Devlet aklı ne zaman durur?
Sadece son birkaç hafta içinde alınan kararlara bakılsa bile Ankara’da bir kargaşanın, karar alma mekanizmalarında bir tuhaflığın olduğu anlaşılabilir.
Görünen o ki, devlet aklı dediğimiz sürecin işlemesinde bir sorun var.
İSABETLİ KARARLAR NEDEN VERİLEMİYOR?
Son zamanlarda alınan kararlar sorunları çözmek yerine, daha da kötüleşmesine neden oluyor.
Buna bir örnek çek kararı. Çeklerin ödenmesi üzerine alınan karar öylesine kötüydü ki bir anda ekonomi kilitlendi ve ciddi bir kaos yaşandı.
Ankara hemen yaptığı büyük hatayı fark etti ve kararı değiştirdi.
Maliye ve ekonomi bürokrasisi bu denli köklü ve güçlü olan bir ülkede, nasıl böylesine vahim bir hata yapılabildi? Bunun bir nedeni olması gerekir.
Bir başka örnek: Tam kapanma konusunda alınan kararlar kargaşayı, haksız rekabeti, tepkileri arttırdı.
İçki satışına getirilen yasak tekel bayileriyle, marketler arasındaki haksız rekabeti önlemek için alınmıştı. Tartışma büyüyünce bu kez esnaf odası marketlerle esnaf arasındaki rekabeti dile getirdi, yeni yasaklar geldi.
Marketlerde hangi ürün satılacak, hangisi satılmayacak tartışması sürerken, internet üzerinden her türlü ürünün satılması, haksız rekabetin önlenemeyeceğini gösterdi. Sorun çözülemedi.
Bazı maçlara seyirci doluşurken, aynı şehirde sokağa çıkan vatandaşa ceza kesildi.
Bir başka tuhaflık. Camide itikaf yapmak isteyen, buna engel çıkınca gerilimi tırmandıran cemaatin mensuplarına cami içinde biberli gazla müdahale edildi. Şimdiye kadar emsali görülmemiş bu müdahale biçimi büyük tepki alınca, müdahalede bulunan görevli açığa alındı. Ardından İl Emniyet Müdürü sorumluğu üstlenerek emekliliğini istedi.
Örnekleri çoğaltabiliriz…
Ancak soru değişmiyor:
Devletin karar mekanizmaları neden isabetli kararlar alamıyor, neden sorunlar çözülemiyor?
Peki ne oldu?
SİSTEMİ TIKAYAN NEDENLER?
Devlet aklı, devletin mekanizmalarını işleten kurumların ortak kararı ile oluşur. Devletin ve vatandaşların ortak çıkarları gözetilir.
Uzun süredir bürokraside sorunlar olduğu konuşuluyordu. Bunun en önemli nedeninin, yeni Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi olduğunu tespit eden hükümet, Fuat Oktay’ın başkanlığında bir ekiple sistemin kilitlenen, işlemeyen yönlerini düzeltecek çözümler arıyordu. Ancak bu çalışma bitti mi, uygulandı mı bilemiyoruz.
Lakin halen bürokraside böylesine ciddi sorunlar yaşanıyorsa, bu çalışmanın tamamlanmadığı anlaşılabilir.
BÜROKRASİNİN RİSK ALMADIĞI DÖNEMLER
Liyakat ve ehliyet sahibi bir bürokrat, imza attığı bir kararın sonuçlarını ve etkilerini iyi hesaplar. Siyasi iradeye güvenen bir bürokrat, sistemin iyi işlemesi için gerektiğinde risk alır.
Şurası kesindir ki, ne zaman siyasette kaygan bir zemin oluşsa, siyasi irade ile bürokrasi arasında bir güven sorunu çıksa, bürokratlar hemen frene basar, asla risk almazlar.
Alacakları her türlü kararı bir üst makama paslar, onların karar vermesini, dolayısıyla riski onların almasını ister. Şaşıracaksınız ama bazen çok basit kararlar bile Cumhurbaşkanına kadar çıkar.
Böylece sistem yavaşlar, hatta tıkanır.
Böyle zamanlarda kararlar yukarıdan aşağıya doğru geldiğinde ise bürokrasi kararın doğruluğunu, yanlışlığını, etkisini düşünmez ve imzalar. Nasıl olsa risk ve sorumluluk üst kademelerdedir.
LİYAKAT MI, GÖZE GİRME Mİ?
Sistemin kötüleşmesine neden olan şeylerden biri de, liyakate göre değil de, üst makamların gözüne girme oranıyla terfi edeceğini düşünen bürokrasinin, “kraldan çok kralcı” kesilip hatalı karar almasıdır.
Hukuki altyapısı olmayan bir dava, gariban kağıt toplayıcıya kesilen bir ceza, güya provokasyonu önlemek için yapılan biber gazlı müdahale… devlet/millet faydasını değil, bürokratın kişisel fayda hesabıyla alınmış kararla olabilir ancak.
ORTAK AKLI DURDURAN 5 NEDEN
Sonuç itibariyle:
1. Liyakat sahibi olmayan bürokrat doğru kararlar alamaz.
2. İstişare edilmeden, aceleyle alınmış kararlar sorunu çözmez, yeni problemler doğurur.
3. Ortak akılla alınmamış her karar, devleti ya da milleti zarara uğratır.
4. Siyaset ve bürokrasi arasında güven sorunu başlamışsa bürokrasi kilitlenir, işler durma noktasına gelir.
5. Kararlar devlet ve millet faydası değil, kişi memnuniyeti gözetilerek alınırsa, herkes bundan zarar görür.
Böyle zamanlarda devletin aklı durur.