Uçuş personelini pandemide en çok zorlayan 5 husus
COVİD-19’un etkisini azalttığı bu dönemde havacılık sektörü 2019 rakamlarına yaklaşmaya başladı. İki yıldır sınırları kapalı olan ülkeler bile kapılarını açarken uçakta maske kullanımı da yavaş yavaş kalkmaya başlıyor. Sektörde ise bu süreci en zor atlatanlar için ise kokpit ve kabin ekipleri diyebiliriz. Özellikle kabin ekipleri yani host ve hostesler iki yıllık pandemi döneminde birçok zorluk yaşadılar. Tamamen değişen havacılık kurallarını yolcularına entegre etmeye çalışan ekipler, bu süreçte hem mental hem de fiziki olarak yorgun düştüler. Kabin ekiplerin pandemide en çok zorlandığı 5 husus söz konusu oldu. İki yıllık süreçte ne gibi zorluklarla baş etmek zorunda kaldıklarını merak ediyorsanız bir göz atalım.
Pandemide kabin ekiplerini en çok zorlayan ve yoran durum yolcuların maskelerini takmaması oldu. Ekipler uçuşun başlamasıyla birlikte varış noktasına kadar olan süreçte yolcuları sürekli uyardı. Maskesini çenesinin altında takanlar, burnunu dışarıda bırakanlar veya bir şeyler yiyip içmeyi bahanesiyle maskeyi çıkaranlar ekipler tarafından sürekli olarak uyarıldılar. Uçak içinde kontrol amaçlı olarak tüm uçuş boyunca maske kontrolü yapan ekipler bu süreçte çok yıprandılar. Özellikle yanındaki yolcunun maske takmamasından kaynaklı uçak içindeki kavgalar da ekiplere bir hayli zor anlar yaşattı.
Yolcular pandemide hem havalimanlarında hem de uçaklarda kişisel mesafeyi bir türlü ayarlayamadılar. Havalimanlarında uyarı amaçlı koyulan işaretler uçağa kadar olan bölümlerde yer alması da işlerini kolaylaştırmadı. Uçağa binişe başlayan kargaşa sosyal mesafenin tamamen kaybolmasına neden oldu. Kabin ekipleri de yolcu karşılamadan başlayarak uçuşun her evresinde sosyal mesafeyi korumakta çok zorlandılar. Sosyal mesafe en çok uçağa yolcu alma, tuvalet sırası ve inişte ihlal edildi. Bu süreçte ekipler sürekli yolcuları kontrol edip uyarmak zorunda kaldılar ve oldukça zorlandılar.
Kabin ekipleri yurtdışı uçuşlarında yaşanan farklı karantina kurallarıyla karşılaştılar. Özellikle Asya Pasifik’te uygulanan sert karantina yasakları ekipleri oldukça yordu. Gittikleri ülkelerde, “Ya burada pozitif çıkarsam” korkusuyla operasyonlara katıldılar. Pozitif çıkanlar iki hafta ülkelerine dönemediler. Mesela Hong Kong, Filipinler gibi sert karantina kuralı olan ülkelerde otel odasından dışarı çıkamadılar. Uçak teker koyar koymaz varılan ülkede başlayan ağır karantina kuralları evlerine dönene kadar sürdü. Ailelerine, dostlarına, arkadaşlarına korona bulaştırma riski en yüksek olan grubun içindeki ekipler bu süreçte çevresindekilerle bile görüşemedi. Ekipler uzun süre ailesiyle aynı evde olup, farklı odalarda yaşadılar.
CDVİD-19 sürecinde ülkelerin PCR testi uygulamaları ekipleri oldukça yıprattı. Her ülkenin farklı PCR test kuralı ekiplerin sürekli teste girmesine neden oldu. Bazı ülkeler diğer ülkelerin yapmış olduğu PCR testlerini hiçe saydı. Her ülkenin Sağlık Bakanlıkları farklı zaman aralıklarında test istedi. Kimi 48 saat önce kimi 72 saat önce gibi ortak olmayan kararlar aldılar. Ortalıkta sahte negatif PCR testleri dolaşırken bu durum uçuculara da yansıdı. Bu nedenle ekipler havalimanlarında uzun süre boyunca beklemek zorunda kaldılar ve oldukça yıprandılar.
Salgının yayılamaya başlamasıyla birlikte ülkeler tamamen kapandılar. Uçuşlar icra edilemedi. Uçaklar yerde yatarken ekipler de evlerinde yatmak zorunda kaldılar. Havayolları kendilerini tarihlerinde gördükleri en büyük krizin içinde buldular. Pandemiyi fırsatçılığa çeviren havayolları da oldu. Havayolları bazı merkezlerini kapattı. Çoğu havayolu kabin ekiplerini işten çıkardı bazıları da ücretsiz izin uygulamasına geçti. Ekipler bu dönemde ciddi maddi kayıplar yaşadılar. Yaşanan maddi kayıp nedeniyle zorlananlar oldu.