Helalleşme sancısı
Kemal Kılıçdaroğlu’nun, “Helalleşme yolculuğuna çıkacağım” sözünü duyduğumda biraz şaşırdım. Ancak videosunu izlediğimde daha çok şaşırdım.
"Ben de partim de yanlışlar yaptı, bunun için helalleşeceğiz" demek, politika dışı bir duygu.
Her iktidar döneminde aynı siyasi arızalar veren sistemi değiştirme talebi, tam olarak siyaset üstü bir tutumdur.
Birkaç yıldır aynı fikri savunuyorum.
ZOR, UZUN, MEŞAKKATLİ AMA İDEALİST YOL
Örneğin politize olmuş yargı sisteminin mağdur etmediği kesim kalmadı. Solcular, sağcılar, muhafazakarlar, dindarlar… O zaman "Yargı sisteminde sorun var" diyerek bu sistemi, kim gelirse gelsin, arıza çıkartmayacak hale getirmek, çok idealist bir tutumdur.
Şimdi Kılıçdaroğlu bundan bahsediyorsa, kararın idealist, işinin çetin, yolunun da uzun olacağını bilmeli.
En başta kendi partisinde yaşanacak dirence ve gösterilecek tepkiye hazır olmalı.
Nitekim ilk itirazlar da parti içinden gelmeye başladı.
Eski milletvekili, gazeteci Barış Yarkadaş adeta “Bu da nerden çıktı” der gibi itiraz etmiş.
Yarkadaş’ın, “Sonu reddi mirasa varan bir süreç, CHP ne suç işledi de helallik isteyecek, CHP’de yanlışa yanlış diyebilecek kimse yok” cümleleri, CHP tabanında ve parti içinde yükselecek tepki damarını temsil ediyor aslında.
Yarın, “Muharrem İnce ile helalleş, Baykal ile helalleş, Mustafa Sarıgül’le helalleş” sözlerini de duyacağız.
Çok zor bir işe girdi Kemal Bey.
SORUN İNANDIRICILIK SERMAYESİNDE
Tek Parti döneminde yapılanlarla nasıl yüzleşecek bilemiyorum.
Yüzleştiğinde insanlarla nasıl helalleşecek onu da bilmiyorum.
Asıl sorun, Kılıçdaroğlu’nun daha önce yaptığı çok büyük hatalar yüzünden, helalleşmek istediği kesimde inandırıcılığının çok zayıflamış olması.
İnandırıcılık siyasette en büyük sermayedir.
Ancak kişisel olarak sıra dışı bir çaba olduğunu, takdire şayan bulduğumu söylemeliyim. Bu bakış açısını siyaset üstü buluyorum.
Şahsen önyargılı olmadan konuyu izlemeye, doğru atılan her adımı desteklemeye çalışacağım.
Lakin halkı nasıl ikna edecek, tepkileri nasıl aşacak onu bilemiyorum.