Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Türk tasarımcıları Avrupa’daki moda haftalarında görmeye alıştık. Sayıları da giderek artacağa benziyor zira üniversitelerin yeni programları sayesinde modayı gidip yerinde okumak keşfetmek mümkün. Milano’daki Türk öğrenciler ve öğretmenleriyle konuştuk

        Türkiye’de her sene ortalama 60 bin öğrenci üniversite için yurtdışını tercih ediyor. Seçtikleri meslek doğrultusunda, o işin piri isimler hangi ülkedeyse oraya doğru yol alıyorlar. Pek tabii haklılar, bilişim sektörü size cazip geliyor diyelim, Silikon Vadisi yakınlarında takılmak istemez misiniz? Bu eğitim göçünün farkında olan bazı üniversiteler, özel programlarla öğrencilerine, okul hayatlarının bir bölümünü yurtdışında geçirme olanağı sunuyor. Bunlardan biri de İstanbul Bilgi Üniversitesi... 75’ten fazla üniversiteyi bağlayan üniversiteler ağı Laureate International Universities’in Türkiye’deki tek üyesi Bilgi Üniversitesi, moda tasarımı, endüstri ürünleri tasarımı ve iç mimarlık lisans öğrencilerine yurtdışı fırsatı da sunuyor. Öğrenciler 3. yıllarını, Laureate’ye bağlı dünyanın en iyi tasarım okullarından biri kabul edilen Nuova Accademia di Belle Arti Milano’da (NABA) tamamlayarak 4 yılın sonunda iki üniversiteden diploma alabiliyor. NABA’nın sektörel işbirliği içerisinde bulunduğu pek çok kurum var. Örnekse; okurken tasarımlarınız Vogue’da yayınlanabiliyor, sonrasında da MaxMara’da staj yapabiliyorsunuz. Kulağa fena gelmiyor öyle değil mi? Okulu gezerken hemen dikkatinizi çekiyor; çevrenizdekiler küçük birer Yves Saint Laurent... “Bana 3-4 sene verin, size kendimi ispatlayayım” havasındalar.

        TÜRK ÖĞRENCİLERDE UMUT VAR

        Son sınıfın defilesini izledim. Torpil geçmek gibi algılamayın; Türk öğrencilerin yaptıklarında hakikaten umut vardı. Özellikle ayakkabı koleksiyonlarına bayıldım. “Çok güzel ama bunu Lady Gaga’dan başka kim giyecek” dedirten türden değil, bizzat şık, özel ve kullanışlıydılar. Özellikle taban kısımlarındaki ortopedik detaylar dikkatimi çekti. NABA gibi bir okulun Milano’da olması da tesadüf değil tabii. Şehrin merkezindeki Duomo katedralinin önünde oturup yoldan geçenleri defile niyetine izleyebilirsiniz. Zaten NABA’daki Türk öğrenciler de bu fırsatın farkında. Bilgi Üniversitesi moda tasarımı 4. sınıf öğrencisi Argun Jan Beştepe “Milano bir moda tasarımı öğrencisi için ayrı bir öneme sahip” diyor. “Hayranı olduğunuz tasarım ofislerinin önünden geçmek, dünyaca ünlü kumaş dükkânlarına girip zaten tanıdık olan havayı modanın en önemli merkezlerinden birinde olmanın bilinciyle tekrar tekrar koklamak bir ayrıcalık.” Okulda dikkatimi çeken bir diğer ayrıntı da derslerin salt metadoloji üzerine kurulu olmaması. Beştepe’nin yorumu da beni doğruluyor: “Proje temelli bir eğitim alıyoruz. Koleksiyon oluştururken bir işyerinde çalışıyormuş gibi başından sonuna tüm sürece hâkimiz” diyor. Okuldaki Türk öğrenci popülasyonuna bakılırsa, gelecek yıllarda ünlü tasarımcılar arasında Türk isimleri daha çok duyacağız. Zira NABA’da o kadar çok Türk vardı ki... 30 kişilik tasarım sınıfının 16’sı Türk öğrenciydi. “Selam arkadaşlar nasılsınız’ diye girseniz kimse yadırgamıyor” dedi biri. Peki bir fark yaratabiliyor muyuz, tekstil sektörü gelişmiş bir ülkeden gelmek ne ifade ediyor? Bunu da NABA öğretim görevlisi Colomba Leddi’ye sordum. “Türk öğrenciler, Doğu ve Batı’nın ortasından, ikisinden de etkilenmiş bir şekilde geliyor. Bu da sağlam bir gustoya sahip olmak demek. Fakat oryantalist yönleri daha ağır basıyor. Bunu özellikle renk seçimlerinde görebiliyorsunuz” dedi. Bakalım en büyük avantajımız Doğu ile Batı arasında köprü olma durumu, bir gün moda dünyasının kapılarını bize açacak mı?

        Diğer Yazılar