Devletlerin aşkları ve nefretleri olmaz
İnsanlar genellikle kendi duygusal ilişkilerinin benzerinin, devletler arasında da yaşandığını zanneder. Devleti, bir insana benzetirler çünkü.
Oysa devletlerin duyguları yoktur. Duyguları olmadığı için, nefret ettiği ya da aşık olduğu başka devletler de olmaz.
Bir gün aşık olduğu devletten, bir süre sonra nefret edebilir. Çünkü devletler ilişkilerini duygular üzerine değil, fayda-zarar hesabı üzerine kurar.
Bazı ilişkileri çok uzun sürüyorsa, burada karşılıklı bir fayda var demektir. Ancak bu Katolik nikahı gibi, bir kere evlenildi bir daha asla boşanma yoktur, değildir. Her an boşanabilir, her an başka biriyle evlenebilir.
Ahlaki olarak bize tuhaf geliyor tabii. Evet devlet insan olsa, böyle bir eleştiri yapabiliriz tabi. Ancak devletler Nietzsche gibi düşünür. Merhamet, vicdan, umut insanın en kötü huylarıdır der. Devletler tam olarak bunu yapar. Asla duygusal, merhametli, sevgi üzerine ilişki kurmazlar.
Bu konu ilk duyulduğunda, akla ve kalbe çok tartışmalı, gayri ahlaki gelebilir. Lakin bu durum acı bir gerçektir ve tarih boyunca da böyle olmuştur.
DEVLETLERİN İLİŞKİLERİ NEDEN BOZULUYOR?
Sanırım çoğumuzun aklına, Türkiye’nin bir zamanlar sıfır sorun yaşadığı komşularıyla şimdi nasıl kavgalı olduğu geliyordur.
Ancak etrafımıza daha dikkatli bakarsanız, aslında her devletin benzer durumda olduğunu görürsünüz.
Almanya-ABD ilişkileri Trump döneminde perişandı. Alman şirketlerine, dolayısı ile devletine kesilmedik ceza kalmadı neredeyse.
Fransa biraz Çin ile yakınlaştı diye, terör dahil olmak üzere başına gelmeyen kalmadı. NATO’dan ayrılıp, başka ordu kurmaya kadar işi götürdü Fransa. Hepsinin sebebini Obama döneminde romantik bir aşk yaşadığı Amerika’dan bildi.
Çin ve Rusya düşman kardeşler olarak meşhurken, ABD’ye karşı yaptıkları enerji ve ticaret anlaşmaları, en meşhur aşklardan daha kuvvetli oldu.
Suudi Arabistan az kalsın Katar’ı işgal edecek, yerin dibine sokacak kadar düşmanken, şimdi düğün dernek yeniden barışmanın tatlı balayını yaşıyorlar.
Böyledir… devletlerin ilişkileri mevsimler gibidir. Kıştan bahara, yazdan sonbahara dönebilir. Uzun ya da kısa, bir zaman sonra illaki değişir. Sebebi de çıkarlarıdır.
Türkiye’nin çevresiyle ilişkilerini de böyle okumamız gerekir. Bir devlet olarak çıkarlarını düşündüğü için bazı devletlerle daha yakın, bazılarıyla daha uzaktır. Bu zamanı geldiğinde tersine de dönebilir.
ABD-TÜRKİYE İLİŞKİLERİ BOZULACAK MI?
ABD’de başkan değişiminden sonra Biden’ın, eski sevdiği dostlarıyla bozulan ilişkilerini yeniden düzelteceğiz sözüne dikkat ettiniz mi? Trump daha hırçın, kaprisli ve karmaşık bir ilişki biçimi tercih ettiğinden, birçok devletle arası bozulmuştu Amerika’nın. Biden tamir edecekmiş.
Türkiye - ABD ilişkilerinin bozulacağını, yeni yönetimin Türkiye’ye kötü şeyler yapacağını düşünen çok. Biden’ın göreve getirdiği isimlerin Türkiye hakkında olumsuz düşünceleri ya da söylemleri nedeniyle böyle düşünüyor çoğu.
Oysaki Türkiye’de darbe olduğunda bunu açıktan destekleyen Pompeo’nun CIA Başkanı ve Dış İşleri Bakanı olduğu Trump yönetiminde bırakın ilişkilerin bozulmasını, tersine daha da güçlenmişti.
Ayrıca bu konu sadece başkanla ilgili bir konu değildir.
Devletin kâr-zarar ilişkisiyle ilgilidir. Biden yönetiminin Türkiye’de demokratikleşme, fikir özgürlüğü, yargı sorunları üzerinden bir ilişki geliştireceklerini zannedenler fena halde yanılıyor.
İddialı bir söz olacak ama dünyada hiçbir devlet başka bir devletle bu ilkeler üzerinden ilişki geliştirmez. Öyle olsaydı ABD, İngiltere ve tüm Avrupa’nın Suudi Arabistan, BAE, Kuveyt gibi petrolü olan, demokrasisi ve özgürlüğü olmayan devletlerle ömür boyu küs kalması gerekirdi.
Ya da “Komünist Rusya ve Çin, dine dayalı rejimleri olan İran’ın, Suriye’nin yüzüne bakmazdı.
Hiçbir devlet, insana ait duygu ve ilkelerle hareket etmez.
Amerika bizden ne isteyecek, biz onlardan ne talep edeceğiz? Önümüzdeki günlerde ilişkimizi bu soru belirleyecektir. Anlaşırsak yeni bir aşka yelken açacağız.
Anlaşamazsak biz, “emperyalist ve kapitalist Amerika” diye, onlar da “otoriter ve anti demokratik Türkiye” diye başlayan sözlerle atışacağız. Ama gerçek sebep bu olamayacaktır.