Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        “FETÖ’nün, en çok zarar verdiği kulüp Galatasaray’dır. Bir tek FETÖ’cüyü yönetimine almadığı halde, üç beş futbolcusu bu organizasyonla gönül bağı kurdu diye Galatasaray karalanıyor. FETÖ’cü hakim ve savcıları kulübe üye yapan, FETÖ’cü iş adamlarını kulüp yönetimine alan Aziz Yıldırım’a kimsenin bir şey dediği yok.”

        - 3 Temmuz tartışmalarından herkes artık çok sıkıldı. Ama maalesef yakın gelecekte de bunlardan kurtulmamız imkânsız gibi görünüyor. Bu konuda siz ne diyeceksiniz? Bu iş nasıl bitecek? Bu tartışmalar nasıl sona erecek?

        Bu işi Fenerbahçe tarafı asla kapatmaz. Kapatmalı demiyorum. Elbette ki, Aziz Yıldırım bu konuyu her daim zinde tutmak isteyecektir çünkü camianın desteğini ancak o şekilde alabiliyor. Ayrıca hangi camia şikeci olarak anılmak ister ki!

        Aziz Yıldırım da bu konuyu sürekli gündeme getirerek veya gündemde tutarak “Biz şike yapmadık, FETÖ bizi şikeci olarak göstermek istedi” tezini savunuyor. Ceza yargılaması ile spor hukuku arasında paralellik kuruyor. Oysa ikisi birbirinden çok farklı konular. Ama benim asıl garibime giden Aziz Yıldırım’ın bu konuyu durup durup Galatasaray’a getirmesi.

        ‘AZİZ YILDIRIM’A KİMSENİN BİR ŞEY DEDİĞİ YOK’

        - FETÖ’nün en çok zarar verdiği kulüp Fenerbahçe değil mi? Bunu kabul ediyor musunuz?

        Hayır, en çok zarar verdiği kulüp Galatasaray’dır. Bir tek FETÖ’cüyü yönetimine almadığı halde, üç beş futbolcusu bu organizasyonla gönül bağı kurdu diye Galatasaray karalanıyor. FETÖ’cü hakim ve savcıları kulübe üye yapan, FETÖ’cü iş adamlarını kulüp yönetimine alan Aziz Yıldırım’a kimsenin bir şey dediği yok. Fenerbahçe’ye FETÖ de zarar vermiştir ama bu büyük kulübe, bu inanılmaz güçlü taraftara en büyük zararı veren Aziz Yıldırım’ın bizzat kendisidir. Galatasaray da Savcı Öz’ü üye yapmakla büyük bir hata yaptı ama Galatasaray kongresi bunu eleştirdi. Yapan başkan da büyük bir ayıba imza attı ama Fenerbahçe’nin kendine dava açan savcının Fenerbahçe Kulübü Üyesi olduğu unutulmasın. FETÖ, Türkiye’ye toptan büyük zararlar verdi. Ve ben yıllardır bunu anlattım.

        ‘HAKAN ŞÜKÜR, ARİF ERDEM FETÖ ÜYESI DE, EMRE DEĞİL MİYDİ?’

        - Bloomberg’deki programda da açıklamalarda bulundunuz ve bu açıklamalar çok ses getirdi. Aziz Yıldırım’ın NTV’deki ortak yayını için neler söyleyeceksiniz? Sizce bu programa gerek var mıydı?

        Aslına bakarsanız aklı başında birinin NTV’deki sözlere bakıp yanıt vermesi gereksiz ama ne yazık ki, Aziz Yıldırım koskoca Fenerbahçe Kulübü’nün başkanı olduğu için yanıt vermek gerekiyor.

        Aziz Yıldırım, FETÖ’cü hakim ve savcıların Fenerbahçe’ye kumpas kurduğunu, bunların Fenerbahçe’ye düşman olduğunu söylüyor.

        Diyelim ki, öyle.

        Peki, o zaman Aziz Yıldırım’a şunu sormak lazım.

        Sen her şeyi bildiğini iddia eden Aziz Yıldırım olarak FETÖ’cü hakim ve savcıları niye gidip Fenerbahçe üyesi yaptın ve kulüp üyelik kartlarını bizzat tevdi ettin?

        Fenerbahçe’ye kumpas kuran savcı hangi kulübün üyesiydi?

        Fenerbahçe’nin.

        Kim üye yapmıştı?

        Aziz Yıldırım.

        Büyük ihtimalle üyelik parasını ve aidatlarını da cebinden ödeyerek. Kim bilir meslekten atılan FETÖ’cü yargı mensuplarından kaçı Fenerbahçe’ye Aziz Yıldırım tarafından üye yapılmıştı. Madem sen bu işi biliyordun niye gidip bunları kulübe üye yaptın? Ne beklentin vardı bu kumpasçılardan?

        Şimdi Galatasaraylı 4-5 futbolcu Fethullah ile gidip konuştu diye Galatasaray’ı suçluyorsun.

        Peki, sen 20 yaşında cahil bir futbolcu da değilsin, sen niye bu adamları kulübe üye yaptın?

        Fenerbahçe yönetim kurullarına aldığın kaç FETÖ’cü vardı?

        Hadi söylesin.

        Ben biliyorum da, kimseyi hedef yapmak niyetim olmadığı için isim vermeyeceğim.

        Biz Galatasaray’da futbolcuları FETÖ’nün pençesinden kurtarmak, kurtaramadıklarımızı da kulüpten uzaklaştırmakla meşgulken Aziz Yıldırım o futbolcuların bazılarını Fenerbahçe’ye transfer etmiyor muydu?

        Hakan Şükür, Arif Erdem FETÖ üyesi de, Emre değil miydi? Emre kendi söylüyor 25 Aralık’tan sonra uzaklaştım diye.

        Aziz Yıldırım boş konuşuyor. Gündem değiştirmeye, hedef saptırmaya çalışıyor.

        Yok, Denizli maçında kumpas varmış, niye maç uzatılmış.

        Sanırsın ki, uzatmada Denizli gol attı da, Fenerbahçe şampiyonluğu kaçırdı! Yahu maç Fenerbahçe gol atabilsin diye uzatılmış. 16 dakikalık uzatmada gol atsa şampiyon olacak. Appiah’ın boş kaleye gol atmasını Galatasaray mı engelledi!

        Açıkçası bu deli saçması lafları ciddiye almamak lazım ama ne yazık ki, spor kamuoyunda bazıları ciddiye aldığı için biz de konuşuyoruz.

        Aziz Yıldırım da bunları ancak Oğuz Haksever gibi hiç soru sormayan, hiçbir tartışmaya girmeyen ve dinleyen kibar bir televizyoncunun karşısında anlatır.

        Ona FETÖ’cülerle yaptığı gezileri sormayacak olanlara anlatır.

        FETÖ’cülüğü tescilli adamlarla aynı özel uçakta niye geziyorsun demeyecek olanlara anlatır.

        Sıkıyorsa gelsin de benimle konuşsun bunları.

        “Bilemezdim” diyebilir.

        Her şeyi bildiğini söyleyen sen bilemezsin de, futbolcular ne bilsin derim o zaman da!

        G.SARAY HIZLI OYNAMAK ZORUNDA

        - G.Saray lider. İki maçı değerlendirdiğiniz zaman neler söyleyeceksiniz? Galibiyetler öz güven açısından çok önemli. İleride bu altı puanın çok önemli olduğu anlaşılacak. Siz ne diyorsunuz?

        İlk maçımız bir faciaydı. İkinci maç ise tam tersi. Hep söylüyorum Galatasaray oyunu hızlandırmadığı müddetçe başarılı olamaz. Biraz hızlanınca neler olduğunu Akhisar karşısında gördük. Sneijder bu maçta kötü değildi. Selçuk da biraz toparlanırsa bambaşka bir Galatasaray olur. Galatasaray hızlı oynamak zorunda. Set oyununu becerecek bir kadrosu yok Galatasaray’ın. Rakip topun arkasına 11 kişi ile geçince Galatasaray oynayamıyor. Bırak Galatasaray’ı, öyle bir oyunu Messi ve Neymar gibi adamlarına rağmen Barcelona bile oynayamaz. Savunmalar artık taş gibi. Dengesiz yakalayamadın mı, savunmaları kolay kolay aşamıyorsan. Dengeyi bozmanın tek yolu da hızlı oyun. Bu hafta yüzde 30 gaza bastılar sonuç ortada. İzleyen de keyif alıyor öyle olunca. Maç da kazanılıyor.

        - Futbolseverler “Muslera gibi kaleci görmedik” diyor. İki maçta net 6 golü önlemiş. Neredeyse tek başına bir takım. Sizin Uruguaylı için yorumunuz nedir?

        Ben gördüm. Taffarel, Simovic daha mı az kaleciydi? Net 6 pozisyonu önlemiş diyorsunuz. Önleyecek tabii. Yılda 3 milyon Euro’dan fazla alan kaç kaleci var bırak Türkiye’yi, dünyada? Önleyebildiği için o parayı alıyor. Evet, Muslera çok iyi bir kaleci. Osmanlıspor’un kalecisi de çok iyi bir kaleci.

        ADVOCAAT GEÇEN SEZON GELSEYDİ ŞAMPİYON YAPARDI

        - Dick Advocaat için yorumunuz nedir? Fenerbahçe’yi toparlayabilir mi?

        İyi bir hoca olduğu tartışmasız. Ama adam hem sezon başladıktan sonra geldi hem de elindeki malzeme kötü. Türkiye’nin en iyi sağ ve sol bekleri gitmiş. Alves gitmiş ve en önemlisi Nani gitmiş. Advocaat geçen yıl bu takımın başında olsaydı Fenerbahçe rahat şampiyon olurdu. Bu yıl malzeme eksik. Açık söylüyorum Galatasaraylı Selçuk bile bu Fenerbahçe’de işe yapar. Ben yine de toparlayabileceğini zannediyorum.

        - Fenerbahçe taraftarı artık maçlara gelmiyor. Kombine alanlar bile maça gelmiyor. Bu nasıl çözülecek? Kendi sahasında en etkin seyirciye sahip olan Fenerbahçe artık bu özelliğini yitiriyor mu? Sizce nasıl geri dönecekler?

        Basketbol maçlarına gidiyorlar ama... Basketbolda daha faza seyirciye oynuyor Fenerbahçe. Taraftar kulübüne kırgın değil. Taraftar Başkan’a kırgın. Bu Başkan’ın artık kulübe, camiaya zarar verdiğinin farkında Fenerbahçe taraftarı... Çünkü Türkiye’de oransal olarak en bilinçli taraftar kitlesi Fenebahçe’de. Her şeyi görüyorlar.

        BEŞİKTAŞ’A İYİ, F.BAHÇE’YE ZOR KURA

        - Beşiktaş ve Fenerbahçe’nin kuralarını nasıl buldunuz? Beşiktaş bu gruptan çıkabilir mi?

        Beşiktaş’ın çekebileceği en iyi kurayı çektiğini düşünüyorum. İlk iki şansı var mı? Yapılan transferler iyi oynarsa bence yok değil. Zor ama imkansız değil. Sonuçta Şenol Hoca uluslararası bir tecrübe ve böyle maçlara alışkın bir teknik direktör. Orta saha biraz güçlenir ve Gökhan ile Caner iyi oynarsa olur. Tek sorun kaleci. Bu kadar vasatın bile altında bir kaleci ile Avrupa’da iş zor olur. Osmanlıspor’un adını bir türlü yazamadığım kalecisi Beşiktaş’ta olsa şansları daha fazla olurdu.

        Fenerbahçe de zor bir grupta ama onların da 2.’lik şansları bence var. Tabii bu oyunla değil. Advocaat’ın istediği iki oyuncu gelirse niye olmasın. Manchester’ın bile işi garanti değil o grupta. Karışık bir grup ve sürprizlere gebe...

        ARDA FRANSA ÖNCESİ KESİLECEKTİ

        “Arda ile Terim gerilimi Fransa’da değil, Antalya’da başladı. Terim bir ara Arda ve bir iki futbolcuyu Fransa öncesi takımdan kesmeyi düşündü. Ama yapamadı.”

        - Gelelim Arda meselesine. Fransa faturası sizce ödendi mi? Arda’nın A Milli Takım’a alınmaması doğru karar mı? Arda, Selçuk ve Burak’ın A Milli Takım’a alınmaması Fransa’da yaşananların baş sorumluları olduğunu göstermiyor mu?

        Futbolda öyle uzun vadeli fatura olmaz. Fransa yaşandı ve bitti. Fransa tartışmalarını geride bırakalım. Sonuçta bizi Fransa’ya götüren de o çocuklardı. Elenip gidemesek Fransa’yı tartışmayacaktık bile. Tabii Fransa’da takımın hali utanç vericiydi o başka. Sonuçlar açısından değil, oyun açısından ve prim tartışmaları açısından rezaletti, utançtı. Ama dediğim gibi futbolda gelecek önemli. Terim de galiba o geleceğe odaklandı. Yeni bir şeyler denemek, yeni bir jenerasyon bulmak için çalışıyor diye düşünüyorum. Eldekileri zaten biliyor ve bir bölümünden çok memnun değil, en azından gelecekte işine yaramayacağını düşünüyor. Gelecek için yeni isimler bulmaya çalışıyor. Deneyecek. Ama ben Arda’yı uzun süre Milli Takım’dan uzak tutacağını zannetmiyorum. Terim’in şu anda yapmakta olduğu, ‘takıma yeni ne katabilirim’ arayışı.

        YİNE BABA-OĞUL OLURLAR

        - Terim ile Arda bir zamanlar baba-oğul gibiydi. Sizce bu kadar ne yaşanmış olabilir.

        Hadi gelin size bazı özel bilgiler vereyim. Arda ile Terim gerilimi Fransa’da değil, Antalya’da başladı. Bu gerilimde Emre Belözoğlu’nun dışarıdan fişeklemeleri de etken. Terim bir ara Arda’yı ve bir iki futbolcuyu Fransa öncesi takımdan kesmeyi düşündü. Ama yapamadı. Cesaret edemedi. Arda da çok iyi bir çocuk olmasına rağmen sağın solun çok dolmuşuna geldi. Gerginliği tırmandırdı. Ben Arda’nın da Terim’in de yaşananlardan pişman olduğunu düşünüyorum. Terim affedicidir, Arda ise gerçekten çok çok iyi bir insandır. Baba-oğul gibi olmuş olsalar bile sonuçta babalar ile oğullar bile birbirine küsüyor, tartışıyor, ayrılıyor. Sonuçta bir an geliyor yine baba-oğul oluyorlar. Ben yine olacaklarını düşünüyorum. Baba-oğul olmaları da şart değil. Profesyonel olarak anlaşsalar bile yeter. Hatta daha iyi olur. Baba-oğulluk sonuç olarak Oedipus kompleksi nedeniyle sorunlu bir ilişkidir.

        Diğer Yazılar