6 yıl sonra geri gelen mütevazı canavar
Her ne kadar imajı pek öyle olamasa da, Opel tarihi boyunca çok iyi performans otomobilleri üretmeye başarmış, bu işe hayli kafa yormuş bir üreticidir. Şöyle bir düşününce bana hak vereceğinizden eminim. Örnek mi? Mesela 1970’lerde İtalyanların egzotik sporcularına benzeyen, hatta Chevrolet Corvette’in Avrupalı versiyonu sayılabilecek Opet GT’yi hatırlar mısınız? Şahane bir otomobil, müthiş bir dizayn değil miydi! (Opel, 2000’lerin ortasında GT modelini yeniden sınırlı sayıda üretti.) Keza hemen hemen aynı yıllarda yollara çıkan ve 1970’den 1988’e kadar üretimi süren Opel Manta az uz bir spor otomobil miydi? Hele hele Manta’nın 400’ü rallilerde fırtına gibi esmemiş miydi?
Opel her zaman sürücüsüne keyif ve güç hissi veren birkaç seçeneği kullanıcılarına sundu. 1990’ların başında Opel’in “amiral gemisi” olan Omega modelinin Lotus işbirliğiyle geliştirilen Omega Lotus modeli, 360 beygirlik güç ve 300 kms’ye yaklaşan bir performansla döneminin en hızlı ve güçlü 4 kapılı otomobili olarak bir sedana farklı bir dünyanın kapılarını açmıyor muydu? Yine aynı yıllarda piyasaya çıkan Astra GSI, 150 beygirlik gücü ve şahane performansıyla o dönemin hızlı gençlerinin favorisi değil miydi? Bu araç pek çok otomobil sporu yarışmasında dereceler elde edip V8 motorlu bir versiyonu Nürburging’de şampiyon olmamış mıydı! Yani anlayacağınız, Opel çok çok iyi bir sporcu otomobil üreticisidir ve bunu gösterişe kaçmadan yapan, bir anlamda takım elbise içinde bir cimnastik şampiyonu gibidir.
‘GSI’ İSE KAPUTUNA BAKMAK LAZIM
Peki ben bu uzun girizgâhı neden yaptım? Çünkü bu hafta sizlere Opel’in yeni sporcu sedanını, yeni Insignia GSI’yi anlatacağım da ondan. Insignia’yı aylar önce zaten yazmıştım. Kalite çıtasını son derece yukarıya çıkaran, BMW, Mercedes, Audi gibi üst segment Almanlara rakip olabilecek kalitede üretilmiş, şahane bir otomobildi. Bunu da açıkça söylemekten kaçınmamıştım. Bu sefer de aynı otomobilin, kalbi güçlendirilmiş, ayakları kuvvetlendirilmiş modelini, GSI’sini anlatacağım.
Herhangi bir Opel’de GSI harflerini gördüğünüz zaman, durup düşünmeniz gerekir. Bellidir ki, kaputun altında ilginç bir şey var. Ama kaputun altına geçmeden önce biraz dışına bakmak lazım. Insignia GSI’nin dışında çok büyük farklar yok. Tipik bir Insignia. Tabii önde genişletilmiş hava girişlerini, biraz daha şıklaştırılmış ön hava giriş panjurunu ve krom görünümlü parçaların artışını ve arka kaputun üzerindeki rüzgârlığı saymazsanız. 18 inçlik jantların otomobile daha iyi bir görünüm kattığı ve istenirse bunların 20 inçlik jantlarla değiştirilebileceğini de söylemem gerek.
Gelelim kullanıma... GSI’yi çalıştırdığınız zaman öyle etkileyici, güçlü bir ses bekliyorsanız yanılıyorsunuz. Gayet sıradan bir 2 litrelik motor sesi çıkıyor ki bu biraz hayal kırıcı. Gaza bastığınız anda hayal kırıklığınızı ortadan kaldıracak bir şey de olmuyor. Motorun işletim sistemi, kısa bir süre düşünme payı istiyor, belki bir saniyenin onda biri kadar bir süre ve ardından güç patlaması geliyor. 260 beygiri bir anda hissetmeye başlıyorsunuz. Ama bir saniyenin yarısı kadar bile olmayan düşünme süresi benim pek sevdiğim bir şey değil ve modern otomobillerin pek çoğunda olan bir yaklaşım.
ARTAN GÜÇ TABANDA VURUNTU YAPMIŞ
Otomobilin ilginç bir kusuru var. Bu benim kullandığım araca mı has bilmiyorum. Geçmişte motor gücünü artırdığımız araçlarda bir benzerini yaşadığımız bu kusur yüksek devirlere çıkınca otomobilin tabanında bir vuruntu, bir sarsıntı olması. Zemin titriyor. Böyle bir otomobil için hoş olmayan bir durum ve 5 bin devirin üzerinde kendini hissettiren bir hata. Yine de GSI çok keyifli, çok güçlü bir otomobil. Kontrolünü isterseniz elinize alabildiğiniz, isterseniz otomobile bırakabildiğiniz tatlı bir keyif. Tabii güç bedavaya gelmiyor. Tüketim değerleri oldukça yüksek. Ortalama 100 kilometre için 15 litre civarında, performans sürüşlerinde ise 20 litrelere çıkan bir bedeli var bu gücün. Ve tabii bir de fiyatı. Insignia GSI, 400 bin TL’nin biraz üzerindeki satış fiyatıyla pek de ucuz değil. Ama ucuza güzel şey bulmak zaten pek kolay değil.
ŞEHİR İÇİNDEKİ SARSINTILI SÜRÜŞ, OTOBANA ÇIKINCA KEYFE DÖNÜŞÜYOR
GSI ile yola çıktığınız zaman, özellikle İstanbul’un bozuk asfaltlı yollarında durum pek keyifli değil. Alçaltılan otomobil ve kısaltılan helezonlarla sertleşen süspansiyon yüzünden hayli sarsıntılı bir yolculuk sizi bekliyor. Yoldaki bozuklukları, tüm iç organlarınızda hissedebiliyorsunuz. Ancak otoyola çıktığınız zaman bir GSI sahibi olmanın niye keyifli bir şey olduğunu anlıyorsunuz. Müthiş bir güç var araçta. Hafif gövde, 260 beygir gibi çok da muhteşem görünmeyen bir gücü, gerçek bir sürüş keyfine çeviriyor. Yol tutuş enfes. Tabii isterseniz performans modu seçeneğine geçebilirsiniz. O zaman otomobildeki tüm elektronik sürüş destekleri kendini geri çekiyor. Tam olarak değil ama büyük oranda siz otomobille baş başa kalıyorsunuz. Virajlarda kontrollü savrulmalar, artan gaz ve direksiyon hassasiyeti bayağı iyi bir otomobil kullandığınızı hissettiriyor.
MOTORU SELEFİNDEN GÜÇSÜZ PERFORMANSI DAHA YÜKSEK
Kaputun altında Opel’in 2 litrelik biturbo yeni motoru var. Bu benzinli motor 260 beygir güç ve 400 nm tork üretiyor. Güç olarak baktığınız zaman 260 beygir fazla görünmeyebilir ve Insignia’nın bir önceki sporcu modelinin gerisinde denilebilir ama hafif alaşımlı malzeme kullanılması suretiyle otomobilin 160 kg daha hafif hale getirilmesi sayesinde performansın selefini geçtiğini de unutmamak gerekir. Insignia GSI, markanın 6 yıldır uzak durduğu GSI harflerine geri dönüşünün de işareti aslında. Otomobilde sportif özellikleri artırmak ve yere basmayı kuvvetlendirmek için pek çok değişiklik yapılmış. En önemli fark, Insignia GSI’nin 4 tekerden çekişli olması. Ford’un Focus RS’inde de bir benzeri kullanılan GKN akıllı diferansiyelin ise performans kullanımında çok büyük fark yarattığı açık. Bir diğer değişiklik ise süspansiyonda. Helezonlar 10 mm kısaltılarak otomobil alçaltılmış ve süspansiyon hayli sertleşmiş, yol tutuş güçlenmiş. Ön ve arka tekerleklerde ise muhtemelen dünyanın en iyi fren üreticisi olan Brembo’lar kullanılmış. 8 ileri vitesli şanzıman, çok düzgün proporsiyonlara sahip ve direksiyondan kumanda etmek mümkün.
SPORTİF KOLTUKLAR PORSCHE’DEN ALINMIŞ GİBİ
Öndeki yolcu sürücü koltukları şahane. Çok şık sportif koltuklar, sanki Porsche’den alınmış gibi. Müthişler. İçimden geçen, “Keşke arkaya da iki tane bu koltuklardan koysalarmış, daha şık olurmuş” oldu.