Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Malum olduğu üzere kısa süre önce Çanakkale Köprüsü hizmete açıldı. G. Kore Başbakanı da açılış törenine katıldı. Çanakkale Köprüsü’nün teknik ve mühendislik tarafı bu alanda tecrübeli olan ve yeterlilikleri bulunan G. Koreli şirketler DL E&C ve SK ecoplant tarafından, yüzde 10 yabancı personelle gerçekleştirildi. Limak ve Yapı Merkezi ile de köprü zamanından önce bitirildi.

        Fakat ne hikmetse en önemli görevi üstlenen Koreli şirketlerin adı Çanakkale Köprüsü ile birlikte pek anılmadı, anılmak istenmedi. Ben bir iki defa gündeme getirdim o kadar. Bu durum Kore Cumhuriyeti Büyükelçiliği Kültür ve Tanıtım Müsteşarı ve Türkiye’deki Kore Kültür Merkezi Müdürü Park Kee Houng’un da dikkatini çekmiş. Bu sebeple bana bir mesaj göndermiş.

        “Çanakkale Köprüsü ile ilgili yazınızı gördüm. Öncelikle teşekkür etmek istiyorum. Muhtemelen Türkiye'de Çanakkale Köprüsü ile ilgili Koreli firmalar hakkında köşe yazısı yazan ilk kişisiniz. Bu projenin Kore ve Türkiye ortaklığında başarılı bir şekilde inşa edilen bir altyapı projesi olduğunu düşünüyorum.

        Türkler ve Goguryeo arasındaki ilk karşılaşma 6. yüzyılda gerçekleşti. Bundan sonra Kore Savaşı sırasında Türkiye'den birçok genç Kore’ye geldi ve Kore’nin liberal demokrasisini savunmak için kan döktü. Koreliler bunu gerçekten takdir ediyor ve kan kardeş ülke olduğunu düşünüyor. Bu sefer de Çanakkale Köprüsü'nün iki ülke arasında siyaset, spor ve kültürün ötesinde ekonomik alanda iş birliğini daha da güçlendirmenin güzel bir örneği olduğunu düşünüyorum.”

        Mesajın köprüyle ilgili bölümlerini aktardım. Evet ülkemize önemli bir eser kazandırıldı, ama kimlerle, nasıl kazandırıldığının bilinmesinin ne zararı olabilir?

        Doğru işler havacılığa tarihi zirve yaptırdı

        Doğru işler havacılığa tarihi zirve yaptırdı
        0:00 / 0:00

        Antalya Havalimanı ihalesini tahminlerin üstünde bir teklifle TAV-Fraport ortaklığı kazandığında işi bilenler şaşkınlığını gizleyememişti. Türkiye’nin ve dünyanın yaşadığı buhranlı dönemde havacılığımıza, Antalya Havalimanı’na ve Türk turizmine güvene zirve yaptıran bir tablo ortaya çıkmıştı. Hazine borç üstlenimi ve yolcu garantisi olmadan, hiçbir tartışmaya da fırsat vermeden gerçekleşen ihalenin başarısında Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) Genel Müdürü Hüseyin Keskin ve ekibinin sıkı çalışmasının büyük katkısı oldu.

        Tam 7 milyar 250 milyon Euro + KDV (%18) ile 25 yıllık işletme süresi için Antalya Havalimanı ihalesini TAV-Fraport ortaklığı kazanmıştı. Bu rakamın yüzde 25’i de peşin ödenecekti. Ve ödendi. Süreç de başlamış oldu.

        Evet dün bu tarihi başarının ete kemiğe bürünmesinin ilk nişanesi olarak rekor para devletin kasasına yatırıldı. Peşin ödeme için düzenlenen törene bir grup davetliyle birlikte ben de katıldım. İhale sürecini de yakından takip ettiğim için TAV’dan gelen davet üzerine bu tarihi günün de şahidi oldum.

        Törende herkesin yüzü gülüyordu. İhaleyi yapan kamu tarafı da kazanan özel sektör de mutluydu. Çünkü sağa sola çekecek, sıfat takacak bir şeye fırsat verilmeden DHMİ tertemiz bir ihale yapmıştı.

        REKLAM

        Törende ihale süreci ve peşin ödemeyle ilgili olarak DHMİ Genel Müdürü Hüseyin Keskin, TAV Havalimanları İcra Kurulu Başkanı Sani Şener ve Fraport AG CEO’su Dr. Stefan Schulte kısa ve güzel detaylar verdi. Ortak girişimin, 1 milyar 812,5 milyon Euroluk ön ödeme için 1 milyar 225 milyon Euro finansmanı yerli ve yabancı 9 bankadan sağladığını, geriyi kalanını öz kaynaklarından ödediğini öğrendik.

        Netice itibariyle Antalya Havalimanı’nda değişim bu yaz başlayacak. İhalenin zamanlaması da iyi. Geç kalınsaydı önümüzdeki yıl meydanın sıkıntılarını, problemlerini konuşmaya başlayacaktık.

        Ayrıca havacılığın iki önemli markası TAV ve Fraport’un bu ihaleyi kazanmasında, kolay finansman bulmalarında kanaatimce en önemli etken işletmecilik yönlerinin güçlü olması ve hizmet sektörünün geleceğini iyi okumalarının etkileri var.

        Müşteri memnuniyeti ve itibar yönetimi gibi süreçlerle ilgisi olmayan müteahhitlik şirketlerinin bu tarz ihalelerde varlık gösterememeleri de bu yüzden. Çünkü bu ihalede ortada büyük inşaat projeleri yok. İnşaatı yaparak para kazanma da söz konusu değil. Asıl mesele uzun yıllar kaliteli, rekabetçi hizmet sunarak, vizyoner işletme modelleri geliştirmek. Milyarlarca Eurolar başka memnuniyetlerle değil, müşteri memnuniyetiyle kazanılacak.

        Ülkemize hayırlı olsun…

        Elektriği ucuza mal etmenin yolu aranıyor!

        Elektriği ucuza mal etmenin yolu aranıyor!
        0:00 / 0:00

        Halihazırda kullandığımız elektriğin yüzde 50’den fazlası ithal kömür ve doğal gaz kaynaklı olması sebebiyle fiyatlar uçup gitti. Elektrik piyasasına yerli üreticiler de güncel fiyatlarla elektrik vermeye başladı. İşte bu noktada serbest piyasa şartlarına ve ilgili mevzuatlara göre yatırımını yapan müteşebbislere baskı gelmeye başladı. Yerlilerin elektriği ucuza satması istendi. Böylece pahalı ithal kaynakların dengelenmesi düşünüldü. Fikir güzel, ama mevzuatlarla, serbest piyasa kurallarıyla hiçbir tutarlılığı yok. Çözümün de bu şekilde olmaması lazım.

        Kamu ucuz elektrik için yurtiçinde kömür, güneş ve su gibi kaynaklardan üretim yapan ve alım sözleşmeleri bitmiş olan kuruluşlardan maliyet bazlı elektrik teminiyle çözüm bulunacağı düşündü. Bazı düzenlemeler yapıldı, ama beklenen ilgiyi görmedi. Hatta ciddi bir haksızlığa sebep olduğu için tüm şirketler itiraz etti. Serbest piyasaya müdahale anlamına geldiği için yerli ve yabancı yatırımcıların ciddi şekilde güvenini sarsacaktır.

        Netice itibariyle bu amaçla yola çıkılan özel sektörden elektrik alımı ihalesi iptal edildi. Elektrik Üretim AŞ (EÜAŞ) fiyatları düşürmek için yeni çalışma yapacakmış. Elektrik gibi önemli bir kalemin planlamasının uzun vadeli yapılması lazım. “100 bin megavatlık kurulu gücümüz var” diye övünürken, baz gücü, emre amade santrallerin sayısının Türkiye’nin ihtiyaçlarına göre planlanması gerekirdi. Şu an yaşadığımız enerji sorunu plansızlıktan kaynaklanıyor. Bakalım bu yaşanmışlıklar kamu otoritelerinde nasıl bir etki yapacak?

        Diğer Yazılar