Kimsenin bilmeyeceği kahramanlar
“Tamam annecim şimdi geliyorum yanına. Az kaldı işim, ağlama…”
Malatya Belediyesi’nde çalışan bir zabıta müdürü telefonda çocuğunu böyle teskin etmeye çalışıyordu yanımda.
Bu hanımefendi gibi çok sayıda çalışan var kriz bölgelerinde.
Onlar ailelerinin yanına gidemeyince, çocukları kriz merkezinin alt katına getirip orada görüşüyorlar. Sarılıp öpüyorlar, teselli ediyorlar, bulurlarsa yiyecek bir şey veriyorlar.
İtfaiye çalışanları üç gündür depremzede olmasına rağmen ailesiyle görüşemeyince onların çocukları da itfaiyeye gelerek babalarını gördüler.
Üstler toz toprak, yüzlerde uykusuzluğun izleri, yorgun, üzgün onlarca insan…
Küçük küçük odalarda, onlarca insan telefonlarla yardım isteyen herkesin derdine derman olmak için uğraşıyor. Duvara yığılmış yatakları nöbetleşe bir yere serip uyuyorlar.
Kimsenin bilemeyeceği, tanımayacağı, adını duymayacağı kahramanlardan sadece birkaçı bu insanlar…
Enkaz başında can kurtarmak için uğraşan kurtarma ekipleri… galiba en kahraman onlar… Saatlerce enkazı kazıp, kovalarla toprak çıkarıyorlar.
Aniden biri bağırıyor, “sessizlik dinleme yapılıyor”…
Arabalar kontak kapatıyor, iş makineleri duruyor, herkes susuyor… aşağıdan bir ses duyulduğunda büyük iştiyakla yeniden kazmaya başlıyorlar…
Kahramanlar gerçekten… 40 saat boyunca bir enkazda çalışan ekipler gördüm.
İçeriden bir can çıkardıklarında tüm yorgunluklar unutuluyor ve dünyalar onların oluyor…
Deprem bölgesinde kahramanların müthiş hikayesi var.
Sessizce, kimse bilmeden, adları anılmadan çalışıyor bu insanlar.
Ekmek, su, yiyecek dağıtanlar…
Onların kahramanlık zamanları şimdi başladı.
Sokak sokak, çadır çadır insanları bulup yiyecek dağıtılıyor…
Tır şoförü yıkık yolları, karlı dağları aşıp yiyecek yetiştirmenin mutluluğunu yaşıyordu çadır meydanının önünde…
Sahada polislerden askerlere, gönüllülerden hemşirelere, çöp toplayanlardan şoförlere kadar… onlarca, yüzlerce binlerce insan büyük bir gayretle çalıyor.
Kahramanların adını bilmeyeceğiz ama iyilikleri hiç unutulmayacak…