Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Artık sandığa giden yolda son düzlüğe çıktık. Aşağı yukarı üç hafta sonra sandık kurulacak ve son yılların en zorlu seçiminde millet iradesi tecelli edecek.

        Peki kritik bu üç haftada neler olacak?

        BAŞA BAŞ GÖZÜKEN YARIŞ DEĞİŞEBİLİR

        Şu anda Cumhurbaşkanlığı yarışında Erdoğan ve Kılıçdaroğlu başa baş gözüküyor.

        İşte bu durumun son düzlükte değişme ihtimali çok yüksek.

        Koşucular yarışta güçlerini son ana kadar saklayıp, son düzlükte var güçleriyle koşarlar.

        İşte siyasetçiler de son düzlüğe saklarlar güçlerini. Ve burada arayı açmak isterler.

        EN BÜYÜK KOZLARINI BU DÖNEMDE GÖSTRECEKLER

        Siyasiler genelde en büyük kozlarını son düzlüğe saklarlar. Varsa büyük vaatleri, açıklamaları bu dönemde yaparlar.

        En büyük ve en etkili mitinglerini son günlerde yaparlar.

        Seçim kampanyasının çok etkili taktikleri de bu döneme bırakılır. Yeni bir müzik, yeni bir slogan, yeni bir afiş vs.

        Çünkü bu dönem seçmenlerin artık karar aşamasıdır.

        KARARSIZ SEÇMEN MİNİMUMA İNECEK

        Bu son üç haftada kararsız seçmen en az düzeye inecek. Bugüne kadar hangi partiyi, hangi lideri tercih edeceğine karar veremeyen seçmen, bu son düzlükte kararını verecek.

        Bugüne kadar duyduğunu, gördüğünü, dinlediğini kafasında ölçen, tartan seçmen artık bunlardan bir sonuç çıkartacak ve mührü ortaya basacak.

        Fakat bu seçim çok değişken, çok sürprizli, çok gelgitli olduğu için, belki bazı seçmenler sandık başına gidene kadar son kararını veremeyecektir.

        Mührü eline aldığında ve oy pusulasına baktığında son kararını veren seçmen de çok olabilir.

        STRES ARTACAK, HATA YAPAN KAYBEDECEK

        Son düzlük seçimde stresin ve gerilimin en yüksek olduğu zamandır aynı zamanda.

        Kazanma arzusu, seçimi önde bitirme isteği, gelen eleştiriler, baskılar siyasi partiler ve liderler üzerinde büyük baskı yaratır.

        Görmek istemesek de karanlık odaklar provokasyonları, manipülasyonları bu döneme saklar.

        Bu stres altında genelde dayanıksız siyasetçiler ve partiler hata yapar.

        İşte bunun telafisi genelde pek olmaz. Zira süre çok kısadır ve onarmak da pek mümkün olmaz.

        Zaten siyasetçinin kalitesi, yüksek basınç altında doğru karar vermesinden anlaşılır.

        ANKETLERE DİKKAT

        Bu son düzlükte yapılan anketler sonucu en iyi tahmin eden sonuçlar bulur. Özellikle son üç hafta içinde yapılan anketlerin isabet oranı fazla olur. Fakat burada araştırma şirketinin sipariş üzerine, manipülatif işler yapmaması gerekir. Maalesef böyle işler yapanlar da yine bu son dönemde çıkar.

        Bu yüzden güvenilir araştırma şirketlerinin haricindeki çalışmalara itibar edilmemesi gerekir.

        HIZLI KOŞAN KAZANIR

        Son düzlükte ne kadar çok seçmenle iletişim kurulursa o kadar avantajlı olunur. Bu yüzden bir siyasi lider ne kadar çok miting, toplantı, ziyaret ile seçmenle temas ederse o derece insanları etkiler.

        Televizyon, radyo, sosyal medya programlarıyla yine seçmene mesajlarını ne kadar çok ulaştırırsa etkisi o kadar çok yayılır.

        Kısacası bu düzlükte hızlı koşan siyasetçi kazanır.

        Anayasa Mahkemesi Başkanı'nın sitemi

        Anayasa Mahkemesi Başkanı'nın sitemi
        0:00 / 0:00

        Anayasa Mahkemesi'nin kuruluş yıl dönümü Ankara'da önemli etkinliklerinden biridir. Yapılan toplantıya genellikle Cumhurbaşkanı'ndan muhalefet liderlerine kadar herkes katılır.

        Anayasa Mahkemesi Başkanı'nın da konuşması her zaman dikkatle takip edilir.

        Fakat siyaset öylesine baskın, öylesine dominant ve belirleyici oldu ki son yıllarda, diğer kurumların ülkenin yönetime dair sözleri, talepleri, tepkileri artık gölgede kalıyor.

        SİYASETİN ODAĞINDAKİ MAHKEME

        Dün 61. Kuruluş Yıl Dönümü Töreni'ne gittiğimde, bu salonda yıllar önce katıldığım toplantılar geldi aklıma. O zaman Ahmet Necdet Sezer'in yaptığı konuşmaların, sonra Cumhurbaşkanı olduğunda katıldığı toplantıların siyaseti nasıl dalgalandırdığını hatırladım.

        Burada görülen AK Parti için açılan kapatma davasında listelenen gerekçelerden biri de bendim. Bu yüzden mahkemenin zihnimdeki yeri hep ayrıdır.

        Prof. Zühtü Arslan mahkemeye başkan olduğu günden bu yana tüm toplantılarda ve kamuya açık toplantılarda hiçbir siyasi konuya girmedi. Hatta siyasi konuları ima edecek cümleler bile kurmadı.

        Tüm konuşmaları hukuk ve yargı alanı içinde kaldı.

        Fakat yine de siyasi tartışmaların parçası olmaktan kurtulamadı. Zira mahkemenin verdiği kararlar siyaseti doğrudan ilgilendiren kararladı.

        Bu yüzden de siyasilerin hedefi oldu, hatta son derece sert ve acımasızca eleştirilerine muhatap oldu.

        BAŞKAN'IN SİTEMİ

        Bazen iktidar ve muhalefetin haksız bulduğum eleştirilerine cevap vermedikleri için şaşırdım. Ancak şunu yapmaktan da asla vazgeçmediler:

        Mahkeme kararlarını hep hukuku üstün tutarak aldı, gerektiğinde Başkan bile kendi mahkemesinin kararlarına muhalefet şerhi koydu.

        Siyasilerin sevmediği kararları da cesurca aldılar.

        Bu yönüyle mevcut Anayasa Mahkemesi Başkanı ve üyelerinin, ülkedeki hukukun üstünlüğü açısından büyük bir kazanç olduğuna inanıyorum. Karalarındaki hukuk mantığı, muhalefet şerhleri ve davalara bakış açıları, yargı dünyası için yol gösterici bir ders niteliği taşıyor bana göre.

        Dün katıldığım toplantıda ilk defa Başkan Zühtü Arslan'ın çok somut sitemlerine denk gelince biraz şaşırdım.

        Demek ki mahkeme siyasetin ve taraftarlarının eleştirilerinden çok mustarip olmuşlar ki, Başkan bu konuşmayı yapma ihtiyacı hissetti.

        140 KARAKTERLE YORUM OLMAZ

        Şöyle dedi Başkan Arslan:

        "En hassas ve teknik konulara dair kararları bile 140 karakterle yorumlamaya çalışanların temel hakların korumasına yönelik içtihadın gelişimine herhangi bir katkısı olmamaktadır. Ayrıca kararları eleştirmek yerine, karalara imza atanları hedef alan, insaf ve izanla bağdaşmayan, son tahlilde kişisel ve kurumsal itibarı zedelemeye yönelik ithamların da hiç bir faydası yoktur. Aksine, Anayasa Mahkemesi'ne yapılan ağır saldırılar, nihayetinde toplumun yargıya güvenini sarsarak, en fazla demokratik hukuk devletine ve onu korumakla görevli olan başta yargı olmak üzere tüm kurumlara zarar vermektedir."

        Bu seçim ortamında kim buna dikkat eder bilmiyorum. Ancak toplantıda birbiriyle tokalaşmayan Cumhurbaşkanı Erdoğan ve CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu oradaydı.

        Diğer Yazılar