5. yıldıza 4 kaldı
21...
Ruh 21 gramdı değil mi?
En azından bir filme göre öyleydi.
Ve Galatasaray “Şampiyonluk” ruhuyla 21. kez şampiyonluğa ulaştı.
Şampiyonluk sayısında en yakın rakibine 2 kupa fark attı.
Başka hiçbir takımda olmayan 4. yıldızına bir lig şampiyonluğu ekleyerek 5. yıldıza bir adım daha yaklaştı.
Çok heyecanlı, çok çekişmeli bir ligin sonunda şampiyonluğu hak eden 3 takımdan “En çok hak eden” olarak şampiyon oldu.
Bu şampiyonluğun mimarı kim derseniz bunun pek çok yanıtı var.
İlk sıraya elbette ki, futbolcuları koymak lazım.
Ardına Fatih Terim’i eklemek şart.
Ama ekibiyle birlikte... Hasan Şaş’la, Taffarel’le, hatta Necati Ateş’le...
Fakat çok önemli bir pay da Galatasaray Genel Kurulu’na ait.
Baskın bir seçime giden Dursun Özbek’i yollamasaydı, Galatasaray, Özbek yönetimiyle asla şampiyon olamazdı.
Mustafa Cengiz yönetiminin ama en çok da Abdurrahim Albayrak’ın da payı büyük bu şampiyonlukta.
Maça da şöyle bir bakmak gerekirse.
Çok stresliydi takım. Aşırı stresli.
Deplasman fobisi üzerine bir de şampiyonluk gerilimi binmişti.
Kötü başladı, kötü sürdürdü maçı.
Taraftarda tedirginlik had safhadaydı.
Ve beraberliğe oynuyordu takım, yeter diye.
Ben ise “Keşke galibiyet gerekseydi belki o zaman daha iyi oynardık” diye düşünüyordum.
Sonra sezonun kahramanı Gomis sahneye çıktı.
Penaltıyı yaptırdı.
Ve topun başına geçti.
Yüreğimiz ağzımızdaydı.
Terim, bu ağır görevi bir kez daha Gomis’e vermişti.
Şampiyonluğu getiren gollerin sahibi, ya bunu perçinleyecek ya da onun ayağıyla gelmek üzere olan şampiyonluk onun ayağıyla kaybedilecekti.
Ama Gomis bu kez attı.
21’i getiren golü hem de hep kaçırdığı penaltıdan attı.
Sonrasında Göztepe teslim oldu. Galatasaray ise rahatladı.
Ve sonunda şampiyonluk geldi.
Kulübün, camianın bu şampiyonluğa çok ihtiyacı olduğu bir sırada şampiyon oldu Galatasaray.
Son haftalarda her biri bir final gibi olan ve kazanması gereken tüm maçları kazanarak.
2. yarıda müthiş bir derbi performansı sergileyerek.
Kanırta kanırta.
Şampiyon oldu.
Emeği geçen herkese teşekkürler.