Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Birçok ülkede 5G’ye geçiş için altyapı çalışmaları, paneller, toplantılar, teknoloji şirketleriyle işbirlikleri yapılıyor. Ülkemizde kamu ve özel tüm kurumlar 5G’yi uzun süredir tartışıyor. Bunun için kümülenenler var. Ayrı düşüp farklı metotlar deneyenler de var. ULAK gibi belli noktaya gelmiş, ama tam yol almakta zorlanan somut projelerimiz de söz konusu.

        Şu an dünya genelinde ve Türkiye’de 5G’de iki şirket dikkat çekiyor. Çinli Huawei ve merkezi İsveç’te olan çok uluslu şirket kimliğiyle Ericsson. Yeni nesil iletişimin altyapısını geliştiren Nokia, Samsung ve ZTEI de bu iki şirketi takip ediyor.

        Ulaştırma Bakanlığı ile Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Başkanlığı (BTK) nezdinde yaptığım araştırmalarda Türkiye’nin 5G’ye geçmesi için öncesinde ciddi bir hazırlık yapılacak. Sektördeki dağınıklığa, tartışmalara son verecek düzenlemeler yapılacak.

        Mesela fiber altyapıda 5G öncesi tek bir şirkete gidilecek. Bu 3 şirketin iştirakiyle ortak bir şirket olabileceği gibi hepsine hizmet edecek, ama hiçbirinin hissesinin olmayacağı kamu kontrolünde apayrı bir şirkette olabilir.

        Türk Telekom fiberde en uzun hatta sahip. Fiber (genişbant internet) lisansı 2029’da GSM lisans süresi ise 2026’da doluyor. Bu tarihler dikkate alınarak, şu an Türk Telekom (TT) hissedarı bankalarla bir yol haritası çıkarılması gündemde. Zira 5G ihalesi ve sonrasında yatırımlar için ciddi kaynak gerekiyor. Ayrıca şirket için önemli değer ifade eden fiber altyapının ayrılmasına yönelik formül de bulunması lazım.

        Turkcell ve Vodafone'a ait fiber altyapıdaki harcamaları dikkate alınarak yeni şirkete devredilmesi için uygun model arayışları söz konusu.

        Tek fiber, tek kule şirketi

        Ayrıca 3 GSM operatöre ait baz istasyonlarının yer aldığı kulelerinde 5G ihalesi öncesinde tek elde toplanması söz konusu. Böylece kamu otoritesi veya düzenleyici kurumlar, Turkcell, TT ve Vodafone’un fiber altyapıyla ve kule yatırımlarıyla uğraşmadan sadece asıl işlerine odaklanacaklar. Verecekleri hizmetlerle rekabet etmeleri, altyapıyla uğraşmamaları ve telekomünikasyon sektörünün kalitesini daha da yukarı çekmeleri hedefleniyor. Daha önemlisi şirketler arasında altyapıdan kaynaklanan haksız rekabetin de önüne geçilmek isteniyor.

        Fiber ve kulelerin tek şirket altında toplama çalışmasına paralel olarak bu iki altyapı yatırımlarında mahalli idareler ve kamudan kaynaklanan sorunların da aşılması için yasal düzenlemeler yoluna gidilecek. Rüzgar santrallerinde olduğu gibi kamulaştırma gibi modeller de düşünülüyor.

        Ankara ve İstanbul’a özel 5G

        Diğer taraftan 5G’de bazı teknolojik imkanların kaçırılmaması için Ulaştırma Bakanlığı İstanbul, Ankara gibi büyük şehirlerimizde stadyum, şehir hastaneleri ve yoğunluğu olan bazı semtlerde 5G’ye geçiş için deneme hazırlıkları yapılacak. Türk mühendis ve şirketlerinin 4,5G için yaptıkları teknoloji çalışmalarının 5G’ye yükseltilmesi, ayrıca 5G için yürütülen yerli teknolojilerin denenip, geliştirilmesi için özel alanlar hizmete sokulacak.

        Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “2021’de 5G’ye geçeceğiz” şeklindeki vurgusuyla bu deneme alanlarına işaret ettiği, 5G’de asıl hedefin 2023 olarak belirlendiğini belirteyim. Özellikle 4,5G için yapılan yatırımların karşılığının alınması için 2022’de 5G ihalesi yapılacağı ve 2023’de 5G’nin hizmete girmesi düşünülüyor.

        Türkiye’de 5G çalışmaları yapılırken yerli ve milli teknolojinin önündeki en büyük engellerden birisi sektördeki dağınıklık. Diğeri ise Ericsson ve Huawei’ye “Yerli Üretim Belgesi” verilmiş olması. Yani bu iki şirketin ürünleri de yerli sayılacağı için ihalelerdeki yerlilik kriterinin fazla bir önemi olmayacağı ifade ediliyor. Halbuki bu iki şirkete ‘Türkiye’de Üretim Belgesi’nin daha doğru olacağı belirtiliyor. Yerli ürün ile Türkiye’de üretilen ürün ayrımının 5G ihalesine kadar ayıplar, yerli teknolojinin önünün açılmasının gerektiğine vurgu yapmaya gerek yok sanırım.

        Atlasglobal’e Turizm Bakanlığı’ndan ilginç destek!

        Havacılık sektörüyle turizm iç içe faaliyet gösterir. Birbirlerini tamamlarlar. Dolayısıyla bir havayolu şirketinin kötü günler geçirmesi Türkiye turizm sektörünü de etkiler. Atlasglobal Havayolları'nın finansal sorunlar sebebiyle uçuşlarına bir ay ara verdiğini açıklaması Ulaştırma Bakanlığı’nı direkt, Turizm Bakanlığı’nı ise dolaylı olarak ilgilendirir.

        Zira Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy’un ikiz kardeşi Atlasglobal'in sahibi Murat Ersoy ile arasının çok da iyi olmadığı biliniyor. Yine de Atlasglobal, uçuşlarını durduğunu açıklamadan önce Turizm Bakanlığı’nın teşvik ve yönlendirmeleriyle Rusya’da faaliyet gösteren ve herbirinin aynı zamanda havayolu da olan Türk kökenli tur operatörlerinin zor durumdaki şirketi satın almaları istenmiş. Anex Tour’un sahibi Neşet Koçkar öncülüğünde görüşmeler yapılmış.

        Atlasglobal’i incelemişler ve ön çalışmada şirketin 130 milyon dolar borcu olduğunu tespit etmişler. Satın almaya değer bulmamışlar. Böylece satın alma ve ortaklık imkanı ortadan kalkmış. Bunun üzerine bu tur operatörlerinin Rusya’dan Türkiye’ye getirecekleri Rus turistlerin yaz uçuşlarına istinaden depozitolu olarak milyon dolarlarla ifade edilen çekler vermişler. Atlasglobal de bu çekleri kırdırıp şirkete kaynak olarak aktarmış. Ama uçuşların durdurulmasına bu kaynak da çare olmamış.

        Görüldüğü üzere gerek Turizm Bakanlığı’nın sektöre destek için baskı yapması ve gerekse Ulaştırma Bakanlığı’nın kontrol ve denetimlerde Atlasglobal için titiz davranmaması şirketin durumunu daha kötüleştirmiş ve piyasa olan borçları da katlanarak artmış.

        Bu satırları Antalya’da gerçekleşen ‘Savunma ve Havacılık Sanayiinde Küresel Stratejiler Konferansı’ndan yazıyorum. Antalya birkaç gün önce de bir bankanın sponsorluğunda ‘9. Uluslararası Resort Turizm Kongresi’ gerçekleşmiş. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un da katıldığı bu kongrede bulunsaydım mutlaka bakana bu gelişmeleri sorardım. Zira turizm sektörü ivme kazanmışken 5 yıldızlı oteller pazarlayan acente tarafında bir tekelleşme de var. Havacılık sektörü problemler yaşıyor. Turizmdeki güzel gelişmelerin içerde nüfuz kullanımı ve bazı kötü yapılanmaları gölgelememesi gerekir.

        Diğer Yazılar