"AK Parti giderse"
Yirmi yıllık kesintisiz bir iktidar önemli bir alışkanlıktır. İnsanlar alışkanlıklarından öyle kolay kolay vazgeçmezler.
Evlilik gibi.
Sorunlu evliliklerin büyük kısmı, yıllardır devam eden alışkanlıklar nedeniyle sürdürülür.
Çok zordur boşanma kararı vermek.
Seçmen de yıllardır oy verdiği, birlikte yaşadığı partiyi böyle görür. Sorunlar var, sıkıntılar var, rahatsız olduğu konular var ama mesele o parti iktidarını değiştirmeye geldiğinde, şikayet ettiği kadar kolay değiştirmez.
DÜZEN BOZULMASIN
Anadolu insanının çok sık kullandığı ve aslında yaşam düzenini tarif eden bir cümlesi vardır: “Düzen bozulmasın.”
Evini değiştireceği zaman, mahallesinden, şehrinden taşınacağı zaman, işini, mesleğini değiştireceğinde hep bu cümle aklına gelir öncelikle:
“Şimdi düzenimizi kurduk, bozulmasın”.
Alışmış olduğu ev hayatı, mahalle düzeni, şehir yaşamı, iş yeri alışkanlıklarını değiştirdiğinde, yerine daha iyisi gelecek mi diye kaygılanır.
İktidar değişikliği söz konusu olduğunda, bu duygu ve bu düzen arayışı daha belirgin ortaya çıkar.
AK Parti’den şikayeti var seçmenin. Doğru.
Başta hayat pahalılığı, yargı, eğitim, torpil, liyakatsizlik… Şikayetçi olduğu birçok konuyu sıralıyor seçmen.
Ancak AK Parti iktidarı yerine başkasının gelmesi söz konusu olduğunda bu kez duruyor.
Çünkü 20 yıldır devam ettiği bir düzeni, alışkanlığı var.
Belediyede, kaymakamlıkta, valilikte, nüfus idaresinde, hastanede, iş hayatında kısacası hayatını etkileyen her yerde bir tanıdığı var, bir ilişki ağı oluşmuş.
Sadece bunlar değil.
Güvenlik, ekonomi, dış politika, terör, çevre ülkelerdeki kaos ve yabacı ülkelerin baskıları... Buna direnen bir iktidar var ona göre.
İşte bu düzenin bozulacağını düşünüyor.
SEÇMEN GÜVEN DUYACAĞI ALTERNATİF ARIYOR
Şikayetçi olduğu iktidarın yerine başka birini getirmek istediğinde, seçmenin temel davranış refleksi “Düzeni kim kurar” oluyor bu sefer.
Yani güveneceği bir alternatif arıyor.
“Bu lider, bu parti düzeni bozmaz, bozulmuş düzeni yeniden kurar” dediği anda oyunun rengini değiştirecektir.
Kim ne derse desin, AK Parti ilk on yılında milletin yaşam biçimini rahatlattı, refaha kavuşturdu, iş buldu, yaşam standardını yükseltti... Bu bir gerçek.
Özellikle muhafazakar camianın yaşadığı ve 28 Şubat’ta zirve yapan baskı, hak mahrumiyetleri, dışlanmışlık çemberini kırarak, onları rahatlattığı da bir hakikat.
Şimdi bu haklarını kaybetmekten korkan insanların, muhalefete güven duyarak AK Parti’den vaz geçmesi o kadar kolay değildir.
Düzenin bozulmasından endişe edenler, alışkanlıklarını değiştirmek istemeyenler, kazanılmış haklarını kaybedeceğini düşünenler, muhalefete hala tam güvenmeyenler, sıkıntılara rağmen mevcudun devamından yana oylarını kullanacaklardır.
AK PARTİ OLMAZSA NE OLUR?
Bu anlattığım seçmen davranışını bilen insanlar, "AK Parti giderse düzen bozulur, haklarınızı kaybedersiniz, ülkede kaos olur" diyerek insanların kaygılarını daha da körüklüyor.
Bunun etkisi var mıdır? Bence evet.
İnsanlar bundan etkilenir.
Bu doğru bir davranış değildir ama öyle etik temennilerle siyasileri bu tutumundan vazgeçiremezsiniz.
"AK Parti olmazsa ülkede hiçbir düzen bozulmaz, kazanılmış haklar kaybedilmez" demek için seçmene güven vermek, onu ikna etmek zorunda muhalefet. Bunu da somut olarak göstermeli.
Öyle çarşaflı kadınlara zincir vurup gösteri yaparlarsa kimseyi ikna edemezler.
Ekranlarda öfkeyle, ağızlarından tükürük saça saça “hesap soracağız” diye bağıran, çağıran muhalefet sözcüleri, seçmeni ikna etmiyor, korkutuyor.
AK Parti giderse tabii ki ülkede bir kaos oluşmaz.
Ancak bunu seçmene anlatamıyor, ikna edemiyor muhalefet.