"Biz demiştik" diyemezler…
14 Mayıs gecesinden önce bu köşede çok okunan, tepki alan ve birbirini tamamlayan iki yazı yazmıştım.
İlkinin başlığı “14 Mayıs gecesi nasıl geçecek?”, diğerinin ise “1987 referandum örneği ve Erdoğan”dı.
Aslında benim esas kaygım Cumhur İttifakı cephesinin yüzde 50.1 gibi bir rakamı o gece ilan ederek seçimi kazandığını açıklamasına yönelikti.
Çünkü AK Parti’nin önemli üç ismiyle konuştuğumda bana off-the-record 50.1-4 arası bir skor beklediklerini ifade etmişlerdi. Belli ki AK Parti Genel Merkezi'ndeki çekirdek ekip büyük masraf ederek çok detaylı bir seçim araştırması yaptırmıştı. O yüzden üç isim de çok özgüvenliydi.
Türk burjuvazisinin en güvendiği şirket KONDA dahil birçok araştırma şirketi toplumsal eğilimleri doğru ölçemediler. Bekir Ağırdır zannediyorum temennileriyle tespitlerini birbirine karıştırınca toplumsal gerçekleri göremedi.
Ben ise AK Parti içinden aldığım rakamdan hareketle tartışmalı şekilde 50.1 ile neticelenecek bir seçimden endişeliydim.
Bu yazıları zaten o bağlamda yazdım ama “muhalefet” cephesinde gözüken ve şov yapma derdinde olan arkadaşlar, biraz da muhalefet tabanının gözüne girmek için samimiyetsizce beni hedeflediler.
Gelelim 14 Mayıs gecesine…
Muhalif kanallarda bazı isimlerin nasıl alenen delilik sınırlarında gezdiklerini gördük. Erdoğan 49 ve Oğan 5 iken bile Kılıçdaroğlu’nun ilk turda 50’yi geçerek seçimi bitireceği gibi akla aykırı sözler söylediler. İnsanları çok kötü yanılttılar. Ben de canlı yayınlardaydım ama sonradan izlediğimde sadece Nevşin Mengü ve Emin Çapa’nın matematik olgusuna saygılı olduklarını gördüm. O yüzden de iki isme “muhalifler” tepki gösterdiler. Sanıyorum Çapa, şimdi benim bilgi temelinde kaleme aldığım o yazılarımın önemini anlamıştır. Bana yönelik sözleri yanlıştı…
11 Mayıs günü şunu yazmıştım:
“Tayyip Bey bugünkü devlet gücüyle 50.01 alırsa “Atı alan Üsküdar’ı geçti” diyebilir ama dememelidir. Erdoğan’ın 50 civarında aldığı bir ortamda Özal’ın 1987 tavrı gibi çıkıp herkesi rahatlatan bir basın toplantısı yapması gerektiğini düşünüyorum. 14 Mayıs huzur içinde geçmelidir.”
Matematik ile kavga etmeyen özgüvenli duruş
Tayyip Bey gerçekten de “Atı alan Üsküdar’ı geçti” demedi. Özal’ın 6 Eylül 1987’de saat 23’te sonuçlar kafa kafaya iken yaptığı gibi bir basın toplantısı yapmadı ama o gece gerçekten çok serin ve sakin durdu. Matematik ile kavga etmedi. Asla “Kazandık” gibi açıklamalar yapmadı. Tüm AK Parti kadroları da aynı duruş içindeydiler. Yarım puanla seçimin ilk turda bitmemesi gerçeğini zorlayarak değiştirmeye kalkmadılar.
Tam da arzu ettiğim gibi oldu ve seçim ikinci tura kaldı. Çünkü toplumsal ve siyasal açıdan normal olan buydu.
İki turlu Başkanlık sistemiyle yönetilen her ülkede ikinci tur yaşanmıştır. Türkiye de bu deneyimi 28 Mayıs günü yaşayacak.
14 Mayıs seçimlerinin detaylı analizini bu köşede yapacağım. Ama öncelikle şu hassasiyetimi buraya not düşmek istiyorum.
Kemal Kılıçdaroğlu’na haksızlık edenler kim?
Erdoğan 49.5, Kılıçdaroğlu 44.8 sonucu üzerine Kemal Bey’e yönelik ağır eleştiriler başladı. 28 Mayıs sonrası bunlar daha da şiddetli hale gelecek gibi duruyor.
Mart 2023 öncesinde Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığını doğru bulmayan hatta Kemal Bey’in ismine karşı çıkan birçok muhalif yazar vardı.
Şimdi onlar “Biz demiştik” derlerse baştan sona çarpıtma ve adaletsizlik yapmış olurlar.
Çünkü aynı isimlerin neredeyse tamamı Mart-Nisan ve Mayıs ayları içinde Kemal Kılıçdaroğlu’nun ilk turda bu işi bitireceğine kesin olarak inandılar. Tespitlerini tamamen değiştirdiler.
Hepsi birden analizlerini revize ettiler çünkü Kılıçdaroğlu rüzgarı hepsini etkiledi. Rotayı daha da radikal şekilde Kemal Bey’e kırdılar ki eski tavırları hatırlanmasın.
Hatta ben “İkinci tura kalacak bu seçim” dediğimde bana “Sen nasıl Kemal Bey’in rüzgarını görmezsin, neden bu rüzgarı kabul etmiyorsun, ilk turda da alır. Neden kafaları karıştırıyorsun?” dediler.
Şimdi aynı isimler “Biz demiştik” diye son 2.5 aylık tavırlarını çöpe atıp Kemal Bey’e yüklenirlerse bunun adına ne denir? Cevabı burada yazmaya gerek yok…
Bu isimlerin Kılıçdaroğlu için bu sözleri söylemeye hakları yok diye düşünüyorum.