Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Son birkaç aydır, İstanbul Ticaret Odası'nın (İTO) İstanbul Ücretliler Geçinme Endeksi ile Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) Tüketici Fiyatları Endeksi (TÜFE) değişim oranları arasında bir uyum söz konusuydu. Bu nedenle, İTO'nun bir nevi tüketici enflasyonu göstergesi olan İstanbul Ücretliler Geçinme Endeksi'nin ocak ayı değişim oranı yüzde -0.18 çıkınca, TÜİK'in TÜFE değişim oranının da yüzde 1'in altında kalabileceğini öngörmüştüm. Piyasa profesyonelleri ise, tütün mamullerine yapılan maktu vergi ayarlaması sonrasında, 0.8 puanlık bir etkisi olan söz konusu vergi ayarlamasının ocak ayı TÜFE'sini yüzde 1.1 ile 1.15 arasında bir noktaya getirebileceğini öngörmekteydiler.

        Açıklanan veri, piyasa beklentilerinin çok üzerinde, yüzde 1.65 çıktı. Alkollü içecekler ve tütün sadece bir ayda yüzde 14.26 gibi rekor bir artışa imza attı ve yıllıklandırılmış düzeyde de yüzde 15.35'lik bir orana ulaştı. Türkiye'nin önde gelen alkollü içecek üreticileri, 2015 yılında gündemde olacağını bekledikleri fiyatlara bugün ulaştıklarından şikâyet etmekteler. Uzun vadeli faizler sabah veri açıklandıktan sonra 15 baz puan yükseldi; ardından, tahvillere yönelik küresel taleple 3 baz puan toparladı. Döviz kurlarında kısmi bir yükseliş oldu. Piyasa, veriyi dikkatli karşıladı; ancak uzun vadeli enflasyon beklentilerine yönelik memnuniyetsizliği de hissettirdi.

        TARLA İLE MUTFAK ARASINDAKİ UYUMSUZLUK BÜYÜK SIKINTI

        Açıklanan verilerdeki bir rahatsız edici nokta da, Üretici Fiyatları Endeksi'ndeki (ÜFE) tarım ürünleri fiyat değişimi, yani bir nevi tarladaki enflasyonu dikkate aldığımızda, TÜİK verisinin son bir yıldır yüzde 7.57'lik bir fiyat gerilemesine işaret etmesi. Bu oran, aralık ayına göre, sadece bir ayda, yani ocak ayında ise yüzde -2.62. Yani, tarlada enflasyon yok. Buna karşılık, tüketicinin muhatap olduğu fiyatlardan oluşan TÜFE'de, gıda ve alkolsüz içecekler enflasyonu, son bir yıl için yüzde 6.85 ve aylık bazda da yüzde 4.

        Kendime soruyorum, tarlada son bir yıldır tarımsal ürünlerin fiyatı yüzde 7.57 oranında gerilemiş. Bu gerileme ocak ayında yüzde 2.62. Peki, ne oluyor da, tarladaki bu fiyat gerilemesi, bizim mutfağımıza, bizim soframıza yansımıyor. Tarladan, evimize, mutfağımıza, evimizde veya lokantada soframıza kadar, süreçte ne oluyor da, fiyatlar bu kadar fark ediyor? Kış ortamı, taşımacılık maliyetleri, sebze-meyve halindeki toptancılık hizmetleri, bu sürece aracılık eden, ticaret zincirindeki taraflar, sonuçta bir veya birden fazla aşamada ne yaşanıyor da, biz söz konusu tarımsal ürünleri bu kadar pahalıya tüketiyoruz? Bunun çözümü yok mu?

        GIDA FİYATLARI İÇİN DE BİR KOORDİNASYON TOPLANTISI GEREKİYOR

        Hoşumuza gider veya gitmez, tarladaki işlenmemiş gıda fiyatının, tarımsal ürün fiyatının, nihai tüketiciye bu derece fiyat farkıyla yansıması, yıllıklandırılmış manşet enflasyondaki bu derece ciddi dalgalanma, hem Ekonomi Yönetimi'nin, hem de Merkez Bankası'nın çabalarının, başarılarının bir kısmını siliyor. Türkiye'nin uluslararası derecelendirme sürecini de, uluslararası finans kurumları nezdindeki algıyı da zorluyor.

        Bu nedenle, dikkat edin, son 2 senedir, Türkiye'nin dış ticaret, ödemeler dengesi ve fiyat endeksi gibi verilerinin daha isabetli hesap edilmesi, alt kalemler olarak turizm gelirlerinin daha isabetli hesap edilmesi adına bir tartışma yaşıyoruz. Tarım ve işlenmemiş gıda fiyatları ile işlenmiş gıda fiyatları arasındaki bu uyumsuzluk, Başbakan Yardımcılığı koordinasyonunda, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ve Türkiye İstatistik Kurumu'nun kapsamlı toplantılar yapmaları gereken bir konu niteliğinde. Aksi durumda, bu kadar ciddi dalgalanan enflasyon, Türkiye'nin küresel piyasalardaki güçlü imajının hep bir kısmını kemirecek.

        Diğer Yazılar