Yerel seçimler için 'Gezi'
DÜNYANIN küçük bir köy olduğu, Gezi Parkı’nın yarattığı küresel tepki ile bir kez daha doğrulandı. Bir kentin bir parkı için alınmak istenen imar kararı, Türkiye’nin geleceğinin mimarı olmak üzere...
Senin yüzde ellin, benim yüzde ellim, önümüzdeki seçimlerde kimin iktidarını, kimin muhalefetini etkileyecek konuşuluyor, ama üzerinde bir türlü uzlaşılamayan “demokrasinin temel taşı” olduğu iddia edilen yerel yönetimi yani yereldeki, hemen yanımızdaki iktidarı nasıl etkileyeceği üzerinde durulmuyor.
Zira yerelde olmak, insanlarla yüz yüze olma sorumluluğu yükler ve yereldeki kişi adım attığı andan itibaren sadece gazetelerden izleyen seçmenleriyle değil, yakın temasta olduğu kişilerle birliktedir. Hesap soruluverir gözünün içine bakıla bakıla...
Anlaşıldı ki; yeni ve apolitik olduğu düşünülen ve sayıları seçimin kaderini değiştirmeye yetecek genç bir kitle var ve bu genç kitle şimdiye kadar bilinen hatta ezberlenen yollarla oy istenecek bir kitle değil.
Kahve sohbetleriyle, adayların resimleriyle otobüs donatıp sokak sokak dolaştırmak suretiyle yapılan propaganda çalışmaları bu kitleyi etkilemeyecek ve bu kez istenilen sonucu vermeyecek.
Yerel seçimler, daha önce hiç oy kullanmamış, kendini hiçbir partiye yakın hissetmeyen ama ülkenin durumuna tepkili, daha çok özgürlük isteyen seçmenlerle adayların ilk karşılaşma, ilk hesaplaşma alanı.
Yerel seçimler Gezi olaylarının ve Gezi seçmeninin sandığa ilk yansıması olacağından adaylar bu yeni duruma göre nasıl konum alacaklarını şimdiden düşünmeye başlamış olmalılar. Partiler için kendi iç dengeleri değil, Gezi dengeleri aday belirlemede geçerli olacak. Üstelik yerel seçimlerin ardından Cumhurbaşkanlığı seçimleri gelecek.
Yerel seçimler; yeni uyanan ve kendini mevcut hiçbir siyasi partiye yakın hissetmeyen genç seçmenlerin, Cumhurbaşkanlığı seçimleri ise başkanlık sistemiyle yani daha çok siyasi erk istemekle ilgili taleplerin ve tartışmaların nasıl yönetildiğini gösterecek. Şimdiye kadar genel seçimlerin gölgesinde olan yerel seçimler bu kez yerelin geneli etkisi altına aldığı bir çizgiye kayacak.
AK Parti benim yüzde ellim dediği tabanından olmamak için kutuplaşma zeminini aktif tutacak, CHP ve MHP, açılımlar, terör ve çözüm süreci, Anayasa ve kimlik tartışmaları, Suriye konusu üzerinde duracak. Yereldeki projeler, halkın yerel yönetim talepleri ise gölgede kalacak. Yıllardır yerel yönetim reformunun dayandırıldığı ademimerkeziyetçi yapı bir kez daha elini güçlendirmiş, yerel reform denilen süreçle çelişkili bir duruma sürüklenilmiş olacak.
Oysa Gezi Parkı da yerel bir sorundu ve bu yerel sorunu yönetememek tüm dünyanın Türkiye imajını şekillendirdi. Şimdi yerel seçimlerle birlikte Başkan adayları atacakları adımın dünyada yankı bulacak bir duruma neden olabileceğini, bu durumdan kendilerini genel başkanlarının da kurtaramayacağını biliyorlar. Partiler ise kendi dengelerine göre çıkaracakları adayları ve eski propaganda yöntemleri ile sandık başarısı gösteremeyeceklerini anlamalılar.