Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        İstanbul Esenyurt’ta, Haramidere’nin hep aynı noktasında taşkınlık yaşanıyor.

        Evler, işyerleri sular atlında kalıyor.

        Yetkililer de hep oraya gidip, sağı solu işaret ederken fotoğraf çektiriyor.

        Gerçi bu sefer Ekrem İmamoğlu tatilde olduğu için fotoğraf çektiremedi ama yerini boş bırakmayanlar vardı.

        Selin gelip gelip aynı yerde taşması ve etrafı sular altında bırakması tesadüf değil.

        Orası, ıslah edilmeye çalışılan dereye viraj aldırmaya çalışan üstün yetenekli mühendislerin eseri.

        Prof. Mikdat Kadıoğlu, "Kara yoluna bile 90 derece viraj yaptırmazsınız, dereye nasıl yaptıracaksınız?" diye ıslah çalışmasının yanlışlığına isyan ediyor.

        Hoca daha önce de Bozkurt’ta, Rize’de felaket yaşanan her yerde benzer durumlara hep isyan etti.

        KRİZİ YÖNETMEK DEĞİL ÖNLEMEK ESASTIR

        Yıllardır siyasal iletişimde Henry Kissenger’ın dış politikada uyguladığı bir yöntemi savunurum: “Krizi yönetmek değil, krizi önlemek”

        TBMM’de iletişim danışmanı olduğumda bu yöntemi bürokraside uygulamaya koymuştuk.

        Mikdat Kadıoğlu da bir afet uzmanı olarak kriz yönetmenin, selden sonra afet bölgesinde bulunmanın anlamsız olduğunu savunur.

        Asıl, afet gelemeden önlemek için ne yaptığımız kısmına odaklanmalıyız diyor hoca.

        İMAMOĞLU’NUN TATİLDE YAKALANMA HUYU

        İmamoğlu bu sel felaketinde de tatilde yakalandı.

        Tatilini yarıda kesip İstanbul’a geleceğine, oradan yönetmeyi tercih etti.

        Aslında normal bir zamanda olsa, çok da üzerinde tartışılacak bir durum olmayabilirdi. Ancak İmamoğlu bu konuda o kadar çok açığa düştü ki, sel felaketi olmasa da normal tatile gitse, yine insanların gözüne batacak kadar tepki çekiyor.

        Bu durumu bilmesine rağmen öyle bir açıklama yaptı ki, felakette tatile gitmesi kadar sorunlu:

        “Tatil bazen insanlara yakışmaz, bana tatil de yakışıyor bu arada… Millet eleştiriyor diye ben tatile gitmeyecek değilim... Buna kimse engel olamaz."

        Nasıl oluyor da böyle kanayan yaraya tuz basmayı başarıyor doğrusu bilmiyorum.

        Bu konuda artık fazlaca söz söylemeye gerek yok.

        İmamoğlu inadım inat diyerek tipik Karadenizli siyasetçi tavırlarından vazgeçmeyecek anlaşılan.

        AFET ÖNCESİ ÖNLEM ALMAYA NE ZAMAN GEÇECEĞİZ?

        Temmuz ayında hepimiz havanın değişken haline şaşırdık kaldık.

        Sıcaktan yanmamız gereken günlerde yağmurdan seller oluştu.

        Demek ki bu durumla yaşamaya alışmamız gerek.

        Biz vatandaşlar olarak alışalım ama devlet kurumlarının da buna göre kendilerini yenilemesi gerek.

        Sel baskınlarına, aşırı yağışlara, toprak kaymalarına, heyelanlara ve tabii ki depremlere…

        Tüm bunlar için kriz yönetmek değil, o krizi önlemek için ciddi bir paradigma değişikliğine ihtiyaç var.

        DEVLETTE PARADİGMA DEĞİŞİKLİĞİ ŞART

        AFAD başta, bakanlıkların, belediyelerin bu paradigma değişikliğini acil olarak hayata geçirmesi gerek.

        Gelmesi muhtemel afeti önlemek...

        Kurumların tüm stratejilerini buna göre değiştirmesi gerek.

        Bunun için bir kurumun tek başına paradigma değiştirmesi de yetmez.

        Dere ıslahını düzgün yapması gereken kurum, yolu sağlıklı yapması gereken, binalara ruhsatı doğru vermesi gereken kurumlar farklı farklı otoritelere bağlı.

        Bu durumda devletin bütüncül bir paradigma değişikliğine gitmesi şart.

        Allah korusun daha büyük felaketler başımıza gelmeden bunu bir an önce yapmamız gerek.

        Yoksa afet olduktan sonra, "Kim afet bölgesine gitti?" diye magazin tartışmasına devam ederiz.

        Ama canımız çok fena yanar bir gün.

        Diğer Yazılar