Sevgili devlet baba
BABALARIMIZ bizi koruyup kollayan, büyütüp yetiştiren, kahramanlarımız. Evdeki kavanoz kapağını açarken hayrete düşüren güçleri ile başlayıp, sokaktaki sataşmalarda arkamızda olacağına inancımızla büyüttüğümüz güven ile hayata karşı bizi sarmalayan, otorite ve sevgiyi birlikte yaşatan varlık sebeplerimiz.
Bugün onların günü. Kutlu olsun. (Babacığım özellikle senin gününü kutlar, ellerinden öperim.) Toprağa ana, devlete baba diyen bir coğrafyanın insanları olarak tam da bu babalar günü devlet babaya söylemek istediklerimiz var. Devlet baba; “Evlatlar bir elin parmakları gibidir, birbirine benzemez” derler.
El, parmaklarının birbirinden farklı olması ile fonksiyon kazanır. Farklı parmaklarımız sayesinde kavrarız hayatı. Devlet baba, biri kısa biri uzun, biri ince, biri kalın da olsa önce birbirimizi sevmeyi öğret bize. Farklı olmanın zenginlik olduğunu ancak bir arada güçlü olabileceğimizi öğret. Yaman toplumsal çelişkiler ve bunların karşısında çelik gibi bir duruş sergilemenin zorluğunu biliyoruz.
“Babalar sevdiğini belli etmez” diye bir koşullandırma var ya hani, inan bana en geçersiz savdır dünyada. Sevdiğini belli etmeyen hatta sevgisizliklerden disiplin uman babaların dayakla hayatı öğretme çabasından doğar diktatörler. Herhangi bir babanın sevgisizliği bir diktatör çıkarıp dünyayı savaştırabiliyorsa, devlet babanın şiddeti ve sevgisizliği nelere mal olur kim bilir?
Devlet baba sev bizi ve bizi sevdiğini belli et. Biz seni ödediğimiz vergilerle yapılan yol, su elektrik çalışmaları, köprüler, hastaneler ve okulların binalarından farklı görelim. Biz seni o köprünün yeşillikler içinde olmasının garantisi, o hastanenin herkese eşit davranan ve doktoru da hastası da şiddet görmeyen halleri ve o okulun atanmış öğretmenleri ile mutlu cıvıl cıvıl çocuklarıyla analım.
Devlet baba, “Babana bile güvenmeyeceksin bu devirde “ derler ya ... İşte bu sözü çürüt bizim için. Güvenmek en doğal ihtiyacımız çünkü. Kendimize güvendiğimizden daha çok güvenmek isteriz sana. Biz demeden anlarsın sen aslında, ne düşündüğümüzü bilirsin. Ama lütfen kendimizi ifade etmemize izin ver. Bırak karşında tir tir titreyen evlatlar olarak değil, gerektiğinde seni de eleştirebilen bireyler olarak duralım. Kendi ayaklarımız üzerinde durmamız için büyüttün, okullara gönderdin, dünya ile buluşturdun bizi. Şimdi öğrendiğimiz kelimeleri cümle içinde kullanmamıza yasak getirme.
Biz, bize emanet edilen bir Cumhuriyetin sorumluluğunu taşıyoruz iliklerimizde. Toprak ana dediğimiz vatanımızda, kardeş dediğimiz milyonlarla bir arada yaşıyoruz. Bazen ayağımız takılıyor, sendeliyoruz. Tam orada bir şamar indirip ensemize “Dikkat etsene” diye azarlama sakın, yaralarımızı temizle, iyi et bizi...
Devlet baba, biz sana korkudan saygı duymayalım, gerçekten sevelim. Biz senin sevginle ve oluşturduğun güvenle büyüyelim ki senden sonra devlet babanın koltuğuna oturacak olanlar da aynılarını yapsınlar gelecek kuşaklara. Yap babalığını, anla...