Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Sanırım CHP grubuna ilk defa katılıyorum. Nedense bir türlü gitmek nasip olmamış.

        Kemal Kılıçdaroğlu ile Ekrem İmamoğlu yan yana gruba doğru yürürken birden onların önünde buldum kendimi.

        Büyük bir medya ordusu çeşitli mevkilere siper almıştı.

        Koridorda, grup girişinde ve salonda yoğun bir medya yapılanması vardı.

        Ben de hepsinin önünden geçmek zorunda kaldım.

        GRUPTA BÜYÜK COŞKU

        CHP grup salonu tıklım tıklım doluydu. Kılıçdaroğlu ve İmamoğlu yan yana gruba girdiklerinde “el ele, omuza omuza iktidara” diye slogan attı gruptaki izleyiciler.

        Özgür Özel Grup Başkanvekili olarak toplantıyı yönetirken, takdimleri epey afili cümlelerle yaptı. En fiyakalı cümleler Kılıçdaroğlu içindeki tabii.

        Salonun coşkusu ve enerjisi çok yüksekti. Kılıçdaroğlu kürsüye çıkarken, “iktidar iktidar” sloganı galiba en güçlü şekilde atılan slogandı.

        İktidara susamış CHP seçmeninin bu çok istekli sloganı daha önce de dikkatimi çekmişti.

        Kılıçdaroğlu salonun coşkusuna ve enerjisine uygun, yüksek vurgulu ve çok yüksek perdeden bir konuşma yaptı.

        İMAMOĞLU'NA YERİNİ VERDİ, KÜRSÜYÜ VERMEDİ

        Kılıçdaroğlu konuşmasında İmamoğlu konusunu en sona bıraktı. Dolayısı ile merak ve heyecanı arttırdı.

        “Ekrem Bey siz için büyük lokma, boğazınıza takılır… Biz Ekrem Bey ile baba oğul gibiyiz. Ona sahip çıkmak boynumun borcu” gibi son derece net sözlerle İmamoğlu’a sahip çıkması, oldukça büyük alkış aldı.

        Doğrusu ben İmamoğlu’nu kürsüye davet etmesini bekliyordum.

        Hatta “Gel buraya Ekrem” gibi bir cümle kurar mı diye cin fikirler geçiyordu zihnimden. Lakin çağırmadı. Şaşırdım doğrusu.

        Sanırım herkes benim gibi İmamoğlu'nun kürsüye çağrılmasını beklemiş.

        CHP grubuna katıldığımı gören önemli bir CHP’li isim beni aradı toplantıdan sonra. “Grubumuza gelmişsin, çok memnun olduk geldiğine. Nasıl buldun toplantımızı?" diye sordu.

        “BEKLERSE KOLTUK İMAMOĞLU’NUN”

        Dedim ki, “Heyecan ve coşku çok yüksekti. Ancak ben Kılıçdaroğlu’nun İmamoğlu’nu kürsüye davet etmesini bekliyordum. Neden etmedi?”

        CHP’nin tecrübeli ismi oldukça net konuştu.

        “Dikkat ettiysen İmamoğlu’nu kendi yerine oturttu. Baba-oğul gibiyiz dedi. Bunun anlamı şu: Sabredersen bu koltuğa sen oturacaksın. Yoksa gereğini yaparım.”

        CHP içinde İmamoğlu’nu aday görmek isteyenlerle, Kılıçdaroğlu’nu destekleyenlerin çekişmesinin bir sonucu olsa gerek bu yorum.

        Eğer sembolik davranışlar üzerinden yola çıkacaksak, Kılıçdaroğlu’nun baba-oğul metaforu, kendi yerine İmamoğlu’nu oturtması CHP’li tecrübeli ismin yorumunu haklı çıkartır.

        Sembolleri kullanmayacaksak Kılıçdaroğlu İmamoğlu'nu aday yapmak istemediğini o kadar sık dile getirdi ve belli etti ki daha ne yapsın bilemiyorum.

        ADAYLIK ÇEKİŞMESİ ZİRVE YAPTI

        Kılıçdaroğlu’nun tavırlarından ve konuşmalarından kendi adaylığından vazgeçmediği çok açık anlaşılıyor. Hele grup konuşmasını bitirirken, "Bay Kemal'i bekleyin" sözü iyice adaylık ilanına yoruldu.

        Meral Akşener’e de iç işlerimize karışma anlamına gelen mesajı son derece sertti aslında.

        Ancak Ekrem İmamoğlu ve Meral Akşener tüm bunlara rağmen İmamoğlu'nun adaylığından vazgeçmiyorlar.

        Doğrusu 6’lı masada adaylık konusu son derece ateşli bir mücadeleye sahne oluyor.

        Sanırım CHP içinde mücadele daha da çetin geçiyor.

        Fas'ın başarısı tesadüf değildi

        Fas'ın başarısı tesadüf değildi
        0:00 / 0:00

        Dünya Futbol Şampiyonası’nda birçok insanın gönlünü fetheden Fas futbol takımı benim de favorimdi.

        Fas’ı destekleyen sosyal medya paylaşımlarımdan birine Fas Büyükelçiliği'nde çalışan Fatma Paylaşan bana cevap olarak, “Güzel paylaşımlarınız için teşekkür ederiz. Bunları Sayın Fas Büyükelçisi'ne ileteceğim” diye yazdı.

        Ben de bunu Büyükelçiye bizzat iletmek daha iyi olur diyerek görüşmek istediğimi söyledim.

        Böylece Ankara’da Fas Büyükelçiliği'ne gittim.

        NANE ÇAYI NEDEN BÖYLE DOLDURULUYOR?

        Fas’ın Ankara Büyükelçisi Muhammed Ali Lazreq takımlarının başarısının nedenlerini anlatamaya başladı ama ben daha çok yanımızda meşhur naneli çaylarını bardaklara yukarıdan dökerek dolduran görevliye dikkat kesilmiştim doğrusu.

        Demliği çok yukarıda tutup bardağı boşaltmaları Fas’tayken de dikkatimi çekmişti. Bu yüzden merakımı yine cezbeden bu hareketin nedenini Büyükelçi'ye sormadan edemedim.

        Böyle bir detaya takılmama şaşırsa da yine de cevap verdi Büyükelçi: “Bardağın üst kısmında köpük olması için böyle yapıyoruz” dedi. "Köpük olunca ne oluyor?" demedim artık.

        REKLAM

        Merakım giderilmiş oldu. Böylece asıl meseleleri konuşmaya geçtik.

        “BAŞARIMIZ TESADÜFİ DEĞİL”

        Herkesi şaşırtan Fas’ın futboldaki başarısı öyle tesadüf değilmiş. Bunu Büyükelçi anlatınca anladım.

        “Bizim bu başarımız yeni ortaya çıkmış bir tesadüf değildir. Uzun süredir futbola yatırım yapıyoruz. Kraliyetin bu konuda iki önemli kurumu var:

        Biri Futbol Akademisi. Burada gençleri futbolcu olarak yetiştiriyoruz. Milli Takımdaki 4-5 futbolcu bu akademide yetişti.

        İkinci kurumumuz da “6. Muhammed Futbol Kompleksi”. Bu kompleksimiz onlarca dönüm arazide, içinde birçok futbol sahasının olduğu, son derece modern tesislerin olduğu bir yerdir. Milli takımımız burada hazırlandı dünya kupasına. Yıllardır verdiğimiz emeğin sonucunu aldık diyebilirim.”

        BİDEN’A FAS FORMASI

        Fas Hükümet Başkanı bir zirve nedeniyle ABD'de bulunurken, dünya kupasındaki maçı Amerika Başkanı Biden’ı ile birlikte izliyorlar. Övgü dolu sözleri üzerine Fas Hükümet Başkanı Biden’a milli takım forması hediye etmiş.

        Tabii bunu duyunca hemen ben de bir tane istedim.

        Büyükelçi Fas’ta bile milli takım forması kalmadığını, kendisini arayan çok sayıda meslektaşına forma hediye etmek istediğini ama bunu gerçekleştiremediğini söyledi.

        Borcu oldu bana.

        FAS, ARAP VE MÜSLÜMAN ÜLKELERİ DE TESMİL ETTİ

        Fas’ın sömürge ülkelere karşı hararetle desteklenmesinin sebebi, aslında “Futbol sadece futbol değildir” sözünün bir gereğidir. Birçok insan futbol nedeniyle değil, başka sebeplerle Fas’ı destekledi.

        REKLAM

        Ancak bir diplomata bunu sorduğumuzda benzer ateşli bir konuşma yapmasını beklemezsiniz.

        “Biz Afrika’da yarı finale çıkan tek ülkeydik. Tarihte Türkiye’den sonra Müslüman ülkeler içinde yarı finale kalan ikinci ülkeyiz. Bu turnuvada da yarı final onayan tek Müslüman ülke bizdik. Doğal olarak futbolcularımız önce kendi bayrakları için, sonra Müslüman ülkeler ve Afrika için oynadılar. Bize olan sevgi ve ilginin sebebi de budur.”

        FRANSA’DAKİ FAS ASILLI BİR FRANSIZ KİMİ DESTEKLEDİ?

        Fransa ve Fas karşılaştığında merak ettiğim şeylerden biri, Fas asıllı Fransızların nasıl bir ruh haliyle maçı izlediğiydi.

        “Fransa’da doğan ve orada büyüyen bir Faslı sanırım kalbini ikiye ayırdı. Ama yine de kanını taşıdığı ülkenin, yani Fas’ın tarafını tutmuştur. Fakat Fransa’nın yeneceği anlaşılınca muhtemelen o tarafa meyletmişlerdir.”

        AÇILAN FİLİSTİN BAYRAKLARI VE SECDE

        Sosyal medyada Fas hakkında paylaşılan fotoğraflarda üç tema öne çıkmıştı:

        Fas’lı futbolcuların anneleriyle dansı ve onlara sarılması.

        Futbolcuların hep birlikte secde etmesi ve Filistin bayrağı açmaları.

        Bu üç konuyu şöyle açıklıyor Büyükelçi:

        “Bizde aile, anne çok kıymetlidir. O yüzden futbolcular gol atınca ya da galip gelince annelerine koştu, ellerinden ya da alınlarından öptü. Bu bizde gelenektir.

        Futbolcularımız dindardır. Turnuvada Cuma günleri aralarından birini imam seçip namaz kıldılar. Bu yüzden galip gelince de Allah’a secde ettiler. Hıristiyan futbolcular nasıl istavroz yapıyorlarsa bizimkiler de secde ediyor.

        REKLAM

        Filistin meselesine gelince. Bu bizim için kutsal bir davadır. Onların haklarını her zaman gözetiriz. Bu yüzden futbolcularımız Filistin bayrağını açtı.”

        “FİNAL MAÇINDA ARJANTİN’İ DESTEKLEDİM”

        Final maçı çok uzun yıllar konuşulacak bir maçtı. Dün yazmıştım, dünyanın çoğu Arjantin’i destekledi. Fransa alerjisi ve Macron nefreti hiç bu kadar belirgin olmamıştı. Hele Türkiye’de Fransa’yı destekleyene denk gelmedim.

        Fransa Fas’ı uzun yıllar etkisi altına almış bir ülke. Fransızca ikinci resmi dil Fas’ta. Röportajı Fransızca yapan Büyükelçinin maçta kimi desteklediğimi merak ettim.

        Doğrusu diplomatik bir cevap vermesini bekledim ama öyle yapmadı.

        “Şimdi Fransız meslektaşımı üzmek istemem ama Arjantin’i destekledim. Bu tamamen futbol temelli bir tutum. Messi tüm dünyada çok sevilen bir Futbolcu. Ben de çok severim. Aldığı onlarca ödül ve kupa içinde bir tek dünya kupası yoktu. Bunu alıp eksiğini tamamlaması için destekledim Arjantin’i”

        Ehh bu da diplomatik bir cevap sayılabilir ama yine de açıkça Arjantin’i destekliyorum demesi yine de şaşırttı beni.

        “MESSİ’YE BİŞT GİYDİRİLMESİ SEMPATİKTİ”

        Messi’den söz açılmışken Katar Emiri’nin giydirdiği geleneksel kıyafet bişt’i nasıl bulduğunu sordum.

        “Sempatik” dedi. “Buna neden tepki gösterildi anlamadım. Kültürel bir sembol, ülkeler bunu yaparlar böyle organizasyonlarda.”

        Üç yıldır Türkiye’de görev yapan Büyükelçi Lazreq Türkiye’ye duyduğu sevgi ve saygıyı oldukça güçlü cümlelerle ifade etti.

        Katar’da güvenliği sağlayan polislerin bir kısmı Türkiye’den bir kısmı da Fas’tan gitmiş. Bunun da ortak noktalarımızdan biri olduğunu söylüyor.

        Diğer Yazılar