Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Depremde neden iletişim sorunu yaşadığımızı makul bir şekilde izah edebilen oldu mu? Hayır. Bazı GSM operatörlerinin açıklamalarından sorunları öğrendik, ama neden acil durumlara hazır olmadıklarını izah eden olmadı. Depremde bile altyapıyı ortak kullanamadılar. Acil durumlar için “Ulusal Dolaşım/National Roaming” çalışması, hazırlığı bile yapmamışlar.

        Sektörü düzenleyen, deprem gibi felaketler için planı, programı olması gereken kamu otoriteleri de bir açıklama yapamadı. Çünkü buralarda görev yapanların çoğunun ikinci, üçüncü hatta dördüncü görevi var. Bir yere odaklanamıyorlar ya da menfaatlerine uygun olan şirkette aksiyon almayı tercih ediyorlar. Liyakatsizlik ve telekom sektörünü bilmemek de ayrı bir sorun. Ama asıl mesele bu kurumların ve şirketlerin yönetimindeki nüfuzlu kişiler.

        Mesela sektörün en nüfuzlu şirketi Turkcell, kamudaki birçok işini etkili isimler ve siyasiler kanalıyla rahat çözebiliyor. Önemli bir yetkiliye, “Turkcell Kule AŞ kurmuş, işletiyor, ama Vodafone böyle bir şirket için altyapı işletme ruhsatını bakanlığın ilgili kurumundan alamamış. Neden?” diye sorduğumda, “Siyasi olarak güçlüler? Sektörde haksız rekabete sebep oluyorlar. Bir şey yapamıyoruz.” cevabını aldım. Kule AŞ konusunu daha önce de yazmıştım.

        REKLAM

        Asrın felaketi olarak hafızalarımızda yer edinen depremlerde yaşanan iletişim ve haberleşme sıkıntısı çekilmesinin temelinde telekom sektörünün içine düştüğü yönetim problemi var. Sektör tuhaf yönetiliyor. Şirketlerin bütünlüğü bozulmuş, her bir birimi dışarıdan ve içeriden farklı isimler ve otoriteler tarafından yönlendiriliyor. Yatırımları, harcamaları, eleman alımları, reklamları, tanıtım bütçeleri ve her tür kampanyaları şirketlerin amaçları doğrultusunda belirlenemiyor.

        Gerekli yatırımlar, milli ve yerli teknolojiler de bu sebeple devreye giremiyor. Şirket yönetimlerinde yer alan isimlerin ajandaları öne geçiyor. Mesela Elon Musk deprem bölgesine Starlink uydularını yönlendirebileceğini teklif ettiğinde alternatif olarak gösterilen Turksat ne kadar acil duruma hazırdı? Depremlerde herhangi bir aksiyonunu neden göremedik?

        Telekom sektöründeki şirketlerin tamamına yakını kamu kurumu. Türkiye Varlık Fonu (TVF) şirketleri Turkcell, Türk Telekom ile Turksat’ın yönetiminde yer alan isimler aynı zamanda kamuda farklı ve etkin görev sahibi kişiler. Telekom sektörünü Ulaştırma Bakanlığı ile ona bağlı Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) düzenliyor veya düzenlemesi gerekiyor. Ama bu görevini yapamıyor. Çünkü bu kurumların yönetimlerinde yer alan çoğu isim bırakın BTK’yı Ulaştırma Bakanı’ndan bile siyasi olarak daha etkin ve rütbeli konumda. Dolayısıyla sektör regüle edilemiyor. En önemli mesele bu şekilde ortaya çıkınca her bir şirket de kendine göre yol haritası çiziyor.

        Mesela Savunma Sanayi Başkanlığı öncülüğünde yerli ve milli baz istasyonu ULAK geliştirildi, ama Ulaştırma Bakanlığı’ndan ve GSM operatörlerinden beklenen desteği görmedi. “Acil durumlara hazırız” diyerek havada ancak 30 dakika kalabilen “Dronecell” ile Turkcell’in algı operasyonu yaptığı bu depremde ortaya çıkmadı mı?

        Üstelik Turkcell, Orman Bakanlığı’nın talebiyle TUSAŞ’ın havada 50 saatten fazla kalan Aksungur İHA’sına Huawei’nin 3G baz istasyonunu geçen yıl koyup test ederek sahada kullanmasına rağmen, böyle bir kazanımı bile deprem bölgesine taşıyamadı. Aksungur’u Orman Bakanlığı depremde uçurdu. Baykar’ın Bayraktar TB2 ve Akıncı İHA’ları da depremin ilk gününden itibaren deprem bölgesinde keşif gözetleme yaptı. Üzerlerinde pekala iletişim için Turkcell, Turk Telekom veya Vodafone baz istasyonu olabilirdi. Ama organize eden olmamış.

        Ayrıca Turkcell, Ukrayna’daki iştiraki Lifecell’in savaşta yaşadığı kriz tecrübesini de dikkate alıp, hazırlık yapmamış. Sektörün en büyük GSM operatörü, öncü rolünü kaybetmiş, kamu kurumu hüviyetine çabuk adapte olmuş durumda.

        ULAK’a da en fazla destek veren şirket olarak Turkcell reklam yaptı. Ben de bunun şahitlerinden birisiyim. Depremde “Dronecell” nasıl yoktuysa, yerli ve milli ULAK kullanımında da Turkcell en gerilerde kaldı. Reklam için sipariş çok, sahada kullanımı az oldu. Yabancı şirketlerin baz istasyonunu ULAK’a tercih etmeye devam etti. Yetmedi, ULAK’ın etkin bir şekilde KKTC’de olmasını da istemedi. KKTC’de Vadofone’un da itiraz ettiği tartışmalı telekom ihalesini Turkcell şekillendirdi, yerlilik kriteri düşük tutularak milli ULAK arka plana atıldı.

        Kısacası ülkemiz telekom sektörünün yerli ve milli bir bakışla baştan aşağı yeniden düzenlemesi şart. Gözü sürekli yabancı şirketlerle iş birliği arayışında olanların krizlere hazır olması, acil durumlar için bir şeyler yapması zor. İletişimde düzen bozuk ve bunu 2019 İstanbul depreminde de test ettik, ama ders almadık.

        MSC depremzedeler için Napoli'den gemi getirdi

        MSC depremzedeler için Napoli'den gemi getirdi
        0:00 / 0:00

        Türkiye’yi büyük felakette yalnız bırakmayan yabancı ülke ve şirketler yardım eli uzatmaya devam ediyor. Dünyanın en büyük konteyner ve kruvazör gemi işletmecisi şirketlerinden MSC de depremden etkilenen vatandaşlarımıza yardımcı olmak üzere İtalya’nın Napoli şehrinden İskenderun Limanı’na gemi gönderdi.

        Dün gece İskenderun’a gelen MSC Aurelia isimli gemi 4 bin yolcu ve 1.400 araç kapasitesiyle, 2 ay boyunca Türkiye’de depremzedelere hizmet verecek. Tüm masrafları da MSC tarafından karşılanacak geminin organizasyonunu deprem bölgesinin mahalli idarecileri, AFAD, Kızılay ve diğer yardım kuruluşları yapacak.

        Depremin hemen akabinde MSC, Türkiye’deki iştiraki Asyaport kanalıyla deprem bölgesine 5 bin konteyner tahsis etti. Konteynerleri de Napoli’den gemiyle yola çıkardı. Yaklaşık 5 günde İskenderun’a gelen gemide ayrıca temel ihtiyaç ve hijyen malzemeleri, uzun ömürlü yiyecekler ve tıbbi ürünler de yer aldı. MSC’nin deprem için tahsis ettiği konteynerlerden 350 adedinin deprem bölgesinde kullanılmaya başlandığını belirtiliyor. Aurelia gemisi de 2 ay boyunca acil barınma ihtiyacını karşılamış olacak. Yardım eli uzatan tüm dostlarımıza teşekkür.

        Rus turistler Çin'in Sanya şehrine yöneliyor

        Rus turistler Çin'in Sanya şehrine yöneliyor
        0:00 / 0:00

        Rusya ve Bağımsız Devletler Topluluğu’nu (BDT) yakından tanıyan turizmci Orhan Sancar’a son gelişmeleri sordum. Özellikle Rusya’ya yasaklanan hava sahaları sebebiyle uzayan uçak yolculuğunun sebep olduğu yeni gelişmeleri ışığında nelerin değiştiğini konuştum. Özellikle Türkiye’nin yaşadığı son felaketin Rusya rezervasyonlarına da yansıdığını Çin’in alternatif turizm güzergâhı haline geldiğini söyledi.

        Depremin sebep olduğu korku algısının hâlihazırdaki Türkiye rezervasyonlarının kısmen iptaline sebep olduğunu vurgulayan Sancar, yeni satışların da durma noktasına geldiğine işaret etti. Durum böyle olunca, BDT ülkelerinden kış döneminde yapılan İstanbul ve Antalya uçuşları minimum seviyeye inmiş. Sancar’ın değerlendirmeleri şöyle;

        Rusların yeni gözde tatil noktası ise Çin’deki Sanya olmuş. Çin'in Hainan eyaletinde bulunan turizm şehri Sanya, tropikal iklimi ile biliniyor ve ülkenin en popüler turizm merkezlerinden. Çin, geçtiğimiz haftalarda seyahat kısıtlamalarını kaldırdı ve özellikle turizm bölgelerine yapılacak seyahatleri desteklediğini açıkladı. Ayrıca Rusya ve diğer BDT ülkelerinden gelecek olan uçuşlara da ABD ve Avrupa Birliği’nin (AB) uçuş yaptırım ve kısıtlamalarını uygulamayacağı mesajını verdi.

        REKLAM

        Çin’de yaşanan bu gelişmeler özellikle Hainan eyaletine yakın olan Kazakistan, Özbekistan ve Rusya’nın Sibirya bölgeleri için önemli avantaj oluşturuyor. Ortalama 4 saatlik uçuşla ulaşılması sebebiyle kısa süre içinde ciddi uçuş planlaması yapılmasına sebep olmuş. Sanya ciddi anlamda Türkiye turizmine alternatif bir rakip bir haline geleceğinin görülüp, gerekli adımların atılması gerekir.

        Diğer Yazılar