Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Allah’tan Cumhurbaşkanı Erdoğan vatandaşın sıkıntı çektiğini, enflasyon karşısında alım gücünün zayıfladığını ve sorunlar olduğunu küçük dokunuşlarla da olsa kabul etti.

        Böylece ülkede ekonomik sıkıntı olduğunu reddetmek, yansıtmak, örtmek için akla hasar veren açıklamaların bir kısmı durdu.

        Her ne kadar yine, "Aslında dünyada sıkıntı var bizde de var, hatta Avrupa’da daha çok geçim sıkıntısı çekiliyor" diyerek vatandaşa saç baş yolduranlar oluyor ama en azından sayısı düştü.

        NEDEN GERÇEKLERİ OLDUĞU GİBİ ANLATMIYOR HÜKÜMET?

        Ekonomi yönetimi kadar, ekonominin iletişimini yönetmek de hayati bir konu oldu artık.

        Eski zamanlarda Erdoğan sorunları olduğu gibi kabul eder, özeleştiri yapar ve bunu yine çözme iradesi gösterirdi.

        Bu siyasetin iletişimidir.

        Sorunlar ekonomide yoğunlaştığı için şimdi ekonomideki krizin iletişimini yönetmek icap ediyor.

        Gelin görün ki, ekonomi yönetilemediği gibi, iletişimi de yönetilemedi.

        Ekonomi bakanından AK Partili yöneticilere, ekranlarda iktidarı savunanlardan, sosyal medya fenomenlerine kadar, akla hayale sığmayan argümanlar, retorikler üretildi, vatandaş çileden çıkartıldı.

        Peki meseleyi olduğu gibi kabul etmek, tıpkı eski günlerde olduğu gibi, özeleştiri yapmak ve halka çektikleri sıkıntıları bildiklerini söylemek çok mu zor? Bunun işe yaramayacağını mı düşünüyor AK Parti.

        Oysa ki millet hep samimi ve dürüst davranan siyasetçilere destek olup, kredi vermiştir.

        DÜNYADAKİ KRİZ ÜLKEYİ ETKİLİYOR AMA EKONOMİ YÖNETİMİ HİÇ Mİ HATALI DEĞİL?

        Samimi bir tespit, halkın çektiği sıkıntıyı açıklıkla anlatmak, “ama” dememek, Avrupa ile kıyaslamadan, milletin derdini gündeme getirmek, aslında karşılık bulabilecek bir özeleştiri olabilirdi.

        Bunun yerine sürekli dünyadaki krizden bahsetmek, Avrupa’daki enflasyondan dem vurmak, biraz da ekonomi yönetiminin krizdeki payını örtme çabası gibi görünüyor.

        Millet de bunun farkında.

        Evet, Ukrayna-Rusya savaşından sonra ekonomide global bir deprem oldu ancak biz geçen yıl Ekim ayından beri zamları, dövizin fırlamasını, düşen alım gücünü konuşuyoruz.

        Bu gerçeği ne yaparsanız yapın değiştiremezsiniz.

        Bu nedenle samimi bir özeleştiri ile sağlam bir ekonomi politikası açıklasa AK Parti milletten belki bir kredi daha alabilir.

        Enflasyon rakamları hatalı mı?

        Enflasyon rakamları hatalı mı?
        0:00 / 0:00

        TÜİK yıllık enflasyonu % 61 olarak açıkladı. Üretici Enflasyonu ise % 115.

        Yine başladı tartışmalar.

        Muhalefet bu rakamlara inanmıyor, EnaG’ın % 142 enflasyon rakamını daha gerçekçi buluyor.

        TÜİK’TEKİ GÖREV DEĞİŞİMİ GÜVENSİZLİĞİ ARTTIRDI

        TÜİK konusunda yaptığım çalışmaya, bu tartışmalarda bazı yorumcular tarafından yine atıf yapıldı.

        Ben, eski TÜİK Başkanı Said Erdal Dinçer’in, rakamlar konusunda oldukça dürüst davrandığını, kendisine yapılacak baskılara direneceğini, gücü yetmezse de istifa edeceğini yazmıştım.

        Nitekim dediğim gibi oldu. Said E. Dinçer yüksek enflasyon rakamlarını açıkladıktan sonra istifa etti ama görevden alındığı açıklandı.

        Yeni Başkanı tanımıyorum. Enflasyonu ölçen birimin başına getirilen Başkan Yardımcısı'nı da.

        Bu görev değişikliği maalesef TÜİK’e olan güvensizliği arttırdı. Oysa kurum itibarını düzeltmek için epey yol almıştı.

        Ancak alt kadrolarda enflasyon ölçen ekipte bir değişiklik yapılmadı. O insanların dürüst olarak işlerini yaptığını düşünüyorum. Nitekim bazılarıyla görüştüm.

        Aynı şekilde çalışmaları sürdürdüklerini söylüyor.

        Eğer yeni Başkan da beni kuruma davet ederse, benzer çalışmayı yine yapmak isterim.

        NİSAN’DA ENFLASYON DAHA YÜKSEK OLACAK

        Enflasyon ölçümünü bireysel olarak takip eden bazı güvenilir yazarların, rakamların düşük çıktığı iddialarını sordum TÜİK’teki bazı uzmanlara.

        Özellikle sebze meyvedeki artışın Mart ayı içinde dalgalı seyrettiğini ancak artışın Nisan ayına yansıyacağını söylüyorlar.

        Yani Nisan ayında Enflasyon % 61’den daha yüksek çıkacak.

        Bir de sanki % 61 Tüketici, % 115 üretici enflasyonu azmış gibi niye başka rakam aranıyor ki?

        Bu rakamlar bile başlı başına ülkede ciddi ekonomik sorun olduğunu göstermeye yeter.

        Özellikle % 115 üretici enflasyonu, önünde sonunda tüketiciye yansıyacağını biliyoruz zaten.

        ÜRETİCİ ENFLASYONU DA FIRSATÇILAR YÜZÜNDEN Mİ ARTTI?

        Hükümetin fiyat artışlarının sorumlusu olarak, kendi haricindeki odakları gösterme çabası var. Marketlerin, komisyoncuların, fahiş fiyatla satanların bu işte parmağı olduğunu söylüyor.

        Belki böyle davrananlar olabilir. Ancak ülkedeki ekonomik büyüklüğü ve yaşanan pahalılığı göz önüne alırsanız, bu insanların enflasyona etkisinin söylendiği gibi olmadığı anlaşılır.

        Diyelim ki tüketiciye bunlar yüzünden pahalı gıda satılıyor.

        Peki üretici enflasyonunun müsebbibi de bu odakları mı?

        Hayır.

        % 115 çıkan üretici enflasyonunun en büyük nedeni enerji girdileri. Yani mazot, benzin, doğalgaz ve elektriğe yapılan olağan üstü zamlar.

        Bunda da özel sektörü suçlamak pek mümkün değil sanırım.

        Tüketici enflasyonunun en büyük kaynağı da üretici enflasyonu.

        Buradan bakıldığında suçlu aramadaki çelişki daha net gözüküyor.

        Diğer Yazılar