Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Yeni moda hayvan severlik.

        Hemen her köşe başında, sokak hayvanlarının mama ve su ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla kaplar duruyor.

        Kentin pek çok noktasında işyerlerinin, taksi duraklarının önünde yuvalar.

        Sokaklar ellerinde mamalar sokak hayvanlarını beslemeye çalışanlarla dolu.

        Evinde kedi veya köpek besleyenlerin sayısı neredeyse rekor düzeyde.

        Pek çok belediye ve kamu kuruluşu da bu akımın peşine takılmış durumda.

        En işlek, en görünür noktaları belediyelerin sokak hayvanları için hazırlattığı su ve mama kapları süslüyor.

        Tabi üzerlerinde o hizmeti veren belediyenin amblemi ile.

        Anlayacağınız “hayvanı sevmeyen, insanı sever mi?” felsefesi neredeyse toplumsal bir düstur haline geldi.

        Tabii bu hayvanlara sevgi gösterilerinin ne kadarı samimi o da ayrı bir konu...

        Köşe başlarını su ve mama kaplarıyla donatmış belediyenin hayvan barınağında köpekler açlıktan birbirini yemeğe başlamışsa, samimiyet bunun neresinde?

        Ya da en pahalı montu giydirip gezmeğe çıkardığı köpeğinin dışkısını sokak ortasında bırakan hanımefendiye ne demeli?

        Yani hayvanı sevmeyen insanı sevmezdi diye sormazlar mı?

        Anlatmak istediğim insanların bu konudaki samimiyeti veya samimiyetsizliği değil.

        Dikkat ederseniz İzmir’de sokak hayvanı sayısında kontrolsüz bir artış var.

        Yarın sayıları doyurulamayacak kadar artarsa şaşırmayın.

        Bunun önüne geçebilmek için de tek bir çare var.

        Sokak hayvanlarının kısırlaştırılarak çoğalmalarının önüne geçmek.

        Benim, ellerinde mama torbaları ile sokak sokak dolaşan hayvan severlere bir çağrım var;

        Yakaladıkları kediyi yada köpeği hemen bir veterinere götürüp öncü aşılarını yaptırmaları, sonra da kısırlaştırmaları.

        ÜCRET ALMAMALI

        Burada tabii ki yerel yönetimlere ve veteriner odalarına da görev düşüyor.

        Veterinerler de bunu toplumsal bir görev kabul etmeli, sokaklardan getirilen hayvanların bakımlarından ücret almamalı.

        Yerel yönetimler gönüllü veterinerlere ilaç ve aşı desteği sağlarsa bu uygulamanın yaygınlaşmasının önünde hiçbir engel yok.

        Ama hiçbir önlem almaksızın sokak hayvanlarını sadece uzaktan sevmeyi sürdürürsek olacaklar belli.

        Tenhalara bırakılan o kedi ve köpeklerin aç kaldıklarında nasıl canavarlaştığını pek çoğumuz sanırım biliyordur.

        Eğer bu konuda acil önlem alınmazsa eminim bugün ellerinde torbalarla kedi-köpek besleyenler bile en azından kendilerini ve sevdiklerini korumak için yarın hayvan katili olabilir.

        Diğer Yazılar