Başörtüsünden siyaset çıkmaz artık
Başörtüsü, bir zamanlar siyasi bir sembol olarak algılandı, doğru.
Bunun için binlerce genç kız mağdur oldu. Büyük mücadeleler verildi. Haklarını elde ettiler. Sonunda hepsi geride kaldı.
O günden bugüne çok şey değişti.
Ve başörtüsüne yüklenen siyasi anlam değil sadece, birçok algı da köklü olarak değişti.
Başörtüsü artık siyasi anlamı olan bir obje değildir.
Başörtüsü takan ile takmayan arasında ahlaki bir ayrım da yapılamaz.
Başörtüsü bir mağduriyet sembolü de değildir.
Başörtülü kadınları parti saflarına katanlar, buradan siyasi bir kazanç elde edemezler artık.
Bir siyasi parti, başörtülü kadınları üye yaptı diye eleştirilemeyeceği gibi, başörtülü kadınların yönetici olduğu siyasi partiler de artık bundan büyük kazançlar elde edemezler.
Kimsenin yeniden başörtüsünü yasaklama, kazanılmış hakları geri alma niyetinin olduğu söylenemez. Bu yönde niyeti olan az sayıda insanın, aslında nasıl da toplumda, hatta kendi siyasi partilerinde eleştirildiği net bir şekilde anlaşıldı.
Sanırım cümleyi şöyle duymak isteyenler olacaktır, onlara yardımcı olayım:
Fikri Sağlar gibi başörtüsüne karşı hala ön yargıları olan insanların, CHP içinde bile sert şekilde eleştirildiği bir dönemde yaşıyoruz artık. Bu nedenle bu konunun üzerine yüklenmenin çok getirisi yoktur.
Fikri Sağlar’a dava açılması da yanlış. Zira zaten vicdanlarda mahkum oldu.
MAĞDURİYET SİYASETİ TÜKENDİ
Siyasetin mağduriyetler üzerinden sürdürüldüğü bir ortamda, başörtüsüne yönelik eleştirilerden bir mağduriyet çıkarılması zor.
İsterseniz başörtüsüne siyasi bir anlam yükleyip, Kemalist/laik kesime mesaj gönderin, isterseniz başörtüsüne dini bir anlam yükleyip dindar kesime mesaj gönderin, durum değişmez: Yani başörtüsünden siyaset çıkmaz artık.
28 Şubat’ta yaşanan tüm mağduriyetler de tüketildi. O döneme ait yapılan tüm atıfların artık toplumda güçlü bir karşılığı olduğu söylenemez.
Hatta bizzat 28 Şubat mağdurları bile artık bu söylemlerden etkilenmiyor.
12 Eylül mağduriyetlerinin anlatılması nasıl ki bir kuşak üzerinde etki yaratmıyorsa, şimdi de 28 Şubat dönemindeki mağduriyetlerin gençler üzerinde bir etki yaratmadığını görmek gerekiyor.
Bugün Türkiye’nin sorunları farklıdır. Seçmenin siyaset algısı da farklıdır.
Eski dönem siyaset kalıplarını kullananlar, yeni döneme adapte olamazlar.
Oysa ki siyasette yeni şeyler söyleyenler kazanacaktır.