Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Necati Özkan, Ekrem İmamoğlu’nun başkanlık seçimini yönetmişti. Sonra bu kampanyayı anlattığı bir kitap yazdı.

        “Kahramanın Yolculuğu” isimli kitabı okuduğumda, Necati Özkan’ın kampanya kurgusu kadar, AK Parti çevresinin büyük hatalarının “kahraman” yaratmak için ne kadar katkı sağladığını düşünmüştüm.

        Öylesine yanlış şeyler yaptı, öylesine kötü propaganda yaptı ki AK Parti medyası, İmamoğlu’nun bir şey yapmasına gerek kalmadı.

        Mağdur olarak İstanbullular ona sahip çıktılar.

        SEÇİMİN İPTALİ “KAHRAMAN” DOĞURDU

        Seçim iptali için dava açıldığında, “yapılan en büyük yanlış” diye eleştirmiştim. Bu yüzden İmamoğlu aleyhine yapılan kampanyada koç başı işlev gören Yeni Şafak gazetesiyle yollarımız ayrıldı, yazılarıma son verdim.

        Ve İmamoğlu ilk seçimde başkanlığı kazanan bir ilçe belediye başkanı olacakken, ikinci seçimde, Cumhurbaşkanı dahil, “yedi düvele karşı” ezici bir farkla seçimi kazanan bir “kahramana” dönüştü.

        O günden bu yana siyasette yeni ve güçlü aktör olarak yerini aldı.

        REKLAM

        Bunu Necati Özkan’dan çok, AK Parti’nin seçimi kurgulayan ekibine ve güya AK Parti’yi savunan medyasına borçlu.

        YENİDEN KAHRAMANI CANLANDIRMAK

        Şimdi süren mahkemesinde ona ceza verilip siyasi yasaklı yapılmasını sağlayacak bir absürt fikir dolaşıyor ortalıkta. Eski hakim Hüseyin Zengin’in kendisine İmamoğlu’nu yasaklı hale getirecek ceza vermesi için telkinde bulunduğuna dair haberler dolaşıyor.

        Haber doğru, yalan bilmem. Ancak bu kafada olan birilerinin olduğuna eminim.

        Siyaseti bu kadar okuyamayan, bu kadar sığ düşünen çok insan var artık ortalık yerde.

        Başkan olduktan sonra İmamoğlu kişisel hataları, ihtirasları yüzünden çok puan kaybetti. Kendi partisi içinde bile çok eleştiriliyor artık.

        Şimdi ona ceza verilmesini isteyenler, İmamoğlu’nu yeniden “kahraman” mertebesine çıkarmak istiyor sanırım.

        Öyle olursa, yani İmamoğlu yasaklanır, başkanlığı elinden alınırsa, bu kez Cumhurbaşkanı olarak geri döner herhalde.

        Bu durumda Necati Özkan ikinci bir kitap yazmalı.

        Ama bu kez adını, “AK Parti’nin Kahramanı” koymalı.

        Normalleşmenin tuhaflığı

        Öylesine garip bir hale geldi ki siyaset, anormal durumdan normale geçiş tuhaf karşılanmaya başlandı artık.

        AK Parti’nin HDP ile Anayasa değişikliği görüşmesi bunun son örneği.

        Öylesine şaşırtıcı karşılandı ki bu görüşme, MHP’nin ittifakı bozarak erken seçime gideceği bile iddia edildi. O yüzden herkes Bahçeli’nin grup konuşmasına dikkat kesildi. Ancak Bahçeli bu görüşmenin doğal olduğunu söyleyerek beklentileri boşa çıkardı.

        İKTİDAR ÇEVRESİNİN TUHAFLIKTAKİ PAYI

        Bu beklentinin oluşmasında ve HDP konusunda ortamın gerilmesinde iktidar çevrelerinin payı büyük tabii ki. Yerel seçimlerde neredeyse seçim kampanyasını HDP’nin ötekileştirilmesi ve HDP ile görüşen her partinin suç ortağı gibi gösterilmesi üzerine kurgulamıştı.

        Yine 6’lı masanın 7. ortağının HDP olduğunu söyleyerek, sanki suç işliyorlarmış gibi ithamlarda bulundular.

        Doğal olarak HDP ile AK Parti görüşmesi herkesin dikkatini çekti. Bu kez muhalefet bu görüşmeye tepki gösterdi.

        Oysa parlamentoda bulunan, yasama çalışmalarına imza atan yasal bir partiyle görüşmekten daha doğal ne olabilir?

        Ülkede olması gereken şey tuhaf karşılanıyor şimdi. Öylesine başa bir yere savruluyoruz yani.

        Yine de bu görüşmenin iyi bir başlangıç olacağını umut ediyorum.

        AK Parti muhalif gazetecileri programına davet etmesinden sonra, HDP ile görüşerek doğru çıkış yapmaya devam etti. Geri adım atmazlar inşallah.

        HDP SİYASET YAPMAKTA ÖZGÜR OLSA

        HDP’nin PKK ile ilişkisi ve onun vesayeti altında bulunmasını herkes eleştiriyor benim gibi. Bu vesayetten kurtulacağına dair umudumuz az da olsa, yine de HDP terörden ayrışarak siyaset yapması halinde, Meclis'te ve seçimlerde ne kadar kilit rol oynayacağını bir kez daha görmüş olmalı.

        Selahattin Demirtaş’ın zaman zaman denediği vesayetten kurtulma denemeleri, her defasında PKK’nın tepkisiyle karşılaşıyor.

        Ancak bunun böyle gitmeyeceğini çoğu HDP’linin anladığını biliyorum.

        Umuyorum ki PKK’nın vesayetine ve demokrasiyi zehirlemesine karşı daha cesur ve daha inançlı biçimde karşı çıkar HDP yöneticileri.

        O zaman siyasetin, Meclisin, demokrasinin ve medyanın ne kadar normalleşeceğini hepimiz görürüz.

        Diğer Yazılar