Milli baz istasyonu ULAK ihracata başladı…
Nereden nereye? Bin bir zorlukla bu ülkede milli ve yerli teknoloji geliştirmenin hikayesini, meşakkatlerini ben birebir yaşadım. "Türkiye kim, baz istasyonu yapmak kim?" diyenler olmuştu. Şu an 2 bin civarında milli, yerli baz istasyonu ülkemizde sahada kullanılıyor. 2 ülkeye de ihracat yapıldı (detaylarını daha sonra yazacağım). Ama bu noktaya gelmesi hiç de kolay olmadı. Kamuda, bürokraside gölge edeni çok oldu. Her şeye rağmen başarılı oldu. Ve ülkemizi baz istasyonu üreten 5 ülkeden birisi konumuna getirdi. ULAK’ın hikayesini dinlemeye hazır mısınız?
Türkiye, 4,5G ihalesiyle telekomünikasyon sektöründe yüksek teknolojide kabiliyet kazanmayı hedeflemişti. Bunun için de 2015’te yapılan ihalede yerlilik kriteri yüzde 45 seviyesinde tutulmuştu. Haberleşme ve iletişim sektörünün hassas durumunu erkenden fark edip, milli teknoloji kazanımı için yola çıkan ve kaynak ayıran ise dönemin Savunma Sanayi Müsteşarlığı (SSM) olmuştu.
SSM çatısı altında Aselsan, NETAŞ ve Argela iş birliğiyle milli ve yerli baz istasyonu ULAK’ın yolculuğu böyle başladı. 2016 yılında ise Barsenola’daki Dünya Mobil Kongresi ve Fuarı’na (MWC) katılan Aselsan’ın standında ilk defa ULAK görücüye çıktı. Ben de bu haberi ilk duyuran olmuştum. Ama bundan 6 yıl önce işin ehemmiyeti, Türk mühendislerinin bu alandaki gayretleri tam olarak anlaşılmadığı için, bakanlıklardan, diğer kamu kurumlarından, sektörden ve medyadan gereken desteği görmedi. Desteği bırakın bu süreçte köstek olan da çok oldu.
İlk defa bir fuarda tek başına...!
Aradan geçen 6 yılda “ULAK Haberleşme A.Ş.” olarak ayrı bir şirkete dönüştü, markalaştı. Ayrı binaya taşındı. Çalışan sayısı 300’e ulaştı. Aselsan-NETAŞ-Argela üçlüsü olarak yola çıktığında ULAK baz istasyonunun kalbini yapan NETAŞ’ın içindeki bin kadar Türk mühendisiyle kısa süre sonra Çinli ZTE’ye satıldığında üzülmüş, projenin zarar göreceğini düşünmüştüm. ULAK tek başına yola koyulduğunda daha enerjik bir hale geldi. Eksilerini, artılarını net görmeye başladı. Kısa sürede toparlandı. Barselona’da NETAŞ’tan 60 mühendisin ULAK'a geçeceğini öğrenince sevindim. Çünkü bu 60 mühendis aynı zamanda ULAK'ın kalbini yapanlar… Zaten ZTE, ürünlerini Çin’de geliştirip, üretip buraya getireceğinden öyle nitelikli mühendislere ihtiyaç duymuyordu. Bu sebeple ULAK yönetimini NETAŞ transferleri sebebiyle tebrik etmek lazım. Çok yerinde bir girişim olmuş.
Hedefi, çalışmaları artık daha net olan ULAK’a hamisi Savunma Sanayi Başkanlığı (SSB) da daha fazla destek olmaya başladı. Böylece üçlü yapıdan, güçlü ve tek bir şirket olarak çıktı. Kendi ayakları üzerinde durmaya başladı. ULAK isimli 4,5G baz istasyonuyla birlikte yazılım tanımlı ağ teknolojileri (MİLAT Projesi) ve çekirdek şebeke (ÇINAR Projesi) gibi başka teknolojik gelişmelere de imza attı.
Türkiye’yi dünyada baz istasyonu geliştirip, üreten 5 ülkeden birisi yapan ULAK, şu ana kadar iki ülkeye ihraç edildi. Görüşme aşamasında olan başka ülkeler de var. MWC 2022’de ise çeşitli ülkelerden şirketlerle, kamu otoriteleriyle ciddi müzakereler yapıldı. İhracatı çeşitlendirmek ve yurt dışında iş birliklerine vesile olacak irtibatlar sağlandığını da biliyorum. Kısa sürede ihracat yapılan ülke sayısı da yukarı çıkacaktır.
ULAK 6G’ye özel hazırlanıyor
ULAK Haberleşme A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Celal Sami Tüfekçi ile Genel Müdürü Zafer Orhan’dan şirketin kaydettiği başarılara ilave olarak önümüzdeki yıllarda yeni başarıların habercisi olacak güzel bilgiler aldım. SSB’nin desteğiyle İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) ve Medipol Üniversitesi’nden 15 kişilik ekip 6G için çalışmalara başlamışlar. Türkiye, 6G standartlaşma aşamasına geldiğinde masada olacak. Bunun için bilim adamlarımızın ve mühendislerimizin 4 yılda 150-200 civarında patent geliştirmesi hedefleniyor.
Medipol Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Dekanı ve TÜBİTAK Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Arslan’ın öncülük ettiği 6G çalışmalarından çok şey bekleniliyor. Haklılar da, çünkü Hüseyin Hoca, telekomünikasyon alanında Türkiye’nin yetiştirdiği küresel ölçekte önemli bilim adamlarımızdan. Türkiye 5G’de geç kaldığı için ülkemizin bu açığının 6G’de Hüseyin Hoca ve İTÜ’den hocaların ekipleriyle geliştirecekleri patentlerle kapatılması bekleniyor.
Öte yandan ULAK, bu yıl Barselona’daki fuarda kendi standında, Türkiye’yi telekomünikasyon alanında temsil eden tek markamız oldu. Fuarın çok iyi bir noktasında, şık bir stantla misafirlerini ağırladı. ULAK dışında bir de beyaz eşya sektörümüzün öncüsü Vestel kendi standıyla katılmıştı. Diğer firmalarımız ise İstanbul Ticaret Odası’nın (İTO) çatısı altında ve İTO Başkanı Şekib Avdagiç önderliğinde Barcelona’daydılar. Daha önce bu fuarda geniş standıyla yer alan bir GSM operatörü şirketimiz ise bu defa sadece ziyaretçi konumundaydı. Yani ULAK olmasaydı, Türkiye’nin teknoloji serüveni adına MWC 2022’de ciddi bir boşluk söz konusu olurdu.
Ayrıca Türkiye’de nüfusu 500’den az olan bin yerleşim yerini 4.5G ile buluşturacak Evrensel Projesi Faz 3’te kullanılacak baz istasyonlarının tamamı milli ve yerli ULAK olacak. Bu haber de geçen hafta Barselona’da ULAK standında yapılan törende duyuruldu. Evrensel 1 ve 2 fazlarında bu oranı yüzde 30’du olduğu düşünülürse iyi bir gelişme gibi duruyor, ama altyapıyı yabancı firmalar yapacak. Yani milli baz istasyonunu da kursan kontrol yabancı firmalarda…
Dijital çağda sivil/asker ayrımı kalmadı!
Yaklaşık 6 yıl önce ULAK sahneye çıktığında iki açıdan eleştirmiştim. Birincisi; “Neden ayrı bir şirket olarak yapılandırılıp, markalaşmasına katkı sunulmuyor?” diye sormuştum. Kısa sürede ULAK Haberleşme AŞ ortaya çıktı. İkinci eleştirim ise telekomünikasyon sektörüne teknolojik ürün geliştiren ULAK gibi bir şirketin savunma sanayi ile ilintili olmasının gelişmesine engel olacağını düşünüyordum. Bu düşüncenin değiştiğini söyleyebilirim. Zaten ULAK bir savunma sanayi projesi olarak yola çıkmasaydı, bugün hayatta olamazdı.
Günümüzde sivil tarafta geliştirilen birçok teknolojinin, yazılımın 5G teknolojilerinin, askeri alana nasıl uygun kriterlerle adapte edileceği konuşuluyor. Yakınsama çok hızlı oldu ve sanılandan çok daha geniş alanı kapsıyor. Asker/sivil ayrımı kalktı. Ülkelerin siber güvenliği ve veri muhafazası yeni çağın en önemli meselesi haline geldi. Siber güvenliğin yolu da, verileri korumak da iletişim ve haberleşme altyapılarının milli ve yerli olmasından, teknoloji hakimiyetinden geçiyor. Dolayısıyla ULAK’ın ülkemize tahminlerden öte katkısı olacaktır. Emeği geçenler bir kez daha teşekkürler.
Evet artık yapay zekanın, yazılımların, nesnelerin internetinin, siber güvenliğin, veri muhafaza etmenin konuşulduğu dijital dünyada sivil-asker, savunma sanayi-özel sektör ayrımı gibi boş işlerle uğraşmadan hızla eksiklerimizi milli ve yerli imkanlarla gidermeye bakmamız şart.