Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Hepsi üstü üste gelince bu yazıyı yazmak şart oldu.

        TBMM Başkanı Bülent Arınç’ın iletişim danışmanlığını yaptığım 2002-2007 yıllarını ve AK Parti’nin ilk 5 yılını anlatan yeni kitap çalışmamı yapıyorum.

        O dönemlere ait, dokümanlar, haberler, notlar önümde. Adeta o günleri yeniden yaşıyorum.

        AK Parti’nin en ideal, en başarılı ve Türkiye’yi büyük bir değişime hazırladığı günler.

        28 Şubat’ın ardından gelen ekonomik ve siyasi krizin, kavgaların ortasında Erdoğan’ın yepyeni bir söylem ve umutla çıktığı yıllar...

        Kitap nedeniyle o dönemin önemli aktörleri, arkadaşlarımla konuşuyorum sık sık. Hatıralarımızı ve bilgilerimizi tazeliyoruz.

        Dün Erdoğan’ın iki eski metin yazarıyla konuştum. AK Parti’nin 2002 Kasım seçimlerini kazanmasından sonra, Erdoğan’ın yaptığı konuşmaları hazırlayan arkadaşlar.

        BİDEN’IN UMUT VEREN BALKON KONUŞMASI

        Bu konularla uğraşırken akşam haberleri açtığımda, ABD’nin yeni Başkanı Joe Biden’ın yemin töreni ve ardından yaptığı konuşmayı dinledim. Önceki başkanlara oranla şaşırtıcı derece iç politikaya, ülkesinin yaşadığı iç sorunlara ve toplumun yaşadığı problemlere yer ayırmıştı.

        Trump döneminin yarattığı ayrışma, kutuplaşma, ötekileştirme, şiddet ve ayrımcılığa karşı nasıl mücadele edeceğini anlatıyordu.

        Otomatik olarak zihnim, Erdoğan’ın her seçim kazandıktan sonra yaptığı meşhur balkon konuşmalarına gitti. Birkaç tanesinde yanındaydım. Tamamını ise büyük bir heyecanla izleyenlerdenim.

        Balkon konuşmaları, yani seçim kazandıktan sonra yapılan konuşmalar, insanlara daha fazla umut ve güç verir.

        Seçim sürecinde ve sonuçlar belli olmadan önce yapılan konuşmalar, bir vaat ve temenni olarak algılanır genelde. Ancak balkon konuşması, artık seçimi kazandığı için liderin topluma verdiği söz gibi kabul edilir.

        Sadece kendi seçmeni değil, rakip partilerin ve siyasi kesimin destekleyenleri tarafından da dikkatle izlenir.

        O yüzdendir ki, liderin konuşmasının önemli bir kısmında, kendisine oy vermeyenlere hitap edecek mesajlara yer verilir.

        Biden da öyle yaptı. Nefret ettiği Trump’a oy verenler için de pozitif, sıcak ve kucaklayıcı cümleler kurdu:

        “Herkesin başkanı, bana oy vermeyenlerin de başkanı olacağım ve onlara hizmet edeceğim.”

        BEYAZ IRKÇILĞA KARŞI MEYDAN OKUNUYOR

        Biden, tıpkı bizim 2002 öncesinde olduğumuz gibi, ekonomik ve siyasi krizler yaşayan Amerika için bir rehabilitasyon, restorasyon ve yeniden ayağa kalkma vaatlerinde bulundu.

        Önünde konuşma yaptığı kongre binasının yağmalanmasının üzerinden henüz bir iki hafta geçmişken, saldırı olacak diye başkentin tüm sokaklarını binlerce asker tutmuşken, başka yapacağı bir şey de yoktu doğrusu.

        Normalleşme süreci Biden yönetimiyle olacak mı olmayacak mı bilemiyoruz. Ancak kabinedeki bakanlara ve devlet kurumlarına atanan yöneticilerin profiline bakarsanız, WASP dedikleri, “Beyaz, Anglo Sakson Protestan” kitlenin egemenliği yerine; siyahların, Latinlerin ve Asyalıların da aralarında olduğu, çok kültürlü bir yönetimle, yükselen beyaz ırkçılığına meydan okunuyor.

        Özellikle Amerika'nın ilk sahibi ve soykırıma uğramış "Kızılderililerden" Debra Healand'ın İçişleri Bakanlığı'na aday gösterilmesi dikkat çekici.

        Balkon konuşmaları kitlelerin gelecek için kuracakları hayallerin başlangıcıdır. Biden gelecekten umudunu kesenlere bu nedenle çok atıf yapıp, çok mesaj verdi. Korona salgınında, parasızlıktan köşede bucakta ölen fakir azınlıkların çoğunluğunu oluşturduğu 400 bin insan için bir dakikalık saygı duruşu da anlamlıydı. Umutsuz kitlelerin çoğu, bu ölen garibanların akrabaları çünkü.

        DIŞ DÜNYAYA İLE BARIŞIR MI?

        Konuşmanın az bir bölümünde dış dünyaya da mesaj vermeyi ihmal etmedi Biden. Müttefikleriyle bozulan ilişkilerini yeniden güçlendirmekten ve barış için çaba göstermekten dem vurdu.

        Amerika’nın derin güçleriyle ve Pentegon’la her zaman iyi ilişkileri olan Biden’ın bu sözleri, bana çok inandırıcı gelemese de, yine de parmak sallayan, tehdit eden Bush ve Trump’ın konuşmalarından daha iyiydi.

        ABD tarihinin deri rengi farklı ilk Başkanı olan Obama’nın ilk balkon konuşması da böyle güzeldi. Sonra bu konuşmasından eser kalmadı ve dünyada birçok ülkeye (çoğu Müslüman) kabus yaşattı.

        Peşin hükümlü olmak istemem tabi. Bekleyip Biden’ın sözlerini ne kadar tutacağını göreceğiz.

        ERDOĞAN YENİ BİR BALKON KONUŞMASI YAPSA KEŞKE

        Dedim ya şu sıra yeni kitabım nedeniyle eski günlerde yaşıyorum.

        Erdoğan’ın balkon konuşmalarında topluma verdiği umudu, heyecanı ve bir arada yaşama mesajlarını şimdilerde yeniden okuyorum.

        Gerilmiş, ayrışmış, sertleşmiş siyasi havaya karşı, gazetecilerin, siyasilerin sokaklarda saldırıya uğradığı şu sıralar, bir balkon konuşmasına çok ihtiyaç var sanki.

        Diğer Yazılar