128 milyar doların iletişimi
İletişimi yönetmenin önemi üzerine bilgilendirici cümleler yazarak konuya gireyim diye uğraştım. Baktım yazı uzayacak, sıkıcı akademik bilgiler olacak, oruçlu milleti yoracağım, sildim hepsini.
Ben kafadan soruyu sorarak yazmaya başlayayım:
128 milyar dolar krizinin iletişimi iktidar tarafından iyi yönetildi mi?
Dikkat ederseniz konunun içeriğine hiç girmeden bu soruyu sordum.
Zira öylesine teknik bir konu ki, uzmanı olmadan konuşmak adaba sığmaz.
O nedenle krizin iletişim kısmını yazmak benim payıma düşer.
CEVAPLAR NEDEN GEÇ VERİLDİ?
Sorumu okudunuz, sizin bir cevabınız vardır eminim.
Benim cevabımı da hemen yazayım:
İktidar, “128 milyar dolar nerede?” sorusuyla başlayan krizin iletişimini iyi yönetemedi.
En basit haliyle, “cevaplar neden bu kadar geç verildi?” sorusunu sorduğumuzda bile krizin iyi yönetilmediği ortaya çıkar.
Dün Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan en sonunda konuştu. “Merkez Bankası’nın bağımsızlığı üzerinde bir gölge oluşturur” düşüncesiyle bugüne kadar bir açıklama yapmadığını ifade etmiş.
Bu açıklamayı nasıl yapacağına bağlı aslında.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Nurettin Canikli konu hakkında ilk açıklamayı yaptığında, kimsenin aklına bir “gölge” gelmedi. Bilakis, “neden Merkez Bankası Başkanı ya da Lütfi Elvan değil de, Nurettin Canikli açıklama yapıyor?” diye düşündü çoğu kişi.
BAZI İDDİALAR ERTELEMEYE GELMEZ
Aslında yeni Merkez Bankası Başkanı bu kadar uzun süre beklemeyip, hemen açıklama yapsaydı, sanırım olay bu denli dallanıp budaklanmayacaktı.
Mesele tüm il ve ilçelerde afiş asmaya, onları çok tartışılan bir yargı kararıyla ortadan kaldırtmaya kadar gitti...
Günlerdir yüzlerce TV, sosyal medya kanalında bu mesele tartışılıyor.
Muhalefetin iddialarının doğruluğunu, yanlışlığını tartışmıyorum, ancak cevapsız kalmış her önemli iddia, insanların zihninde soru işareti oluşturur.
Biliyorum iletişim konusunda çok uzman siyasetçi var Ankara’da! Şöyle düşünüyorlardır, “canım muhalefetin her iddiasına cevap mı vereceğiz?”
Eğer iddia ekonomik krizin ortasında söyleniyorsa, 128 milyar dolar gibi bir rakamsa, Merkez Bankası gibi kırılgan bir algının oluştuğu yeri ilgilendiriyorsa ve iddianın sahibi Ana Muhalefet Partisi ise, evet hemen cevap verilmesi gerekirdi.
Bazı iddialar cevapsız bırakılmaya gelmez.
Öte yandan muhalefetin bırakın genel başkanını, bir milletvekilinin, bir parti meclisi üyesinin açıklamasına, iddiasına bazen tüm iktidar çevresi anında cevap verirken bu sefer nedense öyle olmadı.
Ortada kanuna aykırılık, usulsüzlük yoksa, açıklama yapmak için neden şüphelerin artmasına neden olacak kadar beklendi ki?
Şimdi art arda açıklamalarla, oluşan yanlış algının düzeltilmesi için uğraşıyor iktidar çevresi.
ŞEFFAF İLETİŞİM HAYATİ ÖNEM TAŞIYOR
Muhalefetin döviz satışında kanuna aykırılık iddiasının neden doğru olmadığını Lütfi Elvan delilleriyle açıkladı katıldığı TV programında.
Bu arada Bakan Elvan, “bilgi kirliliğinin ve siyasi istismarın önüne geçilmesi” için Merkez Bankası’nın SWAP verilerinin yayınlanmasının faydalı olacağını söyledi.
Demek ki muhalefetin “veriler yayınlanmıyor” iddiasının haklı bir tarafı varmış. Merkez Bankası Başkanı buna cevap vermemişti.
Sonuç itibariyle, “128 milyar dolar krizi” bilgi kirliliğinin oluşmasına, siyasi istismara neden olacak kadar büyüdü ve muhalefetin elini güçlendirdi.
İktidar çevresi ise haklı olduğu birçok konuda kendini izah edemedi, iletişimi yönetemedi. Oysa AK Parti’nin en başarılı olduğu alanlardan biri siyasal iletişimdi.
Şunu da unutmamak gerek: Siyasette şeffaflık kadar, “şeffaf iletişim”, yani açık ve net iletişim de hayati bir öneme sahiptir.
Bilmiyorum krizin iletişim kısmını iyi anlatabildim mi bu mübarek Ramazan ayında!