Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Biri eğitim, diğeri yargı…

        En kronik iki sorunumuzu çözmedik şimdiye kadar…

        Ne öncekiler, ne AK Parti bu iki kronik sorunu halledemedi. Hadi diğerlerini geçelim.

        Bu iki konunun en büyük mağduru olan AK Parti’nin, her iki meseleyi de kökünden çözecek gücü, yetkisi, halk desteği varken, nasıl oluyor da çözemiyor anlamış değilim?

        18 yıllık iktidarında 7 Milli Eğitim Bakanı değiştirdi, neredeyse 7 ayrı eğitim reformu açıkladı. Hiçbiri de derde şifa olmadı.

        Eğitimde istenilen başarıyı gösteremediklerini bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan söylüyor.

        YÖK konusunda en büyük mağduriyeti yaşayan kesim dindar kesimdi. Başörtüsünden tutun ayrımcılığa, irtica yaftasından tutun fişlenmeye kadar her türlü sıkıntıyı yaşadı.

        Bırakın dindar rektörü, alnı secdeye değen bir profesör gördüğümüzde büyük heyecan duyardık. Rahmetli Burhan Kuzu bunlardan biriydi. Sistem bu insanların yükselmesini engelliyordu.

        Devir değişti, artık bu ayrımcılık kalmadı. Şimdi de alnı secdeye değmeyen rektör olamaz diye bir algı oluştu.

        Eski AK Partili vekil ya da yönetici olan rektörlerin listeleri elden ele dolaşıyor.

        Tabii ki, bu insanların liyakat ve ehliyeti uygunsa atanacaklar. Hepsi böyle değildi. Mesela Pamukkale ve Anadolu Üniversitelerinin rektörleri böyle değildi ve görevden alındılar.

        REKLAM

        Hak edenler de var. Boğaziçi Üniversitesi rektörü olarak atanan Prof. Melih Bulu mesela. Türkiye’nin yetiştirdiği parlak bilim adamlarından biri.

        Lakin ortada bir huzursuzluk var. İşte bu, sistemin verdiği huzursuzluk. Öğrencilerin protestolarına karşı sert davranmak, hele hele kapıya kelepçe asmak çok yanlış tutumlar.

        Daha önce de sorunlar yaşamıştık.

        Rektörleri üniversitelerin öğretim üyeleri seçsin dedik, kamplaşmaların, bölünmenin, ayak oyunlarının haddi hesabı olmadı.

        Direkt Cumhurbaşkanı seçsin diyoruz şimdi, burada arızalar çıkıyor.

        Peki neden çözemiyoruz? Her devir kendi mağdurunu neden yaratıyor?

        Bilimsel yöntemlerle, çok düşünüp az konuşarak bu meseleyi köklü biçimde çözsek, bizden sonraki kuşaklara güçlü bir eğitim sistemi bıraksak ne olur?

        Bu konuda günah keçisi aramak beyhude bir çaba.

        Siyasiler, eğitimciler, akademi çevresi bu sorunun muhatapları. Peki çözüm için engel ne?

        Bence engel zihin yapımız. Sistem kuramayan, popülist davranan ve geçici çözümlerle uğraşan bir zihin yapımız var. Olan eğitim öğretim alan öğrencilere oluyor.

        HER DEVRİN MAĞDURLARI BİR ARAYA GELİNCE

        Bir televizyon programında ilginç bir şekilde denk geldi: 12 Eylül yargısının mağduru gazeteci Oral Çalışlar, 28 Şubat yargısı mağduru ben, FETÖ yargısı mağduru Nedim Şener ve sonraki dönemde haksızlığa uğrayan bir başka konuk (ismini hatırlayamadım) aynı programda buluştuk.

        Hepimiz çektiğimiz acıları, sıkıntıları anlattık. Neredeyse 40 yıldır sistem her düşünceden, her çevreden mağdur üretmiş.

        Şunu ısrarla söylüyorum, hangi devirde daha çok mağdur oldu, kimin yargısı daha çok sorun üretti tartışması boş bir tartışmadır.

        Biz hiçbir dönemde, hiçbir kesimde mağdur yaratmayacak bir yargı sistemi nasıl kuracağız? İşte bunu tartışmalıyız.

        REKLAM

        Bunu ekranlara tartışamıyoruz bir türlü. Siyasiler bu meseleyi kendi aralarında tartışamıyor. Hemen politize oluyor konu ve çözümsüz bir tartışmanın içine giriyoruz.

        Neyse ki bu konuda çalışmalar yürüten sivil toplum kuruluşları var. Önümüzdeki günlerde kamuoyu ile paylaşacaklar çalışmalarını.

        SİSTEM KURUCU ZİHİNLERE İHTİYAÇ VAR

        Netice itibariyle bizim çok güçlü ve gelecekte bile sağlıklı işleyecek sistemler kurmamız gerekiyor. Bunun için ideolojilerden sıyrılmak, parti taassubunu bir kenara bırakmak ve sisteme odaklanmak gerekiyor.

        Bunları yapacak insan kaynağı var Türkiye’nin. Meseleyi siyasallaştırmadan bu iki kronik sorunumuza, eğitim ve yargı konusuna köklü çözümler üretecek zihinleri bir araya getirmek gerekiyor sadece.

        İktidar ve muhalefet bir araya gelse, tüm milleti ilgilendiren bu konulara çözüm bulurlar mı? Ben bu aşırı politize ortamda, bu siyasi kamplaşmada biraz zor bir ihtimal görüyorum.

        Umudum yine sivil toplumda, makul insanlarda, sağduyulu bilim insanlarımızda.

        Şu iki meseleyi sağlıklı bir tartışalım derim vesselam.

        Diğer Yazılar