Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Ekonomi ve Hazine’den sorumlu bakan olmadan birkaç gün önce Nureddin Nebati ile uzun bir telefon görüşmesi yaptık. Arkadaşlığımız çok eskilere dayandığı için konuşmamızın büyük kısmı resmiyetten uzak geçti.

        Ancak benim asıl merak ettiğim ekonominin gidişatına dair görüşleriydi.

        Ayrıca bakanlık içindeki kargaşadan, ekipleşmelerden ve düzensizliklerden de haberim vardı. Bunları uzun uzun konuştuk.

        Yeni ekonomi politikasıyla ne zaman rahatlayacak vatandaş, sanırım sahada en çok karşılaştığım sorulardan biriydi. Onu da yönelttim.

        Nureddin Nebati, Twitter hesabından yeni ekonomi politikasını destekleyen açıklamalar yaptığı için herkes onun bakan olacağını bekliyordu.

        Doğrusu kendisi bu kadar emin değildi.

        Bu yüzden konuşmalarımızı yazmamı istemedi.

        “Yanlış anlaşılabilir, yeni bakan belli olana kadar bekle lütfen” dedi. Ben de sözümü tuttum, bekledim.

        Konuşmalarımızdan bazı kısımlarını yazamam. Zira kişisel arkadaşlığımız gereği rahat konuştuk.

        Ancak ekonomiye dair sorduğum soruların cevaplarını burada aktarabilirim. Zaten bunları da yazacağım demiştim.

        Edindiğim izlenim, Nureddin Nebati, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeni politikasını sonuna kadar savunacak. Herhangi bir konuda direneceğini sanmıyorum.

        Ekonomi yönetimindeki dağınıklık ve çok başlılıktan şikayetçiydi. Bunun da bitirilmesi için çaba harcayacaktır.

        REKLAM

        Berat Albayrak’a yakın olduğunu bilmeyen yok. Merkez Bankası Başkanı da öyle. Dolayısı ile aynı ekipten isimler olarak birlikte uyum içinde çalışacaklardır.

        Bu aynı zamanda hiçbir mazeretin kalmayacağı anlamına da geliyor. Ya başaracaklar ya da Cumhurbaşkanı dahil, sorumluluğu birlikte üstlenecekler.

        “Halk bu ekonomi politikasıyla çok sıkıntı çekiyor, peki ne zaman rahatlatacak, bir takvim, tarih var mı kafanda?” diye sordum.

        “Hazinedeki bürokratlar Mart-Nisan gibi rahatlama olacağını söylüyor. Ancak ben Haziran ayında bir rahatlama olacağını düşünüyorum. O tarihlerde turizm gelirlerimiz ekonomiye büyük katkı sağlayacak. Bu da bizi rahatlatacak. Zaten ne yapıp edip, ülkeyi rahatlatmamız, ekonomiyi düzeltmemiz lazım, başka seçeneğimiz de yok. Yoksa büyük sıkıntı çekeriz.”

        - “Peki asgari ücret için ne düşünüyorsun, rakam var mı kafanda?

        - “Asgari ücretliyi rahatlatmamız gerekiyor. Ben iş adamıyım. Yüzlerce insan çalışıyor yanımızda. Onların sıkıntılarını biliyorum. Yüksek bir asgari ücret vermeliyiz. Ben bunu savunuyorum. Başka türlü olmaz.”

        Sanki bakan olacağı içime doğmuş da öyle görüşmüşüz gibi oldu konuşmalarımız.

        Dedim ya görüşmemiz eski iki arkadaş olarak yapıldı. Bir gazeteci-bakan röportajı değildi. Ayrıca Nureddin bey de bakan değildi konuşmamızda, yardımcıydı. O zamanki öngörüleri böyleydi.

        Şimdi bakan olduğundan görüşleri, hedefleri, öngörüleri değişebilir. Bunu zaman içinde açıklayacaktır.

        Bir süre sonra tekrar konuşursak, artık arkadaşlığı bir kenara bırakıp, öyle konuşacağız!

        Kalkılacak o koltuk

        Kalkılacak o koltuk
        0:00 / 0:00

        Dünyanın en büyük 20. ekonomisini yönetmek kolay bir şey değildir. O koltukta oturmak da öyle.

        Elinizin altında milyar dolarlar geçiyor, onlara yön veriyorsunuz, milyonlarca insanın hayatını belirleyecek kurallar koyuyorsunuz.

        Büyük sorumluluk, büyük vebal, büyük onur aynı zamanda.

        Lütfi Elvan, 13 ay oturduktan sonra koltuğunu yardımcısı Nureddin Nebati’ye devrederken bunlar geçti aklımdan.

        Elvan, “Makamlar gelip geçici” dedi.

        Nebati de “Bu koltuğu bir süre önce devralmıştı Sayın Bakan, şimdi bize devrediyor. Biz de ömrümüz yeterse bir başkasına devredeceğiz. Evet, makamlar gelip geçici.”

        Bence çok güzel konuşmalar.

        Keşke hep öyle kalsa tabii.

        Siyaset ve bürokraside o önemli koltuklara oturunca önceleri hep böyle idealist açıklamalar yapılır.

        Sonra öyle alışır ki insan o koltuğa, ölene kadar kalkmak istemez.

        Ancak Lütfi Elvan dünyanın en büyük 20. ekonomisini yöneten koltuktan, “affını” isteyerek kalktı. Kendi iradesiyle böyle bir karar vermesi takdire şayan. Kolay değildir istifa etmek.

        O koltuklar, o makamlar, o imkanlar hiç kimseye kalmadı bugüne kadar. Bundan sonra da kalmayacaktır.

        Önemli olan oradan kalktıktan sonra nasıl anılacağınız, geride ne iz bıraktığınızdır.

        REKLAM

        Millet sizi nasıl hatırlayacak ve anacak?

        Lütfi Bey bir gün kenar mahallede bir kahvehaneye gidip, oradakilere sorsun Lütfi Elvan'ı, bakalım ne diyecekler?

        Bunu düşününce o koltuklarda başka türlü çalışır insan.

        Umuyorum ki yeni bakan Nureddin Nebati milleti için çalışsın ve öyle anılsın.

        O koltukların geçici olduğunu her gün aklında tutup, milletin emanetini korusun, yetimin hakkını savunsun.

        Diğer Yazılar