Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Pınar ERBAŞ /perbas@htgazete.com.tr

        Diyelim sokağınıza baz istasyonu koydular. Kaldırılsın istiyorsunuz. Giriyorsunuz change.org’a. Bir kampanya başlatıp insanları imza vererek size destek olmaya davet ediyorsunuz. Siz arkadaşlarınıza, onlar diğerlerine derken sosyal mecralardaki paylaşımlarla da imza sayısı alıyor başını gidiyor. Yarattığınız kamuoyuyla sorun çözülebiliyor. Bu imkânı sağlayan site “change.org”. Toplumsal olaylarla ilgili değişim için harekete geçiren bir platform olarak da tanımlanabilir. En çok üyesi olan ülke ABD... Biz ise 5. sıradayız. Dünya ortalamasında gayet aktif sayılırız. “Memlekette çile bitmiyor tabii, boyuna kampanya açılıyor” diye de düşünebilirsiniz. Ama “Akrep Nalan web sitesini yenilesin artık” diye dert edinip imza toplayanlar da var. Change.org’un Doğu Avrupa ve Batı Asya direktörü Dr. Uygar Özesmi, “Taraf tutmayan, politik yönelimle hareket etmeyen, her düşünceden insana güven veren bir ortam yaratmaya çalışıyoruz” diyor. Kendisiyle ikinci yaşını kutlayan siteyi ve başarılı kampanyaları konuştuk.

        Hangi konu başlıklarında daha çok kampanya başlatılıyor?

        Öncelik insan haklarında (% 18). Sonra sırasıyla hayvan hakları (% 17), çevre (% 12), eğitim (% 6), hukuk (% 6), sağlık (% 3), kadın hakları (% 2), gıda (% 2), LBGT hakları (% 1)...

        ‘Kadınlar bikini giymesin’ ya da ‘Trafik ışıkları kaldırılsın’ gibi uç kampanyalar başlatabilir miyim mesela?

        Tabii. Her fikre açık bir platform. Ama destek görür müsünüz bilmiyorum.

        Var mı peki böyle ilginç örnekler?

        Akrep Nalan’ın eskimiş web sitesinin değiştirilmesi için bir hayranı tarafından başlatılan bir kampanya vardı. 850 imza sonrasında site yenilendi.

        Ayda ortalama kaç kampanya başlatılıyor?

        Her hafta 5’ten fazla imza alan 100’ün üzerinde kampanya oluyor.

        Başarıya ulaşan kampanya sayısı...

        Şu ana kadar 270’inin talepleri muhatapları tarafından kabul edildi. Bu kampanyalar için toplamda 1 milyon 130 bin imza toplandı.

        Kampanyalara ne kadar müdahale ediyorsunuz?

        Hiçbir aşamasına dahil değiliz. Görsel de yazı da başlık da size ait. Biz sadece servisi sağlıyoruz.

        Hedef imza sayısını kim belirliyor?

        Kampanya sahibi. Ama bunu pek desteklemiyoruz. Çünkü bir kampanyanın kaç imzayla başarıya ulaşacağını önceden bilemezsiniz. Sınırlamak doğru değil. Başta 100 imza hedefi koyun, sonra 200’e, ardından 500’e çıksın. Kampanya neticelenene kadar devam etsin.

        Aşağı yukarı ne kadar sürüyor?

        Değişir. Konunun gündemde olması, insanları ne kadar etkilediğiyle alakalı. 24 saatte 100 bin imza toplayan da var. Bazıları da uzun dönemde yavaş yavaş etki yaratıyorlar.

        Mesela?

        İztuzu Kumsalı’na bir rehabilitasyon merkezi yapılacaktı. İztuzu’nu Koruma Platformu merkezin kumsala değil Dalyan’a yapılması konusunda bir kamuoyu oluşturmak istedi. Kampanya 6 aydan uzun sürdü. İlgililerle de diyalog kurdular. Sonunda karar çıktı.

        Ama neticede hukuki bir yaptırımınız yok değil mi?

        İmza kampanyasını dikkate almak karşı tarafın inisiyafitine kalıyor... Öyle bakmamak lazım. Kanun olarak yazılmış olmasa da toplumsal birtakım kural ve gelenekler var. Bir kamu yöneticisi ya da bir şirket meşruiyetini sağlayabilmek için kamuoyunun taleplerine kulak vermek zorunda. Diyaloğa girip soruna ilişkin bir çözüm üretmeyi reddediyorsa hem meşruiyetini yitirir hem de itibar kaybına uğrar. Bu da zaman içerisinde görevini ifa edemediği anlamına gelir ve o her kimse değişir.

        ‘İNTERNET EYLEMCİLERİ GERÇEKTE DE 2 KAT AKTİF’

        İnsanlar pratikte fazla bir şey yapmadan, bir imzayla kendilerini ‘işe yarar’ hissediyor. Bu hem iyi hem kötü değil mi?

        Bu çok doğru bir teori değil. Georgetown Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma var. Buna göre internet eylemlerine katılanlar, katılmayanlara oranla gündelik hayatta 2 kat daha fazla gönüllü oluyor, bağış veriyor. Yani daha aktifler. Türkiye’de de bu eğilimi görüyoruz. Şu an halihazırda Change.org’da yürütülen birçok kampanya sahibi, destekçilerini kampanyalarını büyütmeye, bir toplantıya veya gösteriye ya da kampanya muhatabının sosyal medya hesaplarını kilitleyecek bir eyleme çağırıyor. Atılan imzaları bastırıp muhatabına ulaştırdıkları imza teslimini yüzlerce insanın katıldığı bir eyleme dönüştürüyor. Toplumsal değişimi bir klikle sağlayabiliyorsak ne güzel işte, daha ne istiyoruz.

        Sağlayabiliyor muyuz?

        250 bin kişi bir kanunun değişmesi için bir araya gelip başarılı oluyorsa işe yarayan bir durum var demektir.

        Hangisi?

        Bir kediyi işkenceyle öldüren ve videosunu internete paylaşan üniversite öğrencisi bir çocuk vardı. Bunun üzerine hayvanlara işkencenin Kabahatler Kanunu’ndan çıkarılıp suç sayılması, ceza hukukuna dahil edilmesi için bir kampanya başlatıldı. Çevre komisyonunda hayvanlara işkenceye 2 ila 6 yıla kadar hapis cezası getirilen taslak kanun onaylandı.

        196 ülkeden 70 milyon kullanıcı

        Change.org’un dünyada yükselişi nasıl oldu?

        “İsmini Barack Obama’nın 2008 seçimlerinden alan site” deniyor... Alakası yok. Kuran kişi Ben Rattray, Stanford Üniversiteli bir genç. Wall Street’de bankacı olacakken farklı bir yol seçiyor. Stanford’lu arkadaşı Mark Dimas’la ilk etapta sosyal girişimcilik örneği olabilecek türde bir blog tasarlıyorlar. Sene 2007. O dönem Güney Afrika’da lezbiyenlere karşı “düzeltici tecavüz” adı altında işlenen çok korkunç bir suç var. Lezbiyen bir kadın bu blogu kullanarak kısa zamanda 192 ülkeden katılımcıyla 142 bin imza topluyor. Kampanya bu kadar büyük ilgi görünce blogu imza platformuna çevirmeye karar veriyorlar. 2011’de ‘change.org’ halini alıyor. Şu anda 196 ülkeden 70 milyonun üzerinde kullanıcısı var.

        Kurucu Ben Rattray 2011’de dünyanın en zengin iş adamları listesinde yer almış.

        Yanlış. Time’da en başarılı sosyal girişimciler arasında gösterildi. Zaten hangi zekâ böyle bir işten servet elde edeceğini düşünür ki.

        Kampanyalarda toplanan mail’lerin STK’lara ya da ilgili kuruluşlara satıldığı doğru mu?

        İşin aslı şu; STK’lar bize gelip sponsorlu kampanya açıyorlar. Diyelim siz de sitede herhangi bir kampanyaya imza attınız. Sonra karşınıza bir ekran çıkıyor ve diyoruz ki “Şu sivil toplum kuruluşunun başlattığı kampanyaya da destek olmak ister misiniz, katılırsanız mail adresinizi ilgili STK’yla paylaşacağız, sizinle irtibata geçecekler”. Kabul ederseniz şayet, bu çöpçatanlıktan change.org bir katkı payı alıyor.

        Sizin kazancınız da bu şekilde mi oluyor?

        Katkısı var. Sonuçta bizler de profesyoneliz, sabit maaşlarımız var.

        Örnek kampanyalar

        ■ Fenerbahçe yöneticileri için adil yargılanma talep eden “change.org/AdaleteFenerYak” kampanyası 620 binin üzerinde imzaya ulaştı. Büyük bir kamuoyu oluştu, kampanya medyada geniş yer aldı, futbolcular destek verdi. Kampanya Change.org üzerinde tüm dünyada bugüne kadar en büyük 8. kampanya oldu. İmzalar Anayasa Mahkemesi Başkanı’na ve Cumhurbaşkanı’na Ali Koç tarafından şahsen teslim edildi. 13. Ağır Ceza Mahkemesi davada yeniden yargılama kararı verdi.

        ■ Boğaziçi öğrencisi İsa Yeter, üniversite yoluna konulması planlanan ve tüm Boğaz manzarasını kapatan dev reklam panosunun kaldırılması için “change.org/reklampanosunahayir” adresinde kampanyasını başlattı. 2 bin 446 imzayla belediyenin panoyu kaldırmasını sağladığı gibi, İBB resmi Twitter hesabından Yeter’e konuyla ilgili geri bildirimde bulundu.

        ■ Esra Akça Duff, 1 yıllık bir çalışma ve “change.org/ KitapOkuyanCocuklarKadikoy”de topladığı 10 bin imza ile Kadıköy Belediyesi’ni ikna etti. Türkiye’nin ilk interaktif çocuk kütüphanesi bu baharda Kadıköy’de açıldı.

        ‘Çözüm odaklı kampanyalar daha başarılı’

        ■ “Türkiye’de çok hızlı değişen bir gündem var. Sorunlar saman alevi gibi parlayıp sonra unutulabiliyor. Biz o sorunların gündemde kalmaya devam etmesini sağlıyoruz. 6 ay önce konuşulan bir mevzu, aylar sonra dahi geçerliliğini koruyabiliyor.”

        ■ “Güzel örnekler insanları motive ediyor. Olimpos’ta Musa Dağı’nda çıkan yangın sonrası, insanlar kampanya başlatıp yetkililerin ağaçlandırma çalışmalarını hızlandırmasını sağlamıştı. Adrasan’da benzer bir olay yaşandığında Olimpos’u örnek verip, ‘Burada yapıldı, yine başarabiliriz’ dediler. Site üzerinden 4 günde 20 bin 468 imza toplandı. Bunun üzerine Antalya Valisi Sebahattin Öztürk bölgede orman rehabilitasyon çalışmalarının kasım ayında başlayacağını ve orman alanının imara açılmasının söz konusu olmadığını duyurdu.”

        ■ “Çözüm odaklı kampanyalar genelde daha başarılı. Aksi halde protesto ettiğinizle kalıyorsunuz. Diyelim; ‘Çocuk istismarını protesto ediyoruz’ diye bir kampanya başlattınız. Peki, edelim ama ne yapacağız?

        ■ “Reyhan Dağdelen, MS hastası bir kadın. Hastalığıyla ilgili plazma feres tedavisi SGK kapsamından çıkarılmıştı. ‘Bu durumdan etkilenen 40 bin MS hastası var, pahalı da bir tedavi, tekrar kapsama alınsın’ diye kampanya başlattı. İşte çözüm odaklı dediğim bu. Reyhan Hanım’ın kampanyası 1023 imzaya ulaştığında Sağlık Bakanlığı kendisini arayıp tedaviyi tekrar SGK’ya aldıklarını söyledi.”

        Diğer Yazılar