Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Yerleşim yerlerine, otobana, fabrikalara uzak, hiç tarım ilacı kullanılmamış, suni gübre değmemiş bir toprak düşünün…

        Ancak böyle bir toprakta gerçek anlamda organik ürünler yetişebilir.

        Bir dostum bu toprağı “ari toprak” olarak tanımlamıştı.

        Her ne kadar tarım literatüründe böyle bir kavram olmasa da, bu yerel tanımlama çok hoşuma gitti...

        Son günlerde dünyada büyük bir fikir kısırlığının yaşandığını görüyordum ve bunun nedenlerini bulmaya çalışıyordum.

        Arkadaşımın “ari toprak” tanımlamasını duyunca ve gerçek organik tarımın sadece bu toprakta yapılabildiğini düşününce, kafamda aradığım soruya cevap buldum dedim...

        Güçlü fikirlerin de yeşerdiği zeminler vardır.

        Bu zeminler, toprak gibi, dış etkenlerden ne kadar uzaksa, toksik maddeler ne kadar az etki etmişse, o kadar değerli fikirler, o kadar güçlü düşünceler yeşerir o zeminlerde.

        Aydınların, fikir adamlarının, entelektüellerin organik fikirleri üretecekleri zeminler kirlendi bana göre.

        Bu nedenle organik ve güçlü düşünceler üretemiyoruz, bir fikir kısırlığı yaşıyoruz.

        Fikirlerin ari toprağını ne zehirlemiş olabilir?

        Tıpkı tarım ilaçları gibi, suni gübreler gibi; siyasetin, paranın, şöhretin de fikirlerin ari toprağında toksik etki yarattığını düşünüyorum.

        Politize olmuş bir akademide, paranın geçer akçe olduğu bir düşünce dünyasında organik fikirlerin doğması imkansızdır.

        Ürünlerde pestisit kalıntısı gibi, bu fikirlerde de siyasetin, paranın ve kişisel hesapların kalıntıları oluşur.

        Hiçbir aydın böyle bir zeminde gerçek fikirlerini dile getiremez.

        Onun özgür, özgün ve nesnel fikirleri bu zeminlerde yeşeremez. Çünkü burası ari bir toprak değildir.

        Sosyal medyanın, çağdaş iletişim araçlarının, popülizmin de bu zeminlerde toksik etki yarattığını söyleyebiliriz.

        Bunlar derinlikli fikirlerin, ezber bozan düşüncelerin ve insanlığın yönünü değiştirecek zihinsel faaliyetlerin düşmanlarıdır.

        İlk bakışta bu araçların fikirlerin yaygınlaşması için önemli etkenler olduğu düşünülse de aslında uzun vadede fikirleri sığlaştıran, kurutan ve sonunda öldüren etkiler yaratır.

        Tarım ilaçlarının da ürünler için gerekli olduğu düşünülse de aslında uzun vadede toprağı zehirleyen ve çoraklaştıran etkiler yapar bu ilaçlar.

        Bu nedenledir ki, toksik etkilerden uzak zeminler oluşturulmadan, insanlığın bugün yaşadığı büyük sorunlara, çözüm için güçlü fikirler üretilemez.

        Siyasetin etki edemediği fikir zeminlerine ihtiyaç var.

        Paranın etki edemediği düşünce okullarına muhtacız.

        Sosyal medyanın, mavi ekranların, şöhretin, popülizmin uzağında zihinsel platformlar inşa etmeliyiz.

        Ancak o zaman organik, güçlü, sağlıklı fikirler üretebiliriz.

        Kısacası güçlü fikirler ari topraklarda yetişir.

        Diğer Yazılar