedim. Ne diye Hintliye satayım" demiş.
Vermemiş.
Müthiş bir heyecan. İnanılmaz bir hiperaktivite.
Yerinde duramıyor.
Heyecanı bana da geçti.
Tarhan'ın bu heyecanını Başbakan Erdoğan görse ilgili bakanlıklara anında talimat verir, "Bu iş olsun" diye.
Biz de alkış tutarız.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Düz koşuda zorlananlar kendi pistlerine bir de engel yerleştirmediği zaman.