İnsanın kuraklığı
Toprak sudan, tüm canlılar da topraktan beslenir.
Yağmur, kar yağmazsa toprağın kuraklık dramı başlar.
Toprak kuruduğunda hiçbir canlıyı besleyemez.
Tabiatın ölümü bu kuraklıkla gerçekleşir.
Peki hiç düşündünüz mü insanın kuraklığı nasıl olur?
Öyle yemek, içmek gibi fiziki bir yoksunluğun neden olduğu kuraklığı kast etmiyorum.
İnsan ruhunda yaşanacak bir kuraklıktan bahsediyorum.
Doğal olarak başka bir soruyla bunun cevabını bulabiliriz.
İnsan ruhu neyle beslenir?
Klasik bir söz vardır, müzik ruhun gıdasıdır diye.
Sadece müzikle beslenmiyor ruhumuz aslında.
Bence her insanın ruhsal beslenmesi farklıdır.
Ancak hepimiz için ortak besinler var yine de.
Suyun toprağı ve insanı beslemesi gibi, bazı şeyler ruhumuzun ortak besin kaynağıdır.
İnsanın içinde barındırdığı iyi huylar aynı zamanda ruhun da gıdası olsa gerek.
Sevmek ve sevilmek mesela.
İyilik yapmak.
Merhamet göstermek.
Affetmek.
Dürüst olmak.
Bir yaratıcıya ibadet etmek.
Mazluma, garibana, yolda kalmışlara yardım etmek.
Zulme karşı çıkmak…
Bu iyi duygularımızı ön plana çıkarmak ruhumuzu besler. Güzelleştirir, huzur bulmasını sağlar.
Huzur bulan ruh, bedeni sükunete erdirir.
Bazen de fiziki olarak yaptığımız şeyler aynı zamanda ruhumuzun da gıdası olabilir.
Toprakla, doğayla hemhal olmak.
Bir gülü seyretmek, bir nergisi koklamak.
Bir kuşa dokunmak, bir hayvanı sevmek.
Bir ırmağın kenarında oturmak, bir salkım söğüdün dallarına dolanmak...
Ruhunuzun bunları yaptığımızda nasıl beslendiğini hissedebilirsiniz.
Şimdi insanın kuraklığını, yani ruhun kuraklığını konuşabiliriz.
Huzur, mutluluk, sükunet bulduğunuz, ruhunuzu besleyen şeylerin yoksunluğunu düşünün.
Toprağın sudan yoksun kaldığında kuruması gibi, ruhunuz da beslendiği şeylerden yoksun kaldığında kuraklık yaşar.
Ruhumuzla birlikte hayatımızın nasıl da kuruduğunu fark ediyor musunuz?
İyilikten, sevgiden, merhametten, sanattan, estetikten, kültürden, doğadan, topraktan, maneviyattan uzaklaştıkça kuruyoruz.
Çatlamış toprak gibi, kuruyan ruhumuz da bizi beslemiyor.
Üretemiyor, enerji veremiyor, bedenimizi sükunete erdirmiyor.
Kuru hayatlarımız olmaya başladı.
Kavgalardan, çekişmelerden, ihtiraslardan, siyasi tartışmalardan kurumuş toprağa döndü hayatlarımız.
Sevgi, aşk, iyilik, yardım, merhamet, affetmek ne kadar az görünüyor oldu hayatlarımızda.
İşte buna insanın kuraklığı denir.