İletişim Başkanlığı'na olağanüstü yetki mi verildi?
Hepimizin kişisel verilerini ilgilendiren önemli bir düzenlemeyle ilgili Anayasa Mahkemesi bir karar verdi geçtiğimiz günlerde.
Konu, 23/7/2018 tarihli ve (14) numaralı İletişim Başkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), bu kararnameyle, kişisel verilerin İletişim Başkanlığı tarafından istenildiği zaman toplanacağını, bunun denetiminin mümkün olmadığını ve ortaya keyfi uygulamaların çıkabileceği gerekçesiyle Anayasa’ya aykırı olduğunu söyleyerek iptal davası açtı.
Kararnamede en önemli itiraz edilen madde ise şu:
(2) Başkanlık, görevleri ile ilgili olarak gerekli gördüğü bilgileri bütün kamu kurum ve kuruluşlarından ve diğer gerçek ve tüzel kişilerden doğrudan istemeye yetkilidir. Kendilerinden bilgi istenen bütün kamu kurum ve kuruluşları ile diğer gerçek ve tüzel kişiler bu bilgileri istenilen süre içinde öncelikle ve zamanında vermekle yükümlüdürler.
(3) Bu şekilde elde edilen bilgilerden ticari sır niteliğinde olanların gizliliğine uyulur.”
Mahkeme bu iptal başvurusunu görüştü. Mahkeme Başkanı Zühtü Arslan dahil 5 üye kararnamenin iptal edilmesini istedi. Ancak 10 üye bu kararnamenin Anayasa’ya uygun olduğu görüşünü savundu.
Karar oy çokluğu ile kabul edildi ve kararname yürürlüğe girdi.
ANAYASA MAHKEMESİ BAŞKANI'NIN İTİRAZI
Başkan Zühtü Arslan karşı oy kullanırken yazdığı uzun gerekçesinde özetle şöyle diyor:
"Konuyu kişisel verilerin korunması ve kişi özgürlüğü açısından incelemek gerekir. Bu düzenleme temel haklarla ilgili bir düzenlemedir. Bu kararnameyle İletişim Başkanlığı'na özel bir yetki verilmiştir. Bunu kararnameyle yapamazsınız. Bunu ancak kanunla yapmak zorundasınız.
İletişim Başkanlığı görev alanına giren her konuda, kişi hakkında her türlü bilgiyi talep edebilecek. Görev alanı ise çok geniş bir şekilde tanımlandığından hemen her konu bu alana girebilir.
İletişim Başkanlığı'nın talep ettiği bilgiler, kişinin adı ve soyadı, doğum yeri ve tarihi gibi kimlik bilgileri değil, telefon numarası, motorlu taşıt plakası, pasaport numarası, özgeçmiş bilgileri, resim, görüntü ve ses kayıtları, parmak izleri, genetik bilgiler, etkileşimde bulunulan kişiler, grup üyelikleri ve aile bağları gibi kişiyi belirlenebilir kılan tüm bilgiler de olabilir.
Çünkü kararnamede bunlar için bir sınırlama ya da düzenleme yapılmamıştır. Kararname İletişim Başkanlığı’na sınırsız yetki veriyor, belirsiz ve öngörülmez düzenleme olduğu için, kişisel verilerin korunmasını güvencesiz hale getiriyor. Bu nedenle Anayasa’ya aykırıdır..."
HAKKIMIZDA HER TÜRLÜ VERİ TOPLANABİLİR
Yine karşı oy kullanan mahkeme üyesi Engin Yıldırım ise şöyle diyor:
“…Modern devlet bilgi açlığını giderirken, iştahını kontrol etmeyi bilmelidir. Aksi takdirde obezite durumuyla karşı karşı karşıya gelebilir ve bu da hukuki, toplumsal ve siyasi ve iktisadi sağlık için sorunlara yol açabilir. (..) Kişisel verilerin ilgili kişinin açık rızası olmadan toplanması, işlenmesi ve aktarılması, kişinin basit bir veri nesnesi olarak değerlendirilmesine yol açtığından insan haysiyetini de zedelemektedir...”
Kararnamenin Anayasa’ya uygun olduğunu söyleyen 10 üye ise, bireyin kişisel verileri kanunla koruma altına alındığı için, İletişim Başkanlığı’nın talep ettiği bilgilerin bu kanuna aykırı olamayacağını belirtmiş ve Anayasa’ya uygun olduğunu savunmuş.
Sonuç olarak İletişim Başkanlığı diyelim ki bir gazeteci hakkında, görev alanına girdiği için maillerinden, banka hesaplarına, aile bağlarından DNA verilerine, telefonlarından sosyal medya hesaplarına kadar her türlü bilgiyi edinebilir. Bunların nasıl kullanılacağı, depolanacağı, korunacağı ve denetleneceği konusunda bir düzenleme yok, belirsizlik var.
Hakkımızda bilgi toplandığından da haberimiz de olmayacak bu arada.
İletişim Başkanlığı ekibini zan altına bırakmak istemem. Ancak düzenleme çok riskli, suiistimale açık, kişinin özgürlük alanını daraltıcı bir düzenleme bana göre.
Mahkemede karşı oy kullanan üyelerin daha özgürlükçü, kişinin haklarını savunan görüşler savunduğunu ve gelecekte sorunlar yaşayabileceğimize dair akla yatkın öngörüleri olduğunu düşünüyorum.
Bunu dikkate almakta fayda var.