Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Dedelerim Kafkasya’da yaşayan Kıpçak Türklerindendir. Türkiye’de "Ahıska Türkü" ya da “Karapapak” olarak da bilinir. Osmanlı-Rus savaşları sırasında göç ettiler yurtlarından. Bu göç esnasında bir süre Azerbaycan’ın Aksu bölgesinde kaldılar. Bu yüzden de geniş aile fertlerimizin bir kısmının soyadı Aksu’dur. Dedelerim o bölgeden gelip Kars ve Ağrı civarına yerleşti. Babam Azeri/Kıpçak karışımı bir kültürde büyüttü çocuklarını. O yüzden Azerilerle aramızda duygusal bir bağ, kültürel bir uyum vardır. Özdeyişler, isimler, yemekler, hikayeler hep aynıdır.

        Sık sık Azerbaycan’a gittim. Birçok bölgesini dolaştım. Orada konuşulan Türkçeyi anlamakta hiç zorlanmadım. Kendimi çocukluğumun geçtiği atmosferde hissettim hep.

        Çok sayıda Azeri dostum var. Bir kısmı gazeteci. Ermenistan’ın saldırısından sonra sık sık görüşüyorum onlarla. Durum değerlendirmesi yapıyoruz.

        Dönüp dolaşıp Rus fobisine, daha doğru ifadeyle kabusuna takılıyoruz. 1920 ve 1991 yıllarındaki Rus işgali, Azerilerin zihninde çok derin izler bırakmış. Bu iz korkuyla derinleşmiş durumda. Şu anda bile, Rusların eğer çok ters düşerlerse gelip Bakü’yü işgal edeceklerine inanıyorlar. Savaşın Rusya’nın müdahalesiyle duracağına inanıyorlar.

        Ancak bu kez farklı bir duygu içindeler. “Artık yeter, kendi toprağımız olan Karabağ’ı kurtarmanın vakti geldi. Rusya baskı yapsa da dinlemeyelim, sonuna kadar gidip toprağımızı kurtaralım” diyorlar.

        Halk büyük bir hassasiyet içinde, dayanışma halinde. En muhalifleri bile Cumhurbaşkanı Aliyev’e tam destek veriyor. Ve sonuna kadar topraklarını kurtarması için Aliyev’in direnmesini istiyor. On binlerce gönüllü askere yazıldı. Yurt dışındaki Azeriler teyakkuzda, ülkelerini destekliyor. Türkiye’nin desteğini alkışlarla ve duygu dolu sözlerle anlatıyorlar.

        Azerbaycan’da duygusal atmosfer böyle. Bu fırsatı kaçırmaması gerekiyor Aliyev’in, Azerbaycan’ın. İşin zor olduğu aşikar. Rusya her şeyi ile kontrol ediyor Ermenistan’ı. Ve Bakü üzerinde ciddi etkisi de var. Ancak bu kriz, aynı zamanda ciddi bir fırsat da veriyor. Bu yüzden fırsatı kaçırma Azerbaycan diyorum.

        Diaspora "Kim", gerçek Ermeni kim?

        2010 Yılında Ermenistan Başbakanı Sarkisyan ve Başbakan Erdoğan Washington’da bir araya geldi. Görüşmeye katılanlardan biri de bendim. Dünyada büyük bir ilgi ile izleniyordu.

        Türkiye Ermenistan ile başta sözde soykırım olmak üzere, bir çok sorunu çözmek, Karabağ meselesini halletmek için istekliydi.

        Ermenistan fakirliğin pençesinde kıvranıyordu. Alt yapı, üst yapı, ekonomi, eğitim perişandı. Binlerce Ermeni Türkiye’ye gelip çalışmak zorunda kalmıştı. Türkiye Ermenistan’a sorunları çözme karşılığında yardım etmeye hazırdı.

        Aslına bakarsanız Ermenistan halkı da bunu çok istiyordu.

        Ama Ermenistan yönetiminin önünde iki engel vardı: Biri yurt dışındaki diaspora, diğeri Rusya.

        O gün Amerika’daki diaspora bu anlaşmaya şiddetle karşı çıktı. Hepsinin tuzu kuruydu aslında. Hiçbiri fakirlik nedir, açlık nedir, garibanlık nedir bilmiyordu. Kim Kardashian gibi figürler popülerliklerini kullanıp kamuoyunu etkiliyordu. Ve Türkiye-Ermenistan, Azerbaycan-Ermenistan sorununun çözülmesine engel oluyorlardı.

        Bu diasporanın şımarık ve elitist tutumları yüzünden anlaşma sağlanamadı bir türlü. Gerçek Ermeniler ülkelerinde perişan halde yaşamaya devam ettiler. Ne Rusya’nın hegemonyasından kurtuldular ne de fakirlikten.

        Şimdi şımarık Kim Kardashian yine ortalığa düşmüş, kamuoyunu ayağa kaldırmaya çalışıyor. Kimsenin gerçek Ermenilerin derdini anladığı yok, onlara kulak verdiği yok.

        Ülke fakirlik içinde ezilmeye devam ediyor.

        Diasporanın "Kim" gibi şımarık çocukları ise Fransa’da, Amerika’da lüks içinde yaşıyorlar.

        Az bile söylemiş Ece Üner...

        Selefi/cihatçı kampanyası başladı yine

        Aslında pimi çekilmiş bomba gibi, 2 bin selefi derneğin bulunduğunu, bunların 150’sinin silahlandığı iddiasını hepimizin ortasına Cübbeli Ahmet bıraktı. İddia büyük. Doğal olarak savcılık ve emniyet ifadesine başvurdu. Şunu da anlamış değilim, 150 selefi derneği silahlanacak, MİT ve emniyet bundan haberdar olmayacak da Cübbeli Ahmet haberdar olacak? Garip.

        Her ne kadar o sayıda dernek ismi veremese de, bazı isimleri zikredince, medyanın ilgi odağı oldu Cübbeli Ahmet doğal olarak. Kendi anlatmasıyla, 'kayınbiraderinde bile olmayan gizli cep telefonundan' New York Times gazetesi ona ulaşıp, röportaj yapmak istedi. Cübbeli Ahmet buna çok şaşırmış! Neden şaşırıyorsa? Tüm dünyada Türkiye’nin selefi/cihatçı örgütleri desteklediği/beslediği iddiaları çarşaf çarşaf yer alırken, tabi ki bu iddiaları güçlendiren Cübbeli Ahmet açıklamasına gözü kapalı atlar batılı medya.

        Tam bu mesele konuşulurken, bu kez CHP’den Ünal Çeviköz’ün açıklaması bomba gibi düştü kamuoyuna. Türkiye, Suriye ve Libya’dan cihatçı gurupları Azerbaycan’a göndermiş, Ermenistan’a karşı savaştıracakmış. Duyumları bu yöndeymiş eski büyükelçi, yeni siyasetçi Çeviköz’ün. Her ne kadar sonradan 'açıklamam çarpıtıldı' dese de olan oldu.

        Bu açıklamaya da Reuters başta olmak üzere, yabancı basın yoğun ilgi gösterdi. İşin vahim tarafı şu ki, Ermenistan tarafı da Türkiye’yi cihatçı/selefi grupları çatışma bölgesine getirdi diye suçluyordu.

        Bu iddiaları konuşurken Cübbeli Ahmet’in yılmaz hasmı Sözcü gazetesinden İsmail Saymaz, bütün Türkleri kafir ilan eden, IŞİD’e katılan binlerce Türkü anlatan ve Türkiye’de on binlerce Selefinin olduğunu söyleyen, kafası kırık bir adamı (bu ismi de Cübbeli Ahmet açıkladı. Güya Türkiye’de önde gelen Selefilerindenmiş) bulup röportaj yaptı. Bu da doğal olarak iç kamuoyunda yoğun ilgi gördü.

        Şimdi eminim Cübbeli Ahmet, Ünal Çeviköz’ün açıklamaları ve Sözcü gazetesinin haberleri, yabancı medyada bolca haber ve siyasi açıklama olarak bize geri dönecek.

        Türkiye’nin Avrupa ve Amerika’daki en büyük imaj kaybı bu selefi/cihatçı örgütler yüzünden oldu. Hatırlayınız bu iddiaların başlangıcı da MİT tırlarını durduran FETÖ’cülerin propagandası yüzünden olmuştu. Şimdi bu kara propaganda yeniden alevlendi. Herkes konuşmasına ve yaptığı haberine dikkat etmeli.

        Teşekkür

        Habertürk’te yazmaya başlamamdan dolayı Türkiye’nin her tarafından ve her kesimden telefon eden, mail atan, mesaj gönderen, sosyal medyada paylaşımda bulunan ve çiçek gönderen tüm değerli insanlara teşekkür ederim. Elimden geldiğince cevap yazmaya çalıştım ama yazmadıklarımın affına sığınıyorum.

        Bana ulaşabileceğiniz sosyal medya hesaplarım ve mail adresim:

        twitter.com/kemalozturk2020 instagram.com/kemalozturk2020 facebook.com/kemalozturk2020 youtube.com/kemalozturkmedya

        kozturk@haberturk.com

        Diğer Yazılar