Mülteciler sorununa ek: "Arap" turistler
Başta Suriyeliler olmak üzere, mültecilere yönelik tepkilerden ülkeye gelen Ortadoğu ve Afrika kökenli turistler de nasibini alıyor.
Sık sık duyuyorsunuzdur siz de, “Her yer Arap kaynıyor, Trabzon’u Arap turistler istila etti, Beyoğlu’nda Türk yok her yer Arap…”
Bu klişe cümleler, bir süredir artan yabancı düşmanlığı değil, “Arap” düşmanlığının bir göstergesi aslında.
Yabancı düşmanlığı değil zira, ülkeye gelen “beyaz” turistlerin fahiş fiyatlarla kazıklanma haricinde, kendilerine karşı kötü muameleden şikayet ettiği pek yok.
Ancak ten rengi koyu olan turistlerin, en çok gittiği İstanbul ve Karadeniz’de kendilerini mülteci zannedip kötü davranıldığı şikayetleri her geçen gün artıyor.
AK Parti İstanbul İl Başkanı Osman Nuri Kabaktepe, Habertürk TV’de sorularımızı cevaplarken bu şikayetleri çok almaya başladıklarını söylemişti.
İstanbul’a gelen tüm turistlerin uğrak yeri olan Fatih’in Belediye Başkanı Ergün Turan da özellikle “Arap” olarak görülen Ortadoğu ve Afrika kökenli turistlerden kötü muamele ve ayrımcılıktan dolayı şikayetler aldığını söylüyor.
ARAP TURİSLER AZINLIKTA
Bu yıl ülkemize rekor düzeyde turist gelmesi bekleniyor. 0cak-Haziran 2022 yılı itibariyle rakam 19.5 milyon turiste ulaştı bile. Geçen yılın aynı dönemine oranla % 144 artış var.
Böyle giderse yıl sonuna doğru 50 milyona ulaşabilir turist sayısı. 2021 yılında gelen toplam turist sayısı 24 milyonda kalmıştı.
Bu yıl gelen 19.5 milyon turist içinde Cezayir, Fas, Libya, Mısır, Sudan, Tunus, Bahreyn, BAE, Irak, Katar, Kuveyt, Lübnan, Suudi Arabistan, Ürdün ve Yemen'den toplam 1 milyon 600 bin turistin ülkemize geldiği kaydedilmiş. Bunun 400 bini Irak’tan. Aslında bu daha çok ticaret amaçlı sınır kapımızdan giren, içlerinde Kürt ve diğer milletlerin olduğu insanların toplam sayısı.
Hepsini turist kabul etsek bile bu ülkelerin toplam turist sayısı içindeki payı, % 10 bile değil.
ALMAN, İNGİLİZ, RUS “İSTİLASI”
Buna karşın Almanya’dan 2 milyon, Rusya’dan 1.4 milyon, İngiltere’den 1.2 milyon, Bulgaristan’dan 1.1 milyon (bu da ticaret amaçlı), İran’dan 1 milyon turist gelmiş ilk altı ayda.
Sadece üç ülkeden, yani Almanya, Rusya ve İngiltere’den gelen misafirlerin, toplam turistler içindeki oranı % 20’den fazla.
Kimse bu turistlerin “istilasından”, her yeri doldurmasından şikayet etmediği gibi, bu yoğun rakamı bilmiyor bile.
Alanya ve Antalya’da Ukrayna’dan gelenlerin, Kaş ve Fethiye’de İngiliz turistler yüzünden artan ev fiyatlarından şikayet edeni de pek duymadık.
Algıda seçicilik bu olsa gerek.
PİYASAYI CANLANDIRAN ARAP TURİSTLER
Trabzon’da otel fiyatları astronomik hale gelmesine rağmen, yer bulmak mümkün değil. Rize dahil, o bölgedeki yayla köyleri bile “Arap” turistlerin sayesinde ihya olmuş durumda.
İstanbul’un lüks AVM’lerine gittiğinizde yine Ortadoğu kökenli turistlerin yoğun ilgisini ve pahalı alışverişlerini görebilirsiniz.
Çoğu iş yeri sahibinden Ortadoğulu turistler sayesinde piyasanın canlandığını, işlerin çok iyi olduğunu duyabilirsiniz.
Alman, İngiliz ve Rus turistlerin Akdeniz bölgesine akın ettiğini düşünürseniz, onların diğer şehirlerde alışveriş piyasasına pek katkısı olduğunu söyleyemeyiz.
DÖVİZ KURUNUN TURİZME ETKİSİ
Kuşkusuz paramızın değer kaybetmesinin turist sayısının artışında ve alışveriş patlamasında etkisi olmuştur.
Özellikle Bulgaristan, İran ve Irak gibi sınır komşularımızdaki artışın nedeni bu. Geçen yıla oranla bu ülkelerden giriş yapanların sayısı üç kart artış göstermiş.
Ancak turizm bölgelerindeki otel fiyatlarının anormal artışını da dikkate almalıyız. Turizmciler dövize endeksli fiyat belirlemesi yapıyor.
Fakat alım gücü düşen vatandaşlarımızın kalamadığı otellerde, alamadığı ürünlerde, gidemediği yerlerde turistlerin varlığı, piyasayı canlandırıyor, ekonomiye katkı sağlıyor.
Vatandaşlarının bir kısmını bunlardan mahrum bırakmak da hükümetin düşüneceği bir ayıp tabii.
TURİZM BAKANLIĞI’NIN AKTİF ÇALIŞMA YAPMASI GEREKİR
Tırmanan yabancı düşmanlığının, özellikle ten rengi koyu olan insanlara yönelmesi bile başlı başına düşünülmesi gereken bir ayrımcılık.
Fakat Suriye, Irak, Afgan mültecilere karşı artan öfkenin, yaz tatili için gelen turistlere yönelmesi ayrıca trajik bir durum.
Böyle giderse parası bol Ortadoğulu turistler, krallar gibi karşılandığı İspanya, Fransa, İtalya, Yunanistan gibi Akdeniz ülkelerini daha çok tercih edecekler.
Mülteciler sorununu tam anlamıyla çözemeyen, bir politika belirleyemeyen hükümet, en azından son bir yıldır daha derli toplu çalışmalar yapıyor.
Şimdi sorunlar listesine; ayrımcılığa, sözlü tacize, kötü muameleye maruz kalan Ortadoğulu turist konusunu da eklemeli.
Turizm Bakanlığı da bu konuda belki özel çalışmalar yapar.
Ancak genel olarak, mülteci ya da turist, hiçbir insana kötü muamele yapılmamalı, dışlanmamalı, ayrımcılığa uğramamalı. Siz gelin bunu, öfkeden ve nefretten oy devşirmeye çalışan siyasi partilere anlatın.