Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Uçaklarla sadece insanlar yolculuğa çıkmıyor. Göremediğimiz, nereden, nasıl bindiğini bilmediğimiz virüsler de havayoluyla dünyanın dört bir yanına seyahat çıkıyorlar. Gittikleri yerlerde yeni mekanlar, dostlar, arkadaşlar buluyorlar. Değişime uğruyorlar. Evet artık uçakla seyahat daha ucuz, dünyanın bir çok noktasına ulaşmak daha kolay, ama bu durumun bilmediğimiz sıkıntıları, külfetleri de var.

        Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği (IATA) 2019’da yolcu sayısının 4,5 milyarı aştığını, 2020’de ise bu rakamın 4,7 milyar yolcuya ulaşmasını öngörüyor. Küresel ısınma ve mevsim değişikliğinin neden olduğu bazı doğa olaylarının da 4,7 milyar yolcunun seyahatlerinde hastalık ve salgın risklerine daha fazla maruz kalacağını gösteriyor.

        Ben de yaklaşık 3 ay önce Azerbaycan’a Bakü’de çekim ve SOCAR yetkilileriyle görüşmek üzere yaptığım seyahat sonrası sebebi halen daha çözülemeyen bir rahatsızlık yaşadım. 4 ayrı doktorun kapısını çaldım. Yaklaşık 1,5 ay da ciddi sıkıntısını yaşadım. Kanımda tam olarak tanımlanamayan bir virüs söz konusuymuş. Çeşitli ilaçlarla etkisi azaldı, lakin henüz virüs beni terk etmiş değil. Ben de bu durumdan epeyce ders aldım. Bu konuda derse ihtiyacı olabilecekler için de araştırma yaptım.

        Havayollarıyla havalimanlarına sıçrayan ve havalimanı bağlantısıyla farklı ülkelere çabuk ulaşan virüsleri araştırdım. Dünyanın çeşitli yerlerinde seyahat edenlerin dikkat etmesi gereken sağlık sorunlarını ele aldım. Dünya Sağlık Örgütü – WHO tarafından araştırılan son dönemlerin en tehlikeli hastalıkları hangisi, bu hastalıklar hangi ülkelerde görülüyor? Sorularının yanıtlarını aradım. Araştırmam 2019 yılında öne çıkan virüsleri kapsıyor. Buyurun…

        Çin’de Zatürre

        2019’un son günlerinde Çin'de onlarca kişide pnömoni (zatürre) hastalığına neden olan bir virüs ortaya çıktı. Bu virüsün şiddetli akut solunum yolu sendromuna yol açan (SARS) virüsle aynı familyadan olduğu tahmin ediliyor. Konuyla ilgili araştırma yürüten bilim insanı Xu Jianguo, ilk bulguların hastalığa yeni bir koronavirüs türünün yol açtığına işaret ettiğini söyledi. Hastalığın baş gösterdiği dönemlerde yapılan açıklamalarda ise, ilk incelemelerin hastalığın SARS, Orta Doğu Solunum Sendromu (MERS), influenza, kuş gribi ve adenovirus olma ihtimalini ortadan kaldırdığı ifade edilmişti.

        Şiddetli akut solunum yolu sendromu resmi kayıtlara göre Çin'de 349, Hong Kong'da ise 299 kişinin hayatına mal olmuştu. Dünya Sağlık Örgütü - WHO de, ilk bulgular ışığında, gizemli rahatsızlığın SARS'a neden koronavirüsünün bir türü olduğu kanısında. Gizemli zatürrenin ilk görüldüğü Wuhan kentinde, Wuhan Belediye Sağlık Komisyonu'na göre rahatsızlığa yakalanan 59 kişiden 7'sinin hayati tehlikesi devam ediyor.

        Hastalığın bulaşıcı olduğu yönünde henüz bir emare bulunmuyor. Ama Çin’e seyahat edecekler varsa bu bölgeye giderken önlem almalarını tavsiye ederim. Hastalığın yayılma kaygısı, eczanelerde maske stoklarının da erimesine neden oldu. Havalimanında ise, yolcuların taramadan geçirilmesi için termal kameraların sayısı artırıldı. Dünya Sağlık Örgütü - WHO ise kısa süre önce bu virüsle ilgili açıklama yaptı. Açıklama şöyle:

        “Bu grupta bildirilen hastaların klinik belirti ve bulguları temel olarak ateştir. Hastalar nefes almakta güçlük çekmektedir ve akciğer grafileri bilateral akciğer infiltratları göstermektedir. Bu yeni virüsün kaynağı bilinmemektedir. Bulaşıcı olup olmadığı kesinlik kazanmadı. O yüzden Wuhan’a seyahat edeceklerin dikkatli olması gerekir.”

        İspanya, G.Afrika ve Avustralya’da listeriya

        İspanya'nın Endülüs Bölgesindeki Bölgesel Sağlık Otoriteleri 16 Ağustos 2019’da, İspanya’da Magrudis Company Limited’in ürettiği ve “La Mecha” markası altında satılmakta olan dondurulmuş kavrulmuş domuz eti tüketimi ile ilişkili Listeria monocytogenes (L. monocytogenes) bakterisinin yol açtığı Listoriosis salgınının görüldüğünü duyurdu. Bu salgın, İspanyol Yetkililer tarafından 20 Ağustos 2019'da Uluslararası Gıda Güvenliği Otoriteleri Ağı (INFOSAN) aracılığıyla Dünya Sağlık Örgütü'ne de iletildi.

        İspanya'nın 5 bölgesinde 7 Temmuz - 13 Eylül arasında, bu salgına bağlı toplam 222 vaka ve Listeriyoz hastası olan yaşlı insanlar arasında görülen 3 ölüm bildirilmiştir. Özetle yurt dışı seyahatlerinde yediğiniz, içtiğinize dikkat edin.

        Demokratik Kongo’da Ebola

        Ebola, yüksek ateşe yol açabilen, iç ve dış kanamalarla seyreden ve hayatı tehdit eden bir viral enfeksiyondur. Bu hastalık ebola virüsü adı verilen bir mikroorganizma nedeniyle ortaya çıkıyor. Ebola virüsü, 1970'lerin ortalarında Orta Afrika’da ortaya çıkan salgınlardan beri dünya çapında tanınmaktadır. Hastalığın önemli olmasının nedeni tedavisi için etkili bir ilaç veya aşısının olmayışı ve birçok vakanın ölümle sonuçlanmasıdır. Bu virüs filovirüsler ailesinden bir RNA virüsüdür. İlk salgın olduğu dönemde hastalıktan yaklaşık 260 kişi ölmüştür. Bazı maymun türlerinin ebola için kaynak olabileceği düşünülüyor. Meyve yarasalarının patojenin doğal rezervuarını oluşturduğuna inanılıyor. Bir teori de virüsün, yarasalardan kalan meyve artıklarını yiyen maymun, domuz ve diğer bazı hayvanlara bulaştığı yönünde.

        Dünya Sağlık Örgütü – WHO, 2019’un Temmuz ayında ebola riskinin Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde olduğunu ve seyahat severlerin dikkat etmesi, hatta Temmuz ayında ziyaret etmemelerini duyurmuştu. Ayrıca bu ülkeden gelen yolcuların havalimanlarında sağlık kontrolünden geçirilmesi istenmişti. Öte yandan 3 ay önce Dünya Sağlık Örgütü’nün ebolayla mücadele için Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde bulunan ekibine silahlı saldırı da gerçekleştirildi. Bu ülkeye seyahat edeceklerin dikkatine...

        Uganda’da Zika virüsü

        Flavivirus grubundan bir RNA virüsü olan zika, insanlara sivrisinek ısırması ile bulaşan bir hastalık. İlk olarak Uganda’da 1947’de Zika Ormanı’nda bir Rhesus maymununda keşfedilmiş. İnsanlarda ise ilk olarak 1954’de Nijerya’da rastlanmıştır. Belirtileri ateş, baş ağrısı, kızarık gözler, döküntü, kas ağrıları ve eklem ağrıları olabilir. Genellikle hafif geçen bir hastalıktır, 4-7 gün sürer.

        Kısa süre önce Türkiye’nin tek havacılık ve turizm programı Airport’a konuk aldığım Genetik Tıp Uzmanı Doç. Dr. Oytun Erbaş sivrisinek ısırmalarına karşı alınacak önlemleri anlatmıştı. Erbaş, Afrika’da sineklerden geçen virüslerde korunmak için insanın vücut kokusunu değiştirmesi gerektiğini belirtiyor. Çünkü sinekler insanlara direkt kokudan geliyor. Bu tarz ısırmalarda müdahalenin de olduğunuz yerde yapılması gerekiyor. Zira hastalıkların ortaya çıktığı ülkelerde konu uzmanları daha hızlı teşhis ve tedavi sürecini giriyorlar. Özetle tropikal Afrika, Güneydoğu Asya, Pasifik Adaları, Orta ve Güney Amerika’da görülen bu hastalık için önlem almak şart. En azından yanınızda sinek savar ilaçlar bulundurun.

        Liberya, Madagaskar ve Somali’de kızamık

        Birleşmiş Milletlere bağlı Dünya Sağlık Örgütü, 2018 yılında dünya genelinde çoğu çocuk olmak üzere 140 bin kişinin kızamık nedeniyle hayatını kaybettiğini duyurmuştu. Örgüte göre virüs 2 yıl önce dünya genelinde 10 milyon kişiyi etkiledi. Hayatını kaybedenlerin çoğu ise aşı olmamış 5 yaş altı çocuklardan oluştu. Güney Pasifik'te yer alan Samoa'daki kızamık salgını 4 bin 200 kişiyi etkiledi ve 60'tan fazla kişi hayatını kaybetti. Ülkede salgın nedeniyle hayatını kaybedenlerin çoğunu 4 yaşından küçük çocuklar ve yeni doğmuş bebekler oluşturuyor. Seyahat severlerin çocuklardan bulaşma durumu olan bu hastalıklardan korunmak için yolculuğa çıkmadan 15 gün önce aşı olmaları gerekir.

        Nelere dikkat edilmeli, nasıl korunmalı?

        Doç. Dr. Oytun Erbaş, seyahatte yakalanılması muhtemel hastalıklardan korunmanın püf noktalarını şu şekilde anlatıyor: “Tropikal yerlerde durağan sulardan uzak durmak gerekiyor. Tropikal yerler sıcak olduğu için virüs çok oluyor. Durağan sularda çok korktuğumuz amip hastalığı var. Gittiğiniz yerlerde durağan suyun kenarında oturayım, elimle şöyle suyu bir burnuma çekeyim demeyin. Mesela Veil hastalığı vardır fare idrarından bulaşır. O da durağan sularda lağıma yakın yerlerde görülür. Çünkü lağım durağan suya akar. Tropikal meyvelere de dikkat etmek gerekiyor. Mesela muz, kivi, avakado… Bunlar neden tehlikeli biliyor musunuz? Özellikle maymunların çok olduğu bölgeler buralar. Maymun bu meyveleri elliyor, ağzından sekresyon bulaşıyor. Bu sebepten ebola riski çok yüksek.”

        Erbaş, herkesin bilmediği ilginç hastalıklarda olduğuna dikkat çekiyor; “Sineklerden bulaşan başka hastalıklarda var. Mesela uyku hastalığı, fil hastalığı gibi sıkıntılı hastalıklar. Bunlardan korunmak için vücudumuza krem sürmemiz en kolay yol olacaktır. Susam yağı bile sürseniz sinekler sizin vücudunuza gelemez. Çünkü sineklerin algıladığı şey insanın sıcaklığı ve kokusu. O kokuyu değiştirmeniz gerekir.”

        Seyahat sonrası neler yapılmalı?

        Erbaş, “Seyahat sonrası 1 ay çok önemli. Eğer üşümeler, titremeler varsa, ateş ve halsizlik varsa mutlaka doktora gidip bu durumun söylenmesi gerekiyor. Özellikle de hangi ülkeye veya şehre seyahat edildiğinin de bildirmesi gerekir. Uçuşlar arttığı için enfeksiyonlar çok rahat taşınabiliyor. Uçak yokken enfeksiyonun bir yere gelmesi aylar, hatta yıllar sürüyordu. Şimdi ise bir vaka görülüyor mesela o vakanın başka bir yere gitmesi 1 gün bile sürmüyor. Enfeksiyonlar insan yoluyla hemen gelebiliyor.”

        XXX

        Bazı havalimanlarının zemini neden halı?

        Uçuş ve halı arasındaki bağlantı bin yıldan fazla bir zamana dayanıyor. Hepimiz Binbir Gece Masalları hikayesini biliriz. Bu masalda Hint Sultanı’nın en büyük oğlu Prens Hüseyin, Hindistan'daki Bisnagar şehrine gider ve uçan bir halı satın alır. Bu halıyla gitmek istediği yerlere en kolay şekilde ulaşır. Uçuş ve halı arasındaki bağlantı bu hikayelerle de sınırlı değil.

        Yahudi kaynaklarında da yer alan diğer bazı rivayetlere göre Süleyman peygamberin uçan halısının olduğu, bu halı ile yolculuk ettiği belirtilmektedir. Onunla dilediği yere süratle gittiği anlatılıyor. Sihirli halılar, modern edebiyatta, filmlerde ve video oyunlarında da kullanılmıştır.

        Peki havalimanlarında terminallerin zeminine baktınız mı? Nelerle kaplı olduğunu merak ettiniz mi? Mesela özelliklede zemini halı kaplı olan terminalleri inceleme ve nedenleri sorgulamak aklınıza geldi mi?

        Temizlenmesi kolay, toz tutmayan, yolcuların, çalışanların bavul ve trolley gibi tekerlekli eşya ve araçları daha rahat hareket ettirebildikleri için havalimanı terminallerinin zemininde genelde sert maddeden yapılan kaplamalar kullanılıyor. Mermer, seramik, çeşitli türden taş ve benzeri mukavim malzemeler tercih ediliyor. Fakat Singapur Changi gibi bazı havalimanları ise ısrarla zeminlerde halı kullanıyor. Bakımı zor malzemenin tercih sebebi ne olabilir? Terminallere ne gibi katkısı oluyor ki, halı tercih ediliyor?

        Halıyla Gelen Sessizlik ve Huzur

        Terminal zemininin halı kaplanmasının ardında yatan en önemli sebep, yolcuların ruh halini olumlu yönde etkilemek. Araştırmalara göre yolcular, böyle bir havalimanında kendilerini nispeten rahatlamış ve hatta kendi evlerinde gibi hissediyorlar. Halı kaplı zemin, bina akustiğini de etkiliyor. Kalabalık terminallerde ortaya çıkan gürültüyü emiyor. Bina içinde sessizlik ve huzur hakim oluyor. Halı ile birlikte alçak tavanlar, doğal gün ışığı ve rahat koltuklar da olunca, yolcular iyice rahatlıyor. Havalimanları piyasa araştırma şirketi DKMA'ya göre ise ortamın ruh haline olumlu yansıması yolcuların havalimanında yaptıkları alışveriş oranlarına da yüzde 7 ile 10 arasında katkı sunuyormuş.

        Halı Varsa Ağırbaşlı Olun

        Halının sağladığı rahatlamanın verdiği gevşeklik bazı meydanlarda uçak kaçırmaya sebep olabiliyormuş. Ayrıca zemini halı kaplı olan terminallerde, kapılara ulaşmak daha uzun sürüyor. Çünkü halı hızı kesiyor, hatta yanınızda tekerlekli bagajınız veya eşya taşıdığınız araba olsa bile size sert bir zemine göre daha fazla yorar. Zaman kaybına sebep olur. Hatta bazı terminallerde kullanılan golf araçlarının (buggy) bile halı zemin daha yavaş ilerlediği bilinen bir durum.

        Özetle havalimanında halının olumlu ve olumsuz yanları var. Tercihlerde buna göre oluyor. Yolcusunda güzel bir his, sıcaklık bırakmak isteyen işletmeciler halı kullanıyor.

        Geçen yıl Hindistan’ın Yeni Delhi Havalimanı Terminal-3’de yolcular halılardan dolayı el arabalarını ve bagaj arabalarını rahat kullanamadıklarını otoritelere şikayet etmişlerdi. Şikayetler üzerine havalimanı yetkilileri yolcuların rahatlığı için daha ince ve kaliteli halı tasarlatıp eskileriyle değiştirdiler. Yani halıdan vazgeçmediler.

        Changi’yi ayrı tutuyorum

        Bende bugüne kadar zemini halı kaplı birçok havalimanından uçuş gerçekleştirdim. Dünyada birçok havalimanı terminalinin zemini halı. Sayıları da az değil. Singapur Changi, Malezya Kuala Lumpur Havalimanı, Yeni Delhi Havalimanı, Azerbaycan Haydar Aliyev Havalimanı, Kanada Vancover Havalimanı gibi...

        Açıkçası bende zemini halı kaplı terminalleri daha çok seviyorum. Özellikle de Singapur Changi Havalimanı bu konuda diğerlerine örnek olabilecek konumda diyebilirim. Terminalde gezerken duraklayıp zemindeki halıların motiflerini dahi incelediğim olabiliyor. Changi’de Brinton yünlü dokuma Axminster halı kullanılmış. Bu model yaklaşık 25 yıldır havalimanının zeminini kaplıyor. Simetrik, derinliği olan, canlı ve renkli. Teknik olarak da zeminler pürüzsüz ve akışa uygun olarak tasarlanmış.

        Diğer Yazılar