Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Herkes Rusya’nın savaşı kazanacağını, Ukrayna’nın işgal edileceğini, Batı'nın sembolik yaptırımlar ve kınamalarla olayı geçiştireceğini düşünüyordu. Derken savaşın ikinci günü akşamından itibaren rüzgar birden tersine esmeye başladı.

        Neden?

        Bunun sebeplerini şöyle sıralayabiliriz.

        1. Ukrayna’nın ve Zelenskiy’nin beklenmeyen direnişi

        Kimse Ukrayna’nın bu denli direneceğini beklemiyordu. Yine “eski komedyen” diye eleştirilen (ben de dahilim buna) Zelenskiy’nin böyle bir direniş, liderlik ve irade göstereceğini de tahmin etmiyordu.

        İşte bu direnç, başkentin düşmemesi ve Rusların hemen yönetimi ele geçirememesi Batılı ülkelerin tavrının değişmesine en önemli etken oldu.

        2. Hitler ve savaş korkusu herkesi etkiledi

        Ukrayna’dan gelen savaş görüntüleri, mülteci ve yaralı fotoğrafları öyle Irak, Suriye Afganistan’dan gelenlere pek benzemiyordu.

        Bilakis bu görüntü ve fotolar, kendilerine benzeyen sarışın, mavi gözlü, sarı saçlı insanların öldürüldüğü görsellerdi.

        Nitekim bölgeden yayın yapan gazeteciler “Kendinize gelin bize benzeyen insanların öldürülmesinden bahsediyoruz, Suriyeli Iraklıların değil” diye herkesi uyardılar (ırkçı bir zihin yansıması tabii aynı zamanda).

        Ve bilinç altından o korkunç 2. Dünya Savaşı hatıraları ve Hitler çıktı.

        Herkes irkildi ve tepki gösterdi. İktidarlar da medyanın ve kamuoyunun tepkisine kayıtsız kalamadı.

        3. Savaş, Ukrayna’dan sonra Avrupa’ya kayacak korkusu

        Eğer Ukrayna düşerse sırada NATO üyesi olmayan diğer ülkeler olacaktı. Daha sonra da çekirdek Avrupa ülkelerine sıçrayacaktı. İşte bu devletleri çok korkuttu.

        Putin’i Ukrayna’da durduramazlarsa bir daha asla durduramayacaklarını anladılar. O korku hepsini kedine getirdi.

        4. Can kaybı vermeden Rusya ile hesaplaşma fırsatı

        Direnmeye azmetmiş, güçlü bir liderlik oluşturmuş, fena sayılmayan bir ordusu olan Ukrayna, Putin’i bataklığa saplamak için bulunmaz fırsat doğurdu.

        Para, silah, mühimmat, gıda, miğfer ve ne tür malzeme isterlerse verdiler. Bir tek “can” (asker) vermediler. Avrupalı ve Amerikalı askerler ölmeyecekti, şehirleri harap olmayacaktı. Sadece Ukraynalıların öleceği, Ukrayna şehirlerinin harap olacağı bir savaş, Rusya ile bir hesaplaşma için eşsiz değerde bir fırsat oldu batı için!

        Böylece Rusya hırpalanacak, gücü zayıflayacak, belki de Putin devrilecekti.

        İşte bu da iştahlarını kabarttı.

        5. İnsan hakları, yaşam hakkı meselesi değil mesele, beka sorunu

        Batılı ülkelerin insan hakları, yaşamın kutsallığı, özgürlük gibi kaygılarından dolayı harekete geçtiğini sanmayın. Böyle gösterseler de asıl mesele bizde çok kullanılan, "Beka sorunuydu" asıl kaygı uyandıran. Ukrayna düşerse NATO bitecek, Atlantik Paktı rezil olacak, Çin ve Rusya’ya karşı savunmasız bir duruma düşeceklerdi. Bu da onların geleceklerinin kararması demekti.

        Bu yüzden var güçleriyle savaşı tersine çevirmek için çabalamaya başladılar.

        Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem'in zorlukları, artıları

        Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem'in zorlukları, artıları
        0:00 / 0:00

        6 Siyasi parti sanırım tarihimizde ilk defa bir araya gelip, siyasi bir metne imza atıyor. Hem de yönetim sistemimizi radikal şekilde değiştirecek bir metin.

        Bu açıdan oldukça önemli bir imza töreniydi.

        HER PARTİ’DEN İNSANIN ORTAK TOPLANTISI

        Birçok siyasi partinin salon toplantısına katıldım ama ilk defa çoklu partilerin ortak toplantısını izliyorum.

        Doğal olarak dikkat kesildim her şeye.

        Salonda herhangi bir partinin ya da liderin öne çıkmaması için özenli bir çalışma yapılmış.

        Çalınan müzikten, etrafın süslenmesine, katılımcı profiline ve sayısına kadar hiçbir siyasi görüşü öne çıkarmayacak bir düzenleme yapılmış.

        2017’den beri işleyen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni, nasıl Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’e geçirecekler, onun içeriği kamuoyuna tanıtıldı.

        Çok kalabalıktı. Salona sığmadı tabii gelenler. Küçük çaplı bir kargaşa yaşandı doğal olarak.

        Konuşmacıların hepsi aşağı yukarı aynı alkışı aldı. Liderlerin ismi anons edildiğinde ve sahneye çıktıklarında da durum benzerdi.

        Heyecan vardı salonda ama slogan atılmadı ya da pankart, afiş açılmadı.

        MEDYANIN YOĞUN İLGİSİ

        Muhalefet sık sık medyanın iktidarın kontrolünde olduğunu, kendilerine yer vermediğinden sitem ediyor.

        Ancak salonda çok yoğun medya mensubu vardı. Hem merkez medyadan, hem de sosyal medyadan küçüklü büyüklü sanırım 210 medya mensubu davet edilmiş ama katılan sayısı daha fazla oldu.

        Toplantının yapıldığı Bilkent Otel'in koridorlarına küçük yayın odaları konmuş. Onlarca canlı yayın yapan kuruluş vardı.

        Bundan sonra muhalefetin medyadan şikayetini daha dikkatli yapması gerek. Bence bu mazeretleri ortadan kalktı.

        Hemen hemen tüm alanlardan sivil toplum örgütlerinin davetli olduğunu da not edeyim.

        Ayrıca 6 partinin sosyal medya hesaplarından toplantı canlı verildi. Sanırım bu da ilk defa oluyor. CHP’nin resmi hesabından Saadet, İyi Parti, Gelecek, Deva, Demokrat Parti yetkilileri ilk defa canlı olarak konuşmuş oldu.

        Sosyal medyada eş zamanlı olarak ortak etiket çalışması da yapıldı.

        Toplantının medya ve kamuoyu görünürlüğü Ukrayna krizinin biraz gölgesinde kaldı tabii.

        İÇERİK İDEAL AMA UYGULANMASI NASIL OLACAK?

        İçerik beklediğimden daha kapsamlı çıktı. Yasama, yürütme, yargı ile sınırlı kalınmamış. Temel hak ve özgürlükler, kamu yönetimi, siyasi etik kanunu, çevre, kadına karşı şiddet, yolsuzluk vb. konular dahil birçok alanda ilkeler belirlenmiş.

        Bu kadar çok farklı konulara değinilmesine şaşırdım. Ama ekonomi ve dış politika konuları yoktu. Galiba bunlara sonradan girilecek.

        Sanırım kadınlar İstanbul Sözleşmesi’nin geri gelmesini beklemişler ki salonda onu duymayınca birkaç kadın yüksek sesle dillendirdi. Ama bu konuda bir anlaşma olmamış.

        Oradaki siyasi partilerin, hatta AK Parti’nin programında benzer idealist ilkeler görmek mümkün. Ancak uygulamaya gelindiğinde durum farklılaşıyor.

        Mesela AK Parti de YÖK’ü kaldıracağını söylüyordu ama hala kaldırmadı. Hatta daha da güçlendirdi.

        Yargı konusunda yapılacak düzenlemeler son derece isabetli. Hakimler ve Savcılar Kurulundan adalet bakanı ve müsteşarın çıkarılması dikkat çekici.

        Bunun gibi son derece önemli düzenlemeler var.

        Tek parti kendi programından saparken, 6 parti bu metinden sapmadan nasıl gerçekleştirecek tüm bunları bilmiyorum.

        Belki 6 parti birbirini denetleyerek ve denge oluşturarak gerçekleştirecekler.

        Göreceğiz ama uygulama konusu o kadar da kolay olmayacak.

        CUMHURBAŞKANI NASIL SEÇİLECEK BELİRLENMEMİŞ

        Partilerin üzerinde anlaşamadığı konular mevcut haliyle bırakılmış.

        Mesela Cumhurbaşkanı’nın nasıl seçileceği metinde yok. Metni hazırlayanlara bunu sorduğumda, “herkes de buna takılmış” dedi. Meğer benim gibi çok kişi sormuş.

        E doğal tabii sorulması, en kritik konulardan biri bu.

        Bu biraz da sonraki yol haritasıyla ilgili bir konu. Bu yüzden sonraya bırakılmış.

        Yani 2023'te mevcut haliyle Cumhurbaşkanı'nı halk seçecek. Ama sonra nasıl bir süreçle ve yöntemle parlamenter sisteme geçilecek bu henüz belli olmadığından, Cumhurbaşkanı’nın seçimi de belirlenmemiş.

        Meclis mi seçecek, yoksa halk mı seçecek ona sonra karar verecekler.

        Kesin olan şey ise 7 yıllığına, bir defaya mahsus, yetkisiz, sorumsuz ve sembolik bir Cumhurbaşkanı seçilecek.

        Neredeyse sıfır düzeyinde etkin bir makam planlanmış.

        Bu özelliklerdeki bir Cumhurbaşkanı’nı halka seçtirmek bence gereksiz.

        Önemli olan görev ve sorumluluk alanı diyorlar, seçim şekli değil.

        SONRAKİ YOL HARİTASI HAYATİ ÖNEM TAŞIYOR

        Bu parlamenter sistemi nasıl hayata geçirecekler? Seçimi kazandıkları takdirde nasıl dönüşüm olacak?

        Bahsettikleri değişiklikleri yapmak için birçok Anayasa değişikliği gerekecek, bu çoğunluğu bulamazlarsa ne olacak?

        Aday nasıl belirlenecek? Ortak aday mı, tek aday mı olacak? Partiler yönetimde olacak mı?

        Bunun gibi son derece “ölümcül sorular” bu 6 partiyi bekliyor.

        Mart ayında sonraki yol haritasının konu başlıkları ve takvimi belirlenecek. Sonra yine genel başkan yardımcıları bir araya gelip bir metin hazırlayacak ve genel başkanlara sunacaklar.

        Ne kadar sürer bilinmiyor. Lakin benim kanaatim fazla vakitleri yok. Acele etmezlerse bu sistemi seçmene anlatmaya süre kalmadan seçim gelip çatacak.

        DEMOKRASİMİZ AÇISINDA YENİ VE FAYDALI BİR TECRÜBE

        Yeni sistemin belki de en büyük faydası bu oldu. Çok farklı siyasi görüşleri bir araya getirdi ve birbirine yaklaştırdı.

        CHP, başörtülü insanlarla helalleşme toplantıları düzenliyor, Saadet Partisi, “CHP zihniyeti” diye bir cümle kurmuyor eskisi gibi.

        Bu tür ittifaklar siyasi kamplaşmayı önleyici etki yapar. Bunun içselleştirilmesi ve tabana daha fazla yayılması lazım tabii. Yoksa siyasi sözcüler, “orta çağ zihniyeti” diye dindar kesimi eleştirirse ittifak tutmaz.

        Şimdi bu sistem önerilerini çok güçlü iletişim çalışmalarıyla halka anlatmaları gerek.

        Bir de gelecek eleştirilere göre revize edilmesinde fayda var. Ona da açık olmalılar.

        Diğer Yazılar