Dünya kupasından politik notlar
Aslında futbol ve politikanın yan yana gelmemesi gerektiğini söyler birçok kişi. Lakin reelpolitik olarak durum öyle değil.
Simon Kuper da meşhur kitabını bunu anlatmak için yazdı: “Futbol asla sadece futbol değildir.”
Zaten sadece futbol olsaydı devletler futbol organizasyonları için kıyasıya mücadele etmez, milyar dolarlar harcamazdı.
Hiçbir futbol organizasyonu kâr etmemiştir. Ancak hepsi ülkelerin tanıtımı için muazzam bir etki yaratmıştır.
KATAR TARİHİNİN EN BÜYÜK TANITIMINI YAPTI
Dünya Kupası tarihinin en pahalı organizasyonuna imza attı Katar. Stat yapımından tanıtıma kadar, 12 yılda 300 milyar dolar harcadığı söyleniyor.
Bu muazzam para, ülkenin Moğolistan’dan İzlanda’ya kadar tanıtılması açısında bakarsanız gelecek için iyi bir yatırım olabilir.
Zira yaklaşık 120 ülkede en çok izlenen kanallarda, en yüksek reyting saatinde günlerce Katar’ın güzelliklerini gösteren reklam filimleri yayınlandı.
Final günü tüm dünyada görülmemiş ortak bir gündem oldu ve neredeyse 3 saat boyunca milyarlarca insan Katar’daki maça kilitlendi. Belki de futbol tarihinin en çok izlenen final maçı oldu.
Bu, Katar için muazzam bir turizm ve kültürel reklam anlamına geliyor ve parayla ölçülebilecek bir avantaj değildir.
ORGANİZSYONDA BÜYÜK BAŞARI VE İNGİLİZLERİN SIKINTISI
Katar bu organizasyonu almak için İngiltere ile yarıştı ve kazandı. Bu da büyük bir hazımsızlığa neden oldu galiba.
Avrupa basını organizasyonu kötülemek için birbiriyle yarıştı adeta. Birçok kişi Katar’ın bu organizasyonu başaramayacağını iddia etti.
Bununla da kalmadılar, içki satışının yasak olması, LGBT sembollerine izin verilmemesi ve son olarak Katarlıların rüşvet verdiği iddiaları günlerce köpürtüldü.
Ancak hiçbiri organizasyonun başarısını etkilemedi.
Şimdi anketler düzenleniyor. “Dünyanın en başarılı kupa organizasyonu hangisiydi?” diye sorulduğunda Katar ya ilk sırada ya ikinci sırada çıkıyor.
Türk Polisinin Katar’da güvenliği sağladığını da unutmayalım. Sabahlara kadar sokaklarda dolaşan insanlar güvenlikten övgüyle bahsetti.
KATAR’IN KÜLTÜREL VE POLİTİK HAMLELERİ
Dikkatinizi çekti mi, Faslı futbolcular maçları kazandıklarında Filistin bayrağı açtılar. Hatta yabancı futbolcular da röportaj esnasında aniden “Özgür Filistin” diye slogan attılar.
Bunun nedeni Katar’ın Filistin konusunda böyle duyarlılık gösterenlere hediye vermesi olduğu söyleniyor.
Faslılar kendi istekleriyle bunu yapmış olsa bile, diğer yabancı futbolcu ve taraftarların amacı hediyeler olabilir.
Katar LGBT ve içki konusunda politik olarak bir tavır aldı ve bunu kendi medyaları üzerinden inatla sürdürdü.
Batının icadı olan futbol organizasyonunda kendi kültürlerinden taviz verip, ortama uymaktansa, dominant bir tavır sergilediler.
MESSİ’NİN GİYDİĞİ BİŞT HERKESİ ŞAŞIRTTI
Kuşkusuz final maçının en çok konuşulan konularından biri Katar Emiri’nin Messi’ye giydirdiği geleneksel kıyafet olan Bişt adındaki şeffaf kaftandı.
Bu kıyafet Katar devlet protokolünde en üst düzey misafirlere hediye edilir genelde. Tıpkı Japonya'daki Kimono gibi kültürel bir sembol.
Messi’nin kupayı Katar’ın yerel kıyafeti Bişt ile kaldırdığı an.Birçok kişi buna çok sert tepki gösterdi.
Ancak Messi Japon’da Kimono’yu giyseydi benzer tepkiler verilir miydi? Bence hayır. Bu tepkiler biraz da Arap kültürüne olan alerjinin bir yansıması.
Fakat yıllarca arşivlerde kalacak şampiyonluk kupasının kaldırılma seremonisinde videolarda ve fotoğraflarda Bişt olacak ve insanlar bunu konuşacak.
Bu da neden kültürel reklam olarak okunmasın?
FRANSIZ ALERJİSİ, MACRON NEFRETİ
Fransa kiminle oynasa insanlar rakip takımı tuttu. Hele Fas ile oynadığında tüm Afrika ve İslam ülkeleri Fransa yenilsin diye dua etti.
Fas’ın gücü yetmedi. Ancak final maçında yine aynı şey oldu. Herkes Arjantin’i tuttu. Bundaki en önemli etki Messi’nin varlığı olabilir. Ancak Macron’a karşı nefretin bir futbol maçında bile bu kadar açığa çıkması şaşırtıcı değil mi?
İnsanlar Macron sevindiğinde küfür etti, üzüldüğünde mutlu oldu. İlginç bir nefret oluştu.
Fransa Kamu Diplomasi kurumunun bunun üzerine araştırma yapması gerekir!
Fransızların ünlü futbolcusu Benzema, Macron’un "Maçı beraber izleyelim" teklifini reddettiğinden beri Macron tartışmaların odağında.
Bu arada Fransız futbolcularına sarılmaya çalışan Macron’a oyuncuların yüz vermemesi de ayrıca gündem oldu. Üzüntüden olabilir diyenler vardır belki ama beden dillerinden “Ya bi git başımdan” der gibiydi hepsi!
Macron bu kupanın en büyük kaybedeni oldu bence. Siyasette etki yapar mı bilmem.
FAS GÖNÜLLERİ FETHETTİ
2022 Dünya Kupası'nın bir diğer ilgi odağı Fas oldu. Tarihte, bahtsız kara Afrika ülkeleri arasında yarı finale çıkan tek ülkeydi. Katar’da 1.5 milyar Müslüman'ı yarı finale kadar temsil etti.
Fas’ın oyuncuları sevinçlerini şükür secdesi ile sergilerken.Türkiye’nin Güney Kore’de dünya üçüncüsü olması nasıl ki tüm İslam ülkelerinde büyük bir sevinçle karşılandıysa, Fas’ın galibiyetleri ve dördüncülüğü de öyle oldu.
Sömürülmüş Afrika ülkelerinin intikamını alması için herkes dua etti maçlarda.
BİZ NEDEN YOKUZ?
Çoluk çocuk herkesin final maçını izlediği gece, gönüllerinde Milli Takımımızın bu kupada olmamasının burukluğu yaşandı.
Yıllar var ki bu büyük organizasyonlarda yer almıyoruz. Futbol Federasyonu ve Spor Bakanlığının yarından itibaren kolları sıvaması lazım.
Bu kötü gidişata son vermek için ne gerekiyorsa yapmalılar. Bizim insanımız kendi takımları için sevinmek istiyor artık.
Sözün kısası, futbol sadece futbol değildir sözünün ne kadar gerçek olduğu bu kupada bir kez daha görüldü.