Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Her Pazar siyaset dışı, hayata dair yazılar yazıyorum. Hatta birçok okurum Pazar yazılarını daha bir ilgiyle okuyor. Gelen maillerden ve mesajlardan öğreniyorum bu tutumu.

        Ülke gündemi öylesine sıcak, öylesine karışık ve kritik ki, bu Pazar yazımı bu tabloya ayırmak zorunda kaldım. Pazar yazısı ilgililerinin affına sığınıyorum.

        AKILALMAZ GÜNDEM DEĞİŞİMİ

        Son 10 gündeki gündem öylesine yoğundu ve öylesine baş döndürücü bir hızla değişti ki, izlemekte zorlandık hepimiz.

        Tümünü tek tek anlatsam, nedenlerini ve sonuçlarını analiz etmeye çalışsam, sanırım bir kitap hacmi büyüklüğünde yer kaplar.

        - Yargı reformu.

        - Ekonomi reformu.

        - İnsan Hakları Eylem Planı.

        - Andımız konusu.

        - HDP’nin kapatılma davası.

        - Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun dokunulmazlığının kaldırılması.

        - Merkez Bankası Başkanı’nın görevden alınması.

        - İstanbul Sözleşmesi'nden çıkılması.

        Her biri kendi başına büyük tartışmaların yapılmasına neden olacak kadar önemli olaylar. Fakat gelin görün ki hiçbirini adam akıllı tartışamadan bir başka kriz konusuna geçiyoruz.

        Ancak iktidardaki AK Parti açısından, yaşanan tüm olayların ortak bir noktası var: Güven eşiği.

        AK PARTİ’NİN EN BÜYÜK GÜCÜ GÜVEN EŞİĞİ DÜŞÜŞTE

        AK Parti ve Erdoğan’ın 20 yıllık siyasi yaşamındaki en büyük dayanağı ve gücü olan güven eşiği hep yüksekti.

        Reformları, icraatları, verdiği sözler, yaptıkları ve siyasetteki tutarlılığı bu güven eşiğini yüksek bir yere taşımıştı.

        Bu güven eşiği nedeniyledir ki, her seçimde milletin teveccühünü kazandı.

        Ancak son yıllarda AK Parti’nin bu en güçlü dayanağı erozyona uğradı ve son yaşananlarla birlikte artık güven eşiği tehlike sınırına kadar indi.

        Ne demek istiyorum?

        Vatandaş bir partiye ya da lidere güvenirse kolay kolay ondan vazgeçmez. O parti ya da lider hata yaptıkça, sözünden döndükçe, siyasette tutarsızlıklar gösterdikçe, başarısız politikalar izledikçe, halkın güveni sarsılır ve güven eşiği aşılıp, güvensizlik hattına girilir.

        AK Parti önceki yıllarda yaptığı ve savunduğu fikirlerin tersini yapmaya başladıkça ya da tersini savundukça, içine düştüğü çelişki, halkın kafasında soru işareti olarak yer eder. İşte bu soru işaretleri çoğaldıkça geven eşiği aşılıp, güvensizlik kanaati pekişir.

        CİDDİ ÇELİŞKİLER

        Son olaylardan örnek vereyim.

        AK Parti;

        - Andımızı kaldırıp, sonra onun yeniden okutulmasını isteyenlere tek kelime etmezse.

        - Parti kapatmayı zorlaştıran kanunlar çıkartan siyasi hareket olarak, parti kapatmayı isterse.

        - Dokunulmazlıkları savunan parti olarak, milletvekillerinin dokunulmazlığını kaldırırsa.

        - İnsan hakları eylem planı açıklayıp, özgürlükleri, insan haklarını daraltan uygulamalara imza atarsa.

        - İstanbul Sözleşmesi'nin kurucu ülkesi olup, TBMM’nin onayladığı sözleşmeden bir kararnameyle çıkarsa.

        - Ekonomide reform paketi açıklayıp, istikrardan bahsederken, daha 4 ay önce atanan Merkez Bankası Başkanı'nı görevden alırsa…

        Tüm bunlar siyaseten çelişkili ve istikrarsız bir sürecin içinde olunduğunu gösterir. AK Parti sözcüleri bu çelişkiyi izah edemiyor zaten, susuyorlar.

        Bu durumlar yoğunlaştıkça halkın AK Parti’ye ve Erdoğan’a olan güveni zedelenir, o kritik eşiğin aşılmasına neden olur.

        GÜVENSİZLİK ALGISI OLUŞURSA GERİ DÖNÜŞÜ YOKTUR

        Kuşkusuz İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasını savunanlar, HDP’nin kapatılmasını doğru bulanlar, Gergerlioğlu’nun hapse atılmasını isteyenler, faizi yükseltti diye Merkez Bankası Başkanı’nın görevden alınmasını alkışlayanlar olur.

        Ancak tüm olayların toplamında halkın çoğunun zihninde oluşan şey nedir? Kargaşa, çelişki, tuhaflık, istikrarsızlıktır.

        Bunlar ölümcül bir algının doğması için en uygun atmosferin bileşenleridir: Güvensizlik algısı.

        Eskiden AK Parti çokça halkın nabzını yoklayan anket çalışmaları yapardı.

        Şimdi "Yargı, demokratikleşme, ekonomi ve insan hakları reformlarına halkın inancı ve güveni nedir?" diye araştırma yapılsa sonuç ne çıkar? Bence çok kötü bir sonuç çıkar.

        AK Parti kendiyle çeliştiğini fark ediyor aslında. Ancak bu çelişkiyi örtmek için, 'değişen şartlara göre politika belirlemek' diye bir mantık üretmeye çalışıyor. Ancak bu sadece bir yanılsamadan ibaret.

        Görünen şey, güven eşiğinin daha hızlı şekilde aşağı indiğidir.

        Bir siyasi hareket, halkın güvenini yitirdi mi, bir daha geri dönüşü mümkün değildir.

        Diğer Yazılar