Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Harekâtın bir özeti şu herhalde:

        Büyük bir felaketten kaçınmak için bir rezalete imza atıldı!

        Bakın, kendi adıma, fiilen türbenin kadim yerinden ve ortadan kaldırıldığı “Rezalet”i, türbenin ele geçirilip belki de 39 askerin rehin alındığı, belki kelleciler elinde katledildiği bir “Felaket”e tercih ederim.

        Elbette önce “yaşayan insanlar” açısından insani nedenlerle.

        Değerli ölüler ve tarihi sebepler sonra.

        Tabii ki, iktidarın pür telaşı gibi “Aman seçim öncesi şey olmasın” diye değil!

        Ne rezalet, muhtemel bir felaketi unutturmalı…

        Ne de rezalet rezalet değilmiş gibi yapılmalı!

        ***

        Genelkurmay açıklaması esasında başka bir “özet” çıkarıyor:

        Hiçbir çatışma olmadan… Bir şehit var.”

        ***

        Astsubay Halit Avcı’nın “şehit” oluşu önce birkaç değişik biçimde aktarıldı.

        Nitekim “Kanı yerde kalmasın” diyen yakınları da oldu.

        En kötü anlatım, onun sanki Instagram’a, Facebook’a koymak istermiş gibi “Hatıra fotoğrafı” çekerken öldüğüne dair olandı.

        Ayrıca bir “Giderken kaza” dendi; bir “Dönerken kaza” dendi.

        Fakat şu hemen tam açıklanmadı:

        Astsubay Halit Avcı, eşinin de 15 gün sonra doğum yapacağı Ankara’da çalışıp yaşıyordu.

        Genelkurmay Foto Film Merkezi Komutanlığı’nda görevliydi.

        Gizli görev” denerek yollanmış, “harekâtın başarısı”nı fotoğraflamakla görevlendirilmişti.

        Arkadaşları, “Büyük operasyonun tek şehidi, tank üstünde görev yaparken, tank konusunda bilgilendirilmiş miydi; uygun donanıma sahip miydi” diye soruyor.

        Devletin, hükümetin ajansı A.A. “şehit”in kendilerinin verdiği “Görsel Teknikler” eğitimine de katıldığını duyurdu.

        Yani “Görsel Teknik Eğitimi” aldığını biliyoruz ama “Tank Eğitimi” meçhul!

        ***

        Tek çatışma olmadan Astsubay Avcı’nın şehit düştüğü”, kapağı bir çarpmada onu cansız düşüren tank, sanırım bir M60.

        Acaba İsrail modernizasyonundan geçenlerden mi?

        Öyle ya, “Kimseden izin almadan büyük operasyon yapan devlet”, 1 milyar dolara yakın para ödeyerek, M60’ların modernizasyonunu İsrail’e vermişti!

        Bakın, Sezar’ın hakkı Sezar’a, bu iktidar zamanı değil.

        O vakit “Sezar” sözde DSP-MHP-ANAP koalisyonuydu ama esas Sezar Genelkurmay ile “İsrail’e ihalesiz vermekte” ısrarlı kimi paşa ve aracılar, komisyoncular idi.

        Ecevit’in tereddütlerine rağmen, o ihale ısrarla İsrail’e verildi.

        Arşivlerde yıllar boyu bu konuda yazdığım çok sayıda yazı duruyor.

        Şaibe iddiaları da!

        Hatta bugün “Havuz” olan o zamanki “muhalif medya” da bu yazılardan alıntı yapıyordu çokça.

        Zaten bugün “muhalif” olan o zamanki “cumhuriyetçi medya”da ise tek karşıt yazı yazılmıyor, haberlere de sansür uygulanıyordu. “İhale pazarlamacısı” yazılar da cabası!

        Haberi gazetelere konmayan kimi muhabir de o haberleri çaktırmadan bana iletiyordu; emekleri boşa gitmesin diye!

        İhaleye muhalif” bürokratların kazındığı, devrin Genelkurmay Başkanı’nın benim gibi karşı çıkanları “Yahudi düşmanı” saydığı o elden teslim ihaleyle, bu tanklar İsrail’e verilmiş, İsrail’in batık Savunma Sanayi Şirketi ayağa kaldırılmış, hepsi İsrail’in Filistinlilere şiddetli bir saldırısına da denk gelmişti üstelik.

        ***

        Bugünkü iktidarınıüç kurucusu, Erdoğan, Gül, Arınç; hocaları, “28 Şubat mağduru” Erbakan’ı ekip adeta onun tabutuna birer çivi de çakarak partiyi kurdukları sırada, defalarca şunu dediler:

        İktidara gelince bu tank ihalesini hemen iptal edeceğiz!”

        Cümlenin ancak yarısı doğru çıktı:

        İktidara geldiler.

        İhaleyi iptal etmediler!

        Tam tersine, tankların teslimi uzadıkça uzadı, ilk teslimat 2010’u buldu; iktidarın “One minüt” gıkı çıkmadı; teslim edilenlerde sorunlar çıktı. Teknoloji transferi balon çıktı. Şaibeler sözde araştırma konusu oldu; savuşturmaya kurban gitti!

        Bu ihaleyi hemen iptal edeceğiz” diyen AKP iktidarı ve yeni Sezarlar da tankları törenle teslim alıp bağrına bastı!

        Kader işte. Cumhurbaşkanı ve Başbakan şimdi “şehit babası”nı arayıp başsağlığı dilediler!

        ***

        Bilemiyorum, Halit Avcı’yı vuran tank tam onlardan mıdır ama…

        15 gün sonra doğacak çocuğunu göremeden ölen Avcı, o ihale kotarıldığı sırada daha yeni astsubay olmak üzereydi muhtemelen.

        Kader” dediğimiz bazen böyle kendi dışından dolanabiliyor!

        Büyük bir ihale” ile “büyük bir operasyon” birleşiyor…

        Doğmamış bir küçüğü “bir çatışma yaşanmadan” babasız bırakabiliyor!

        Diğer Yazılar